• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Nimeti Unutturan Konfor Tuzağı!

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi:
Nimeti Unutturan Konfor Tuzağı!

Mirat Haber yazarlarından Fehmi Yağlı, kaleme aldığı son makalesinde insanlığın içine düştüğü "konfor gafletini" çarpıcı bir dille analiz etti. Yağlı, maddi imkânların ve sorunsuz işleyen hayatın, insanı yaratıcısından uzaklaştıran sinsi bir tuzağa dönüşebileceği uyarısında bulundu.

Mirat Haber yazarlarından Fehmi Yağlı, kaleme aldığı son makalesinde insanlığın içine düştüğü "konfor gafletini" çarpıcı bir dille analiz etti. Yağlı, maddi imkânların ve sorunsuz işleyen hayatın, insanı yaratıcısından uzaklaştıran sinsi bir tuzağa dönüşebileceği uyarısında bulundu.


 

Konfor: Hem Lütuf Hem Tehlike

Fehmi Yağlı, Mirat Haber'deki yazısında, insan ruhunun fıtratı gereği bir yaratıcıya sığınma ihtiyacı duyduğunu ancak dünya hayatının sunduğu zevklerin bu ihtiyacı gölgelediğini vurguladı. Yazara göre, insanoğlu dünyevi ihtiyaçları karşılandığı sürece Allah’ı hatırlama noktasında büyük bir gaflet içerisine düşüyor.

Yağlı, bu durumu şu sözlerle özetliyor:

"Evimiz sıcaksa, karnımız toksa, sağlığımız yerindeyse… Zihin, otomatik olarak hayatın bu kusursuz akışını garanti olarak algılar. 'Ben hallediyorum' hissi, 'O veriyor' bilincinin önüne geçer."


 

Musibet Gelince Hatırlanan "Kurtarıcı"

Yazıda, insanın Allah ile olan bağının genellikle büyük lütuflarda (şükür) veya büyük zorluklarda (dua) keskinleştiği belirtiliyor. Ancak modern konfor alanının bu iki kutbu da devre dışı bıraktığına dikkat çeken Yağlı, zorluk kalmadığında sığınma ihtiyacının da ortadan kalktığını ifade ediyor.

Bir kriz veya hastalık anında Allah'ın hatırlanmasını ise "Yaratıcıyı bir sigorta poliçesi gibi görmek" olarak tanımlayan yazar, bu bakış açısının manevi bir risk taşıdığını belirtiyor.


 

Çözüm: Nimeti Vereni Nimetten Ayırmak

Müslüman’ın dünya ve ahiret dengesini kurması gerektiğini hatırlatan Fehmi Yağlı, gafletten kurtulmanın yollarını şu başlıklarla sıralıyor:

Müstağnileşmeden Kaçınmak: Maddi refahı "hak edilmiş bir sonuç" değil, bir imtihan vesilesi olarak görmek.

Sebeplere Takılmamak: Başarıyı ve rızkı sadece maddi sebeplere bağlamayıp, asıl kaynağın sonsuz kudret olduğunu unutmamak.

Dünyayı Ahiretin Tarlası Görmek: Dünyadan el çekmek yerine, eldeki imkânları ebedi hayatın bir hazırlığı olarak kullanmak.

Yağlı, yazısını sarsıcı bir uyarıyla noktalıyor: "Hayatın çarkı dönerken, gönül dünyamızda dönmeyi bırakan bir çarkın sessizliğine düşeriz. Ve bu sessizlik, manevi dünyanın en büyük gürültüsüdür."

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

Varlık ve helak         96/6-7. Ama doğrusu insan, kendisini müstağnî görmesiyle azar (Allah’a karşı ihtiyaçsız görür tâğûtlaşır, kendini/ tanrılaştırır).        Şura Ayet:27. Allah, kullarına  rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir.       28/78. Karun ise: "O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi." demiştir.            28/79. Derken Karun, ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar, "Keşke Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydı. Hakikat şu ki o, çok büyük devlet sahibidir" dediler.       28/80. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, şöyle dediler: "Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler yapanlara göre Allah'ın mükafatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir."     28/81-Derken biz onu da, sarayını da yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı kendisine yardım edecek taraftarları olmadığı gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi.       28/82-Daha dün onun yerinde olmayı isteyenler de: "Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı çok da, az da verir. Şayet Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkârcılar iflah olmazmış" demeye başladılar.     28/83- İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir.     28/84-Kim bir iyilik getirirse ona ondan daha üstün karşılık vardır. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri işleyenler, ancak yaptıkları kadar ceza görürler.     28/85. Sana bu Kuran’ı okumayı farz kılan Allah hiç şüphen olmasın ki seni döneceğin yere mutlaka döndürecektir. Sen de ki: Kimin doğru yolda olduğunu ve kimin apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunu en iyi bilen benim rabbimdir.       86- Sen, bu kitabın sana vahyolunacağını ummuyordun. Bu ancak Rabbinden bir rahmettir. O halde sakın kâfirlere arka çıkma!       87- Allah'ın âyetleri sana indirildikten sonra, artık sakın onlar seni bu âyetlerden alıkoymasınlar. Rabbine davet et. Asla müşriklerden olma!      28/88-Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zatından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz..       96/6-7. Ama doğrusu insan, kendisini müstağnî görmesiyle azar (Allah’a karşı ihtiyaçsız)   (tâğûtlaşır, kendini/ tanrılaştırır).
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23