ABD’de üç Müslüman gencin öldürülmesinin ulusal medyaya geç yansıması ve ilk başta nefret suçundan ziyade park yeri tartışmasından kaynaklanmış olabileceğinin belirtilmesi ülkede ayrımcılıkla ilgili eleştirileri tekrar körükledi.
ABD’de üç Müslüman gencin öldürülmesinin ulusal medyaya geç yansıması ve ilk başta nefret suçundan ziyade park yeri tartışmasından kaynaklanmış olabileceğinin belirtilmesi ülkede ayrımcılıkla ilgili eleştirileri tekrar körükledi. Beyaz Amerikalıların maruz kaldığı bir saldırı çok hızlı bir şekilde ulusal medyanın manşetlerinde yer alırken, azınlık grupları veya siyahilere yönelik saldırılar ise genelde, sadece bu grupların güçlü tepkileri sonucunda medyada yer alabiliyor. Chapel Hill cinayeti de sosyal medyada tartışma konusu olunca ve bu sayede belirli bir kesimi harekete geçirince ulusal medyada yer almaya başladı. Ulusal medyanın, cinayetleri işleyiş şekli de eleştirildi. Haberlerin, kurbanların aileleri yerine failin ailesinin ifadeleri üzerine şekillendirildiğine dikkati çekildi. Bazı uzmanlar, fail Müslüman olsaydı olayın farklı işleneceğini dile getirdi.
CİNAYETİ İŞLEYEN MÜSLÜMAN OLSAYDI MANŞETLERE TAŞINIRDI
George Washington Üniversitesi Medya ve Halkla İlişkiler Bölümünden Yrd. Doç. William Youmans, yaptığı açıklamada, cinayeti işleyen bir Müslüman ve öldürülen üniversite öğrencileri beyaz Amerikalı olsaydı ulusal medya kanallarının bu olayı hemen manşetlerine taşıyacağını ve konuyu ilk olarak terörizm ekseninde tartışacağını savundu. Youmans “Medya, failin eşinin olayın park kavgası üzerine çıktığını iddia etmesine çok da karşı çıkmadı. Hiçbir medya kanalı kendiliğinden bunun bir tür terör saldırısı veya dini inançla ilgili olabileceğini ileri sürmedi. Halbuki olayın faili Müslüman olsaydı şüphesiz medya önce oradan bakardı.” dedi.