• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

“Paralelciler Hizb-ut Tahrir’e tezgâh kurdu”

Yeniakit Publisher
2015-03-23 07:57:12 - 2015-03-23 07:57:11
"Paralelciler Hizb-ut Tahrir’e tezgâh kurdu"

Lübnan’da legal faaliyet gösteren Hizb-ut Tahrir’in konferansına tercüman olarak katıldığı gerekçesiyle 7 yıl 6 ay hapis cezası alan Bekir Kurtuluş, “Hizb-ut Tahrir’in Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’da etkin olmasını hazmedemeyen Gülen Grubu, yargı ve emniyetteki etkinliğini kullanarak komik gerekçelerle bizleri tutukladı” dedi.

Birçok ülkede faaliyet gösteren ve Lübnan’da da yasal bir siyasi parti olan Hizb-ut Tahrir’in konferansına tercüman olarak katıldığı iddiasıyla tutuklanan makine mühendisi Bekir Kurtuluş nihayet tahliye edildi. Paralel yargı ve emniyetin uyduruk delilleriyle 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Kurtuluş, yaşadığı mağduriyeti gazetemize anlattı. Paralel devlet yapılanmasının Hizb-ut Tahrir adlı gruba nasıl kumpas kurduğunu tüm detayıyla anlatan Kurtuluş, Hizb-ut Tahrir’in Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’da etkin olmasını hazmedemeyen Gülen grubunun yargı ve emniyetteki etkinliğini kullanarak Hizb-ut Tahrir’e komik gerekçelerle uyduruk operasyonlar yaptığını söyledi.

CEZAEVİNDEKİ MAHKÛMLARA İSLAM’I ANLATTIM

Hizb-ut Tahrir’in Lübnan’da yasal prosedüre uygun bir şekilde hareket ettiğini belirten Bekir Kurtuluş, “Türkiye’den 15 -20 yazarla birlikte Lübnan’da Hizb-ut Tahrir’in 2010 yılında bir konferansına katıldım. Bir sene sonra operasyon yapıldı. İzmir Terörle Mücadele Biriminin yaptığı operasyonla, gözaltına alındım. İzmir’de kalabalık bir heyet tarafından sorgulandım.  Yaptığım işlerin doğru olmadığını ve beni vazgeçirmek için nasihatlerde bulunmaya başladılar. Benim yaptığım işler ise İslam’ı anlatmak, Kuran’a ve sünnete dayalı fikirler sunmaktı. Tabi bu fikirlerimizden bazıları rahatsız olmuştu. Cezaevinde akıl sağlığı yerinde olmayanlarla birlikte kaldım. Olgunluk açısından da içeride geçirdiğim zamanlar beni çok farklı boyutta etkiledi. İçeride diğer arkadaşlara İslami konuları ve namaza başlama gibi durumları sözlü olarak anlatma açısından bir çeşit imkân oldu. Çünkü cezaevine giren insanlar tefekkür etme imkânları daha çok olduğu için özüne dönme ve tövbe etme eğilimine giriyorlar. Bu konuda üzerime düşen görevi yerine getirmeye çalıştım” dedi.

“Mahkemenin karar dosyasında; benim tutuklanmama gerekçe gösterilen Lübnan’daki konferansa katılmam dışında, evimde Köklü Değişim dergisinin bulundurması gibi, bir öğrenciye bu dergiyi vermem olsun gibi komik denilecek deliller vardı” diyen Kurtuluş, “Köklü Değişim’in bazı sayılarının yasaklı olduğundan haberimiz olmadığı halde yasaklanıp operasyonlara gerekçe yapılıyor. Sonra evinde yasaklı yayın bulundu diye delil yapılıyor. Köklü Değişim yazarıyım, benim evimde bu derginin yer alması kadar doğal bir şey yoktur. Cezaevindeyken derginin evdeki bulunan eski sayılarını istediğimde bazılarının verilmediğini fark ettim. Peşine düşüp, soruşturduğum zaman o sayıların haklarında toplatma kararının olduğunu ve yasaklı olduklarını öğrendim. Demek ki operasyon yapılması için delil oluşturmak gerekçesiyle o ay ki sayıyı yasaklıyorlar. Bana da operasyon yapıp, o sayıyı özellikle tutup çekiyorlar ki delil gösterebilsinler. Bizim davalarımızda terör eylemine ve suç delilline rastlayamadıkları için bu tür yollara başvuruyorlar” şeklinde konuştu.

TELEFONDA KONUŞTUĞUM KİŞİYE ‘KARDEŞ’ DEMEM BİLE SUÇMUŞ

Hizb-ut Tahrir’in Peygamber efendimizin Mekke’deki mücadelesini örnek aldığını vurgulayan Kurtuluş, “2009 yılında gerek araç takip, gerekse telefon takipleriyle radarlarına giriyorum. Ankesörlü bir telefonda karşımdaki kişiye ‘kardeş’ şeklinde hitapta bulunmam bile delil sayılmış. Ne şiddete ne cebire bulaşmışım. Hiçbir şiddet icraatımız olmadı, bizim davamıza göre de olmayacaktır. Emniyette benim Lübnan’daki konferansa katılmam  manipüle edilerek, “Lübnan’da yasaklı olan Hizb-ut Tahrir’in toplantısına katıldı” şeklinde fezlekeye yansıtıldı. Bu fezlekeyi istediğim halde bana gönderilmedi. Mahkeme de emniyetten aldığı bu bilgiyi araştırmadan birebir yayınladı. Mahkemede bunun defalarca yasaklı olmadığını söylememe rağmen dikkate alınmadı” diye konuştu.

GÜLEN'İN KİNİ ORTA ASYA'YA DAYANIYOR

Gülen Grubunun Hizb-ut Tahrir’i kendisine rakip olarak gördüğünü ifade eden Bekir Kurtuluş, “Hizb-ut Tahrir, Gülen Cemaatiyle aynı dönemde Orta Asya’ya açılım yaptı. Çünkü Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra o bölgedeki İslami bilinç eksikliğini gidermek için gücü yeten herkes oralara uzanmaya çalıştı. 90 – 91 yıllarında o bölgedeki insanların bilinç düzeyi ‘Ilımlı İslam’ düşüncesine çok eğilim göstermedi. Gülen Cemaati ABD'nin "Ilımlı İslam Projesi"nin uygulayıcısı konumundadır. Hizb-ut Tahrir ise küresel bir çalışma yürüttüğü için bu projenin önünde duran en büyük engellerden biridir. Özellikle Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’da Hizb-ut Tahrir çok etkin bir hale geldi. Dolayısıyla cemaat oradaki bu yapıyı kendine bir engel olarak gördü. O dönemden sonra cemaat bir kin olarak karşısına Hizb-ut Tahrir’i aldı ve Türkiye’deki yargı ve emniyetteki etkinliğini kullanarak operasyonlar yaptı.  2001 yılında gözaltına alındığım zamanlar cemaate yakınlığıyla bilinen polisler tarafından utanç verici işkenceler gördük” ifadelerini kullandı.Yeni Akit

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23