• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Ölümsüzlüğün sırrı buymuş! Murat Alan yazdı

Yeniakit Publisher
Yücel Kaya Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Ölümsüzlüğün sırrı buymuş! Murat Alan yazdı

Murat Alan, "Gençlik Pınarı, Simya Taşları" gibi efsanevi arayışların aksine, ölümün herkese eşit davrandığı gerçeğinden hareketle, insanın asıl ölümsüzlük arayışını sorguluyor. Yazar, Firavunlar gibi devasa yapılar dikerek isimlerini yaşatma çabasını eleştiriyor; çünkü önemli olanın nasıl hatırlanmak olduğunu vurguluyor. Alan, gerçek ölümsüzlüğün somut bir örneğini, Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur'un babası, Öğretmen Ali Yılmaz Kasapçopur'un vefatı üzerinden sunuyor. Ona göre ölümsüzlük, taştan anıtlarda değil, bir insanın yetiştirdiği güzel nesilde, bıraktığı ahlakta ve iyilikte gizlidir. İşte Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Alan’ın o yazısı...

 MURAT ALAN 

Yıllarca arayıp durmuşuz onu.

Bir ot, bir bitki, bir efsanevi çeşme… Gençlik pınarı, ab-ı hayat, simya taşları… Yok. Hiçbiri yok.

En kudretli kral da, en zalim diktatör de, en merhametli peygamber de sonunda aynı yere varıyor: bir avuç toprak.

“Her nefis ölümü tadacaktır” buyuruyor Kur’an; ölüm herkese eşit davranıyor, ayrım yapmıyor.

İnsan bu gerçeği kabul edemeyince yönünü değiştirmiş.

“Madem beden ölüyor,” demiş, “adımız yaşasın bari.”

Ve başlamış devasa yapılar dikmeye.

Piramitler, anıt mezarlar, obeliskler…

Binlerce köle ölmüş o taşların altında; sırf bir isim, birkaç bin yıl sonra bile telaffuz edilsin diye.

Ama sonra anlamışız: Hatırlanmak yetmiyor.

Nasıl hatırlanacağın önemli.

Koca piramidi inşa ettirmişsin; ama adın geçtiğinde insanların tüyleri ürperiyor, lanetle anılıyor.

Bu mu ölümsüzlük?

Taştan daha soğuk bir hatıra…

Oysa gerçek ölümsüzlük başka yerdeymiş meğer.

Geçen hafta Türk Pediatri Kurumu Başkanı, değerli bilim insanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur babasını kaybetti.

Öğretmen Ali Yılmaz Kasapçopur vefat etti.

Başsağlığı diledim önceki gün..

Söz, bir anda Semavi Eyce’ye geldi; o güzel insanlara, ilimle, ahlakla dolu ömürlere…

İkimiz de aynı şeyi söyledik..

Neredeyse aynı anda!..

Ölümsüzlük madden mümkün değil. Belki de gerekli bile değil.

“Önemli olan ne bıraktığın.”

Bir insan, bir baba, küçücük çocukların ellerinden tutup onlara şifa olan bir hekim yetiştirmişse…

Dört nesil birden taşıyorsa izini…

İşte ölümsüzlük bu.

Kur’an’da çok güzel bir ifade var: “İleride gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan eyle.”

İnsanın asıl duası budur zaten:

Arkasında güzel bir nesil, güzel bir ahlak, güzel bir iz bırakmak ve o nesiller tarafında da böyle hatırlanmak.

Ali Amca gitmiş olabilir bedenen.

Ama Özgür Hoca her sabah bir çocuğun ateşini düşürürken,

her gece bir annenin gözyaşını silerken,

her dersinde, her gülüşünde, her makalesinde

babası yeniden doğuyor.

Bu, “sadaka-i cariye”nin en canlı örneği.

İyilik çoğaldıkça, yapan da yaşamaya devam ediyor.

 

Piramit yapmaya ne hacet?

Bir insan, bir tek insan yetiştirdin mi güzelce;

adın, sevgin, ahlakın onunla birlikte nesiller boyu yürüyor.

Amellerin, sen toprağa girsen bile yürümeye devam ediyor.

Ölümsüzlük taşta değil;

tenden tene geçen bir ışıkta.

Bir babanın evladına verdiği terbiyede,

bir hocanın talebesine aşıladığı vicdanda,

bir doktorun hastasına uzattığı elde.

Ölüyoruz, evet.

Ama doğru yaşanmış bir ömür,

doğru yetiştirilmiş bir evlat

zamanın ötesine uzanıyor.

İşte bu yüzden diyorum ki:

En büyük miras, adın değil;

adının içinde taşıdığı iyiliktir.

Kur’an’ın ifadesiyle:

“Baki kalacak olan, yalnızca salih amellerdir.”

Ali Amca gibi yaşadın mı,

Özgür gibi bir evlat bıraktın mı geride,

ölüm sadece bir kapı olur;

arkasında sen hâlâ yürüyorsun.

Ölümsüzlüğün sırrı buymuş meğer:

Sevgiyle, emekle, ahlakla yoğrulmuş bir hayat bırakmak.

Gerisi hikâye.

Gerisi teferruat..

Selametle..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Erkan Kadri

Çok güzel bir yazı olmuş nasıl bir tesadüf anlatamam Özgür hacamıza doçent olduğu dönemde bizde götürmüştük oğlumuzu o kadar şefkatli davrandı ki umutsuzluk bütün bedenimizi kapladığı karanlık bir günde adeta bir ışık yaktı karanlığımıza. Hem bizi dinledi hem çocuğumuzla ilgilendi. tedavimiz tamamlana kadar adım adım süreci takip etti. Babasına Allah rahmet eylesin. Nasıl güzel bir tesadüf oldu. Elize sağlık Murat bey tebrik ediyorum sizide.

resat

insan zaten ölümsüz bir varlıktır , ruhlar aleminden başlayıp ,ana karnı ,dünya ,berzah, hesap ,cennet ,cehennem( ebedi,mükafat ve ebedi azab) bundan sonrasını ALLAH cc bilir ,bize verilen bilgi bu ,insanoğlunun ,ölüm dediği, safhalardan biri olan ve bundan sonraki yaşamın belirleneceği imtihan mekanındaki ,imtihan için verilen bazı nimetlerin tadına varıpta ,bu ,alandan imtihan bitimiyle mecburen berzaha gitmektir , oysa yolculuk devam etmektedir , bu bir geçiştir ,hesaptan sonraki kazanılmış olan mükafat yeri olan cennette ve kazanılmış olan ceza yeri olan cehennemdede hayat, ebedi olacaktır , demekki insan yaratanımız olan ALLAH cc tarafından zaten , ebedi hayatını ölümsüz olarak tanımlanmıştır zaten ,
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23