Türkiye’nin Yeni Gururu: Yüzde 100 yerli elektrikli araç üretimi başladı
Düzce’nin Cumayeri ilçesinde faaliyet gösteren bir firma, L7-E sınıfında yüzde 100 yerli elektrikli aracını üretim bandından çıkararak ön seri üretimini resmen başlattı.
Düzce’nin Cumayeri ilçesinde faaliyet gösteren bir firma, L7-E sınıfında yüzde 100 yerli elektrikli aracını üretim bandından çıkararak ön seri üretimini resmen başlattı.
Yüzde 100 Yerli Mühendislikle Geliştirildi
Firma, elektrikli bisiklet ve motosiklet üretimindeki deneyimini dört tekerlekli araç segmentine başarıyla taşıdı. Aracın tüm tasarım ve geliştirme süreçleri Türk mühendisler tarafından yürütüldü. Üstelik üretim sürecinde kadın istihdamına da özel önem verilerek dikkat çekici bir istihdam modeli oluşturuldu.
130 Kilometreye Kadar Menzil Sunuyor
Tasarım Mühendisi Semih Çetinkaya araçla ilgili teknik verileri şöyle paylaştı: Motor gücü 13,5 kilowatt, batarya ise 96 volt ve 100 amper. Tek şarjla 100 ila 130 kilometre arasında menzil sağlanabiliyor.
Ev Tipi Prizle 3,5 Saatte Tam Şarj
Aracın özellikle şehir içi kullanım için tasarlandığı vurgulanıyor. Ev tipi prizle yalnızca 3,5 saatte tam şarj olurken, azami hızı saatte 75 kilometre olarak açıklandı. Ayrıca, 16 yaş üstü A veya B sınıfı ehliyet sahibi bireylerin bu aracı rahatça kullanabileceği belirtildi.
Şehir İçi Ulaşıma Pratik Çözüm
Geliştirme aşamasında özellikle park sorunları göz önünde bulunduruldu. Çetinkaya, “Aracı üretirken şehir içi park sorununu ortadan kaldırmayı hedefledik. Küçük ve çevik yapısı sayesinde şehir merkezlerinde ve kasabalarda günlük ulaşımı rahatlatacak bir model ortaya koyduk” diye açıkladı.
Türkiye’nin Elektrikli Araç Vizyonuna Yerli Destek
Bu yeni model, hem tasarımı hem de mühendisliği tamamen yerli oluşuyla, Türkiye’nin yerli ve milli elektrikli araç vizyonuna güçlü bir katkı sağlıyor. L7-E sınıfındaki boşluğu dolduran araç, hem ekonomiye hem de istihdama olumlu katkı sunuyor.
HABER YORUM
Eskiden “su akar Türk bakar” denilirdi…
Gerçekten de öyleydi…
Elektriği Bulgaristan ve Rusya’dan alır milyon dolarlar ödenir, sonra da “bacasız sanayi” adı altında turist gelmesi beklenirdi…
Avrupa doğalgazı 1970’li yıllarda kullanmaya başladığında, bizde tüp kuyrukları pek bir meşhurdu…
Daha neler neler?
Bırakınız araba falan üretmeyi, kendi memleketimizde yetiştirilen çay bile bakkallarda bulunmaz, el altından satılırdı…
Şimdi ki gençlerimize, margarin, sıvı yağ kuyruklarına girdiğimizi söylesek, herhalde inanmayacak ve hatta güleceklerdir…
Ama maalesef acı gerçek öyleydi…
Bu “maalesef” diyerek anlatmaya çalıştığımız günleri hatırlayanlar, tabii ki de Düzce’de L7-E sınıfında yüzde 100 yerli elektrikli aracın üretimini sevinerek karşılıyorlar…
Çünkü, nereden nereye geldiğimizin farkında olabiliyorlar…
Bu tür gelişmeler, az gelişmeler ya da sıradan gelişmeler değil…
Sevinilmesi ve sonuna kadar desteklenmesi gereken gelişmeler…
Lakin, dün Vecihi Hürkuşun uçak sanayii projelerini engelleyenler, bugün İHA’lara SİHA’lara yerli ve milli üretim otomobillere burun kıvırıyorlar…
Ne garip değil mi?
Heykel yaparak, içki içerek ve jakoben laikliği savunarak modern olduğunu zanneden bir zihniyet var içimizde…
Allah Islah etsin!