ABD, Gazze’de binlerce sivilin ölümüne neden olan İsrail’e verdiği açık desteği yalnızca diplomasiyle değil, yeni nesil savaş araçlarıyla da perçinlemeye devam ediyor.
ABD, Gazze’de binlerce sivilin ölümüne neden olan İsrail’e verdiği açık desteği yalnızca diplomasiyle değil, yeni nesil savaş araçlarıyla da perçinlemeye devam ediyor. Son hamle, Skyraider II adı verilen hafif taarruz uçağının ABD Hava Kuvvetleri Özel Operasyonlar Komutanlığı (AFSOC) filosuna resmen dahil edilmesi oldu.
Yeni Uçak, Eski Kanlı Politika
3 Nisan’da düzenlenen törende teslim edilen OA-1K Skyraider II, yakın hava desteği, hassas taarruz ve silahlı keşif görevleri için tasarlandı. Fakat asıl işlevi, ABD’nin yıllardır dünya üzerinde uyguladığı “ölümcül dış müdahale” politikasına hizmet etmek. Skyraider II, az maliyetle maksimum yıkım vadeden yeni bir araç olarak, özellikle sivil alanlarda yürütülen hava operasyonlarında devreye girmesiyle endişe yaratıyor.
İsrail’e Yeni Oyuncak mı?
ABD’nin İsrail’e askeri desteği yalnızca silah sevkiyatıyla sınırlı değil; stratejik operasyonel altyapılar da bu destek zincirinin bir parçası. Skyraider II gibi düşük maliyetli ve esnek kullanım sunan savaş uçaklarının, Gazze’de yaşanan katliamlar sonrası İsrail’in hava saldırı kapasitesini artırmak için dolaylı olarak kullanıma sunulacağı yorumları yapılıyor. Bu, sadece bir uçak değil; savaş suçlarının daha organize ve sistematik hale getirilmesinin teknolojik bir aracı.
“Esneklik” Değil, “Yıkım İçin Serbestlik”
Komutan Korgeneral Michael Conley’nin “Skyraider II, çevik ve ölümcül. AFSOC’un özünü temsil ediyor.” sözleri, savaşın insani değerleri hiçe sayan soğuk yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. ABD’nin bu tür platformları “esneklik” adı altında pazarlaması, aslında hedef gözetmeyen saldırıların önünü açan sistemleri meşrulaştırma çabasından başka bir şey değil.
Teknolojiyle Sarılmış Vicdansızlık
Kendini “özgürlük” ve “insan hakları” söylemleriyle meşru göstermeye çalışan ABD, her yeni savaş aracında bu değerleri biraz daha yok ediyor. Skyraider II gibi sistemler, sahada masumlarla suçluları ayırt etmeyen bir yıkım politikası için değil, tamamen stratejik baskı ve egemenlik kurma amacıyla geliştiriliyor.
Sonuç net: Skyraider II gökyüzüne değil, vicdanlara kara bir leke olarak yazılmaya aday.