Umran Dergisi Temmuz 2018/287. sayısı çıktı.
24 Haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı tablo “YeniTürkiye”nin işleyişi, yeni siyasal alanın tanımlanması, şimdiye kadar yürürlükte kalan “toplum-siyaset mühendisliği”ningidişatı, statükonun evrilmesi, dünya sistemiyle ilişkilerin düzenlenmesi ve kısa vadeli bölgesel gelişmeler açısındankritikgelişmelere gebe… Şurası kesin: 24 Haziran seçimleri ile birlikte “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” geri dönülmesiçok zor bir biçimde hayatımıza girmiştir. Bir bakıma Cumhuriyet Türkiye’sinin üçüncü evresine geçilmiş oldu. 27 Mayıs 1960ihtilali sonucunda 61 anayasası ile hayatımıza giren ve süreç içinde değişik düzenlemelerle günümüze kadar gelen yönetimsisteminden başka bir sisteme geçiyoruz.
Yine 24 Haziran seçimleriyle birlikte siyasal alan yeniden tanımlanacak, organize edilecek, siyasi parti sosyolojileri, yapılacak ittifaklar, siyaset yapmabiçimleri yeniden ele alınacak, anlamlandırılacaktır.Siyasetin küçük ve radikal cepheleşmelere imkân vermeyen ama bütün bu eğilimlerin bir ittifak çatısı
altında toplanabileceği, giderek ikili bir yapıya evrilmesi beklenebilir. Yani bundan sonraki süreçte iki partili siyasal alanda ulusalcı-seküler milliyetçiliğinİP-CHP’de, dindar-taşralı-muhafazakâr milliyetçiliğin AK Parti’de kalabilmesi biraz da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni sistemdekipolitikalarına bağlı.
Seçim sürecindeki “kutuplaştırma” tezlerine rağmen yeni sistem “monolitikçoğulculuk”ları besledi, resmi ittifaklar bununbir göstergesiydi.Özellikle Ankara, İzmir, İstanbulgibi illerden HDP’ye belirgin bir oy kayışı var. Anlaşıldığı kadarıyla sol liberallerce “seçmen tabanında kısmen varolan Kürtmilliyetçiliği” denilerek baş tacı edilen HDP hâlâ dağdaki fiili güçten, ortalama kırk yıldır manipüle edilmiş bir kitlenin moraldesteğinden, küresel iktidarın yapabileceği fiili yardımdan henüz umudunu kesmiş değil.
Öte yandan AK Parti döneminde 18-30yaş grubuna dâhil olmuş gençler için varolan CHP eleştirileri bir mana ifade etmemektedir. Hatta ters tepki yapmaktadır. Oyverme durumundaki bu nesil, bağırılmasından, emir kipi kullanılmasından, suçlamaktan, töhmet altında bırakılmaktan, hakarettenve gerilimden hoşlanmamaktadır. Bu nesil, rüşvet ve yolsuzluklara karşı çıkmakta, özgürlük ve adaleti öncelemektedir.Teknolojiye bağımlı, aceleci, tüketici, modacı bir nesil söz konusudur. Gene aynı şekilde Muharrem İnce’nin -eğitim, hukuk gibi önemli meselelerde bütünlüklü bir programı ve vizyonunun olmamasına karşın- traktör sürmesi, samanbalyalaması gibi köylü vurgulu vedin ve soslu (!) bir popülizme yönelmesi debu yeni genç seçmen kitlesini etkilememiştir.
“Ne haldeysek öylece yönetileceğimizin” toplumca bilincinde olmalıyız. Yani her halükârda “nasıl yönetiliyorsakona göre şekil alırız” değil.İslâm ferdiniradesini yalnızca şekilsiz toplumsal bilince ve çoğu kere konjonktüre göre şekillenen yöneticilerin iradesine havale etmez. Çünkütoplum ve yönetim mutlak bağımsızdeğişkenler değildir, karşılıklı olarak birbirlerinin etkisinde dönüşürler.
Bazı Başlıklar:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet SistemininKusurlarını Elbirliğiyle Giderin/Burhanettin CAN
24 Haziran Seçimleri:Yeni Bir Dönemin Başlangıcı/Cevat ÖZKAYA
Seçim Sonuçlarını Siyasal veSosyolojik Bir Okuma/Yunus ŞAHBAZ
ABD Dış Politikasının Neo-GramscianBir Çözümlemesi/Öner BUÇUKCU
Çağdaş İslâm DüşüncesindeÇoğulculuk ve Liberalizm/Rıdvan SEYYİD
Şairce Bir Hasret Çığlık Hürriyeti/Metin Önal MENGÜŞOĞLU
