• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Silahları bırakana kadar operasyon

Yeniakit Publisher
2015-08-01 08:15:00 - 2015-07-31 22:22:36
Silahları bırakana kadar operasyon

TOBB Genel Merkezinde gerçekleştirilen “Teröre Karşı Sivil İnisiyatif” programında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, terör örgütleri PKK ve DAEŞ’e karşı yapılan operasyonların süreceğini belirterek, “Silahlar bırakılana, silahlı gruplar Türkiye’yi terk edene kadar ve DEAŞ terörü Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkana kadar bu operasyonlar devam edecek. Bundan sonra da sınırımızda askerlerimize sıkılan bir kurşunun bedeli, o kurşunu sıkanların tümünün tasfiyesidir. Kimse ham hayal görmesin” dedi.

TOBB Genel Merkezinde gerçekleştirilen “Teröre Karşı Sivil İnisiyatif” programında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, terör örgütleri PKK ve DAEŞ’e karşı yapılan operasyonların süreceğini belirterek, “Silahlar bırakılana, silahlı gruplar Türkiye’yi terk edene kadar ve DEAŞ terörü Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkana kadar bu operasyonlar devam edecek. Bundan sonra da sınırımızda askerlerimize sıkılan bir kurşunun bedeli, o kurşunu sıkanların tümünün tasfiyesidir. Kimse ham hayal görmesin” dedi.

HUZUR VE DEMOKRASİ OPERASYONU

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli ve STK temsilcilerinin de hazır bulunduğu toplantıda konuşan Davutoğlu, ülke olarak “üç ayaklı bir saldırı” ile karşı karşıya olduklarını söyledi. Bunları, DAEŞ, PKK ve DHKP-C olarak sıralayan Davutoğlu, “Bu üç ayaklı, eşzamanlı terör saldırısının üç hedefi vardı; demokrasimiz, kamu düzenimiz ve uluslararası itibarımız, yani aynı zamanda ekonomik geleceğimiz” ifadelerini kullandı. Davutoğlu, operasyonun adına ise, “Huzur ve Demokrasi Operasyonu” dediğini aktardı.

TERÖRE TOLERANS, MÜSAMAHA YOK

Ülkenin huzurunu bozmak isteyenlere karşı etkin bir mücadele içerisinde olduklarını kaydeden Davutoğlu, “Birileri eğer bizim milletimizin huzurunu bozmak istiyorsa, bizim de görevimiz huzuru ikame etmektir. 23 Temmuz’u 24 Temmuz’a bağlayan gece güvenlik birimlerimize verdiğimiz talimat açık ve netti; ‘Madem ki Türkiye’ye savaş ilan edilmiş, madem ki Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal istikrarı tehdit edilmektedir, bu iç savaşı ilan edenlerin merkezlerine en etkin şekilde saldıracak, merkezlerini en etkin şekilde tahrip edeceksiniz’. Tolerans, müsamaha yok. Hepinizin takip ettiği gibi 23 Temmuz’u 24 Temmuz’a bağlayan o gece DEAŞ’ın sınırımıza yakın bütün karargâhları, bütün barınakları, sığınakları tümüyle tasfiye edildi. Bundan sonra da sınırımızda askerlerimize sıkılan bir kurşunun bedeli, o kurşunu sıkanların tümünün tasfiyesidir. Ta ki kimse bir daha sınırlarımıza bu şekilde hangi maske altında olursa olsun, DEAŞ veya başka terör örgütü veya başka rejimler böyle bir şeye cesaret edemesinler” diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ İSTİSMAR EDİLECEKSE BUNU KABUL ETMEYİZ

DAEŞ’te olduğu gibi PKK’nın bilinen tüm barınakları, sığınakları, mühimmat depolarının yerle bir edildiğini de bildiren Davutoğlu, “Bunun hesabını bize soracak olanlara ve çatışmasızlığı hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bitirdiğini iddia edenlere, sorumuz şudur: Ceylanpınar’da uyurken şehit edilen, haince, alçakça, kalleşçe şehit edilen polislerimizin katillerine bunu sorun. Şimdi Çözüm Süreci’nden bahsedenlere, Çözüm Süreci’ni istismar ederek alanda vatandaşlarımıza gününü dar edenlere söylüyoruz. Çözüm Süreci konusunda bizim irademiz sabitti, hâlâ sabittir. Ama Çözüm Süreci istismar edilerek, eğer polislerimiz evlerinde şehit edilecekse, eğer esnafımız, Doğu-Güneydoğu’daki kardeşlerimiz haraç baskısı, kepenkleri kapatma baskısı altında olacaklarsa biz böyle bir çatışmasızlığı kabul etmeyiz. Eğer çatışmasızlıktan kastınız, kamu düzeninin ihlal edilerek, alternatif mahkemeler kurmaksa, kamu düzeni yok sayılarak vatandaşlar üzerine baskı uygulamaksa, seçim döneminde köylere, mezralara gidip, ‘Buradan şu kadar oy yüzde yüz çıkmazsa, seçimden sonra hesabınızı görürüz’ diye tehdit savurmaksa, biz böyle bir çatışmasızlığı kabul etmiyoruz. Ama eğer çatışmasızlıktan kastettiğiniz, 2013’ün Mayıs ayında söylediğiniz gibi silahlı unsurların Türkiye’den çekilmesiyse, bütün silahların bırakılmasıysa, Türkiye’nin dağın tepesinin sadece oraya giden aziz çiftçilerimizin, köylülerimizin yaylaları olarak ve bütün vatandaşlarımızın, yurtdışından gelen turistlerin dolaştığı yaylalar olması ise, işte o zaman çatışmasızlık, silahları bırakma, Çözüm Süreci bir anlam taşır” şeklinde konuştu.

