Şöhret aşkı, para ve güç sevdası hayatları karartıyor. Meşhur olup ailelerini ihmal eden, yakınları akrabalarından kaçan sanatçılar, tek başına kalmaktan ve yalnız ölmekten kurtulamıyor.
Buğra Kardan İstanbul
Meşhurluk aşkı, para ve güç sevdası hayatları karartıyor. Şöhret olup ailelerini ihmal eden, akrabalarından, dostlarından kaçan sanatçılar, tek başına kalmaktan ve yalnız ölmekten kurtulamıyor. Vaktiyle popüler olan, haberlerde adları geçen ancak yeni bir ürün üretemeyince köşeye atılan bu sanatçılardan biri de ‘Çilli Bom’ adlı parçasıyla ses getiren bestekâr Kenan Küçüközcan’dı. Uzun zamandır huzurevinde kalan ve 77 yaşında ölen Küçüközcan’ın naaşı 5 belediye görevlisince sırtlanarak Mersin Erdemli’de bulunan kimsesizler mezarlığına kondu.
AHU TUĞBA DA YALNIZ GİTTİ
Küçüközcan’ın hazin sonu ABD’de ölen oyuncu Ahu Tuğba için düzenlenen sönük anma törenini hatırlattı. Katılımın sınırlı olduğu törene sanat camiası kayıtsız kalmış, Tuğba’nın kızı “Annem öldükten sonra yanımızda kimse durmadı, sadece Allah ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti yanımızdaydı” diye sitem etmişti. Onlarca yapımda rol alan Tekin Temel ve Vural Çelik’in durumu da Küçüközcan’la, Tuğba’dan farksızdı. 2024’te vefat eden Temel’e vefasızlık edilirken Çelik’in cenaze töreninde yakın arkadaşları Ata Demirer ve Gülse Birsel yer almamıştı. 2017’de hayatını kaybeden aktris Sezer Sezin sessiz sedasız uğurlanırken Behiye Aksoy, Altan Karındaş, Yıldırım Yanılmaz ise huzurevinde can vermişti. Küçüközcan’ın ölümünün ardından yayınlanan kareler, şöhretin aldatıcı olduğunu bir defa daha kanıtladı. Meşhur olmak için meşru ya da gayri meşru her adımı atan gençleri de düşünmeye sevk etti.
Sosyologlar uyarıyor
Sosyologlar ise sahte dostları arttıran şöhretin büyüsüne karşı dikkatli olmak gerektiğini kaydettiler. Gençlere “Bir dönemin meşhur zevatının esamisinin okunmadığını bilin. Vaktiyle güçlü ve kudretli olan, paraya ‘Para’ demeyen bu zevatın huzurevinde öldüğü, kimsesizler mezarlığına konduğunu aklınızdan çıkarmayın. Sakın ha YouTube ve TikTok akımına kapılmayın. Ahlâktan, edepten ödün vermeyin. Tevazuyu, vefayı bırakmayın. Ailelerinize sırt çevirmeyin. Yakınlarınızdan akrabalarınızdan kopmayın. Riyâkarlara kanmayın” ikazları yaptılar. Akit’e konuşan sosyolog-yazar İsmail Öz, şunları söyledi: “Sanat camiasında vefa yok. Üretemeyen sanatçılar unutuluyorlar, yâd edilmez oluyorlar. Huzurevlerine atılan, sessiz sedasız defnedilen aktörleri ya da aktrisleri görüyor ve duyuyoruz. Ünlülerden yararlananların, menfaatlenenlerin riyakâr tavırlarına da şahit oluyoruz. Onun için ünlü olmak için didinenlere ‘Vefalı olun. Sizi siz yapan kültürü, ananeyi, aileyi terk etmeyin’ diye sesleniyoruz. Örnekler çok. Üretemeyen, şöhretini devam ettiremeyen yüzlerce sanatçının ademe mahkûm edildiği muhakkak. Unutulan, haber olmayan onlarca ünlünün kaderine terk edildiği mutlak. Nihai olarak Kenan Küçüközcan’ın başına gelenler belli. Küçüközcan’ın 3-5 belediye görevlisi tarafından defnedildiği ortada. 1970’lerde kuvvetli ve kudretli olan Küçüközcan’ın bir başına bırakıldığı belli. Böyle nankörlük olmaz.
AİLENİZİ UNUTMAYIN
Onun için gençlere Mevlana’nın diliyle ‘Kendinizi bilin’ diyoruz. Onlara ‘Kültürünüz, ananeniz, aileniz şöhretten çok daha önemli. Yakınlarınız akrabalarınız menfaatçi arkadaşlarınızdan daha kıymetli” tembihlerinde bulunuyoruz. Normalde sanatçılar, ihtiyarlayınca aksakallı konumunu elde ederler. Fikir vermeye, danışmanlık yapmaya başlarlar. Ama ülkemizde hâl böyle mi? Sanatçılar, ihtiyarlayınca anılmazlar. Dinlenmez, umursanmazlar. İşte bu, vefanın yokluğuna işaret eder. Meşhur ve meşhur olmaya aday gençler, temkinli ilerlemeliler. Vefa ve ahlâk mefhumunu öne almalılar. Menfaatçilerden, nankörlerden kaçınmalılar. İtibarlarını da odağa almalılar. Tıklanma alma adına YouTube ve TikTok’ta ahlâka mugayir yayınlar yapmaktan imtina etmeliler.”