OPERASYONLARA DEVAM KARARI

Teröre karşı operasyonların hâlâ devam ettiğinin altını çizen Başbakan Davutoğlu, “Silahlar bırakılana, silahlı gruplar Türkiye’yi terk edene kadar ve DEAŞ terörü Türkiye’ye tehdit olmaktan çıkana kadar Suriye’de bu operasyonlar devam edecek. Kimse ham hayal görmesin” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın önceki gün verdiği bir demeçte, “Tekrar çatışmasızlık dönemine girelim” dediğini ayrıca kendisini kastederek de “Başbakan’ın silahları bırakma çağrısı gerçekleşebilir bir şey değildir” şeklindeki sözlerini hatırlatan Davutoğlu, “Şimdi soruyorum kendilerine; sizler bu milletin fertlerinin, vatandaşların oylarıyla TBMM’ye geldiniz. Silahlı bir mücadeleyi savunarak bir görev üstlenmediniz. Meşru bir devletin meşru parlamentosunun üyeleri olarak gayrimeşru silahlı bir mevcudiyeti nasıl savunursunuz?” açıklamasını yaptı.

MODERN DEMOKRASİDE BUNA İZİN VERİLMEZ

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın, “Biz sırtımızı PKK’ya dayadık” sözlerini eleştiren Davutoğlu, şunları kaydetti: “Hangi gerekçeyle, dünyanın hangi modern devletinde işte Avrupa demokrasileri, hangi Avrupa demokrasisinde ülkenin başkentinde parlamenterlik görevini yaparken ‘Aynı zamanda sırtımızı silahlı terör örgütlerine dayadık’ deme cüretini gösterebilir. Şimdi düşünün Avrupa’da bir ülkede birisi çıkacak diyecek ki, ‘Ben burada parlamentodayım ama gücümü, sırtımı dayadığım El Kaide’den alıyorum’ derse o modern demokrasi ona izin verir mi? Artık bu ülkenin her santimetrekaresinde sadece ve sadece gücünü ve meşruiyetini halktan alan hükümetlerin emrindeki meşru güvenlik güçleri olacaktır ve o güvenlik güçleri kamu düzenini sağlayacaktır. Halkın vermediği meşruiyeti kimse kullanamaz. Siyasi irademizden emin olunuz. Türkiye’de kamu düzenini tahkim etme konusundaki irademizden emin olunuz.”

ZAMANLAMAYA DİKKATİNİZİ ÇEKERİM

Yaşanan terör olaylarına ilişkin tarihi silsileyi anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: “11 Temmuz’da KCK ateşkesi bitirdiğini ilan etti. Bu açık bir şekilde şu mesajdı; ‘Siz ne yaparsanız yapın, Türkiye’de biz kaos çıkarmak istiyoruz.’ 15 Temmuz’da HDP ile görüştüğümüz saatlerde KCK, bu sefer devrimci halk savaşını başlattığını ifade etti. 19 Temmuz’da HDP Eş Genel Başkanı, sırtlarını PKK’ya dayadıklarını kamuoyu önünde zikretti. Zamanlamaya dikkatinizi çekerim. Türkiye’de hükümet kurmak için bir çaba başlamış. Burada bütün siyasi parti genel başkanlarına teşekkür ediyorum, ilk tur görüşmelerde son derece olgun, son derece medeni bir tutum içinde çözüm yolu bulmaya çalıştık. Bunları biz yaparken, birileri yurtdışında, Kandil’de ya da değişik odaklarda Türkiye demokrasisine darbe vurmak için düğmeye basmış bulunuyorlardı.”

TEREDDÜT ETSEYDİK, TÜRKİYE KAOSA SÜRÜKLENMİŞTİ

Operasyonların şer planını bozduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Ankara’da Türkiye’nin geleceğinin sorumluluğunu üzerinde taşıyan devlet adamları olarak böyle bir saldırı karşısında tereddüt etseydik, böyle bir saldırı karşısında ‘bekle-gör’ diyerek zamana oynasaydık, ‘geçici hükümetiz’ deyip konuyu erteleseydik, emin olunuz bugünlerde Türkiye, tam bir kaosa sürüklenmişti. PKK, DAEŞ saldırılarını bahane ederek Türkiye’de aynen Kobani gibi bir başka kalkışmaya yönelecekti. DAEŞ, bu saldırıları bahane ederek, canlı bombalarla Türkiye’yi kana bulamaya kalkışacaktı. DHKP-C, başka toplum kesimlerini provoke etmeye çalışacaktı” dedi. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23