• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Mustafa Ağabeyimiz Hakk'a yürüyeli 3 yıl oldu! İslam davasının yılmaz fedaisiydi

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Mustafa Ağabeyimiz Hakk'a yürüyeli 3 yıl oldu! İslam davasının yılmaz fedaisiydi

Ömrünü İslam davasını yüceltmek için siyaset ve medya sahasında mücadeleyle geçiren gazetemizin merhum İcra Kurulu Başkanı Mustafa Karahasanoğlu ağabeyi, Hakk’a irtihalinin üçüncü yıl dönümünde özlemle, rahmetle ve dualarla yâd ediyoruz.

Hak ve hakikate adadığı ahir ömrünün 48 senesini İslam davasını yüceltmek için siyaset ve medya sahasında mücadeleyle geçiren merhum İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu, vefatının üçüncü yılında rahmetle ve dualarla anılıyor. Gazetemiz Akit’i adeta mazlum ve mağdur Müslümanlara vakfeden Mustafa Ağabey, inancından dolayı nerede sıkıntıya düşmüş bir Mü’min varsa imdadına koşar, sesinin ülke sathında duyulmasını sağlardı.

Gelene hocam gidene paşam demedi

Ahir ömrü 1948 yılında Erzincan’ın Kemaliye ilçesinin Başpınar köyünde başlayan Mustafa Karahasanoğlu, ailesinin gurbet yolculuğu ile birlikte 1950 yılında 2 yaşındayken İstanbul’a geldi. İlkokulu KabataşNamık Kemal İlkokulu’nda, ortaöğrenimini Fındıklı Ortaokulu’nda, lise tahsilini Maçka Sanat Lisesi’nde tamamlayan Karahasanoğlu, 1974’te Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun oldu. Milli Görüş lideri merhum Erbakan Hoca’nın dava arkadaşlarından Mustafa Karahasanoğlu; Müslümanlara yönelik topyekûn mücadeleye girişilen 28 Şubat sürecinde uyduruk gerekçelerle gözaltına alınmış, gizli servisler tarafından bizzat makam odasında ölümle tehdit edilmiş, idaresindeki Akit’e panzerlerle baskınlar düzenlenmiş ancak hiçbirisine boyun eğmeyerek davasından zerre taviz vermeden dik duruşunu sürdürmüştü. Küçük bir nalbur dükkanında kurulan Akit gazetesini adeta vesayet odaklarına karşı bir direniş kalesi haline getiren Mustafa Ağabey; cuntacılara, sermayedarlara, siyasi hokkabazlara, militan hukukçulara, beşli çetelere eyvallah etmedi, gelene hocam gidene paşam demedi. Gazetenin mâli açıdan sıkıntıya düştüğü en zorlu günlerinde dahi faizli reklamları elinin tersiyle iten, ‘önce helal kazanç’ diyerek bütün mesai arkadaşlarına helal rızkın önemini öğreten, Allah için öfkelenen, Allah için muhabbet kuran, en zor anında dahi sükûnet ve hakkaniyet ölçüsüyle hareket eden Mustafa Ağabey, 1988’den beri Cuma dergisi ve Akit gazetesinde vazife alıp, Türkiye’ye hizmet eden çok sayıda kıymetli ismi yetiştirdi.

Haftanın 7 günü mesai yaparak, kurumumuzda çalışan bütün personellerden daha fazla çalışan Mustafa Ağabey, haftalık ve yıllık izin kullanmaksızın sıhhati el verdiği müddetçe Hak dava için hep çalıştı, çabaladı. Mütevazılığı, sevecenliği ve tavizsiz duruşuyla hatırlanan büyük dava ve aksiyon adamı, 13 Ağustos 2022’de tedavi gördüğü hastanede 74 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Evli ve 4 çocuk babası olan Mustafa Karahasanoğlu, Edirnekapı Mezarlığı’nda medfun bulunuyor. Vefatının sene-i devriyesinde ailesi, çalışma arkadaşları ve meslektaşları Karahasanoğlu’nu anlattı.

Hasta yatağında bile aklı davasındaydı

Genel Yayın Yönetmeni Murat Alan: “Mustafa Bey hem çınarımız, hem rehberimiz, hem hocamız hem de ağabeyimizdi. Bugün medyamızda önemli pozisyonlara gelmiş, yerli ve milli gazetecilerimizin geçmişine bir bakın; mutlaka Akit’le yollarının kesiştiğini, Mustafa Bey’den ders aldıklarını, onun rahle-i tedrisatından geçtiklerini göreceksiniz. Özellikle cuntacıların, milli irade karşıtlarının egemen olduğu 28 Şubat sürecinde korkmayan, bize de korkmamamız gerektiğini öğütleyen, en sert manşetlerle millet karşıtlarına had bildiren önemli bir kılavuzdu. Yiğit bir adamdı. Dava adamıydı. Aksiyon adamıydı. İslam’a adadığı ömrünü, ümmetin selameti için mücadeleyle geçirdi. Hastanede ziyaretine gittiğimde söylediği son söz, “Murat adam yetiştirin, dava adamı yetiştirin, Türkiye’yi bugüne getirdik ama bugünden geri döndürmemek lazım. Bu sebeple adam yetiştirin” demişti.

Her zaman dualarımızda olacak

Yeni Akit Yazı İşleri Müdürü Şafak Bozkurt: “Mustafa Ağabey, gazetemizin ulu çınarıydı. Ardında, kendisine dualar edecek ve saygıyla anacak birçok insan bıraktı. Yayın Kurulu toplantılarına başladığımızda ilk işimiz, Kur’an-ı Kerim’in mealinden okumak olurdu. O, ‘Allah razı olsun’ der, gündeme geçmeden önce bazen hatıralarından anlatırdı. Onun anlattığı her hatıra, kulağımıza küpe olurdu... Akit’in yayın kurulu toplantılarında hararetli tartışmalar eksik olmazdı. Herkesi sabırla dinler, sözünü söylerdi. Ben arada bir bardağı taşırdığımda ise, ‘Evladım, kişisel fikirlerin kurumsal fikirlere yakınlaşsın’ diyerek muhteşem bir nezaketle uyarır; Akit’in yayın çizgisi ve mücadelesini şu sözlerle hatırlatırdı: ‘Ölçümüz, pusulamız Kur’an… Müslümanlara karşı müşfik, zalimlere ve kâfirlere karşı şedit olacağız.’ Akit, bugün de Mustafa Ağabeyimizin bizlere emanet ettiği şekilde; Hakk’ın ve hakikatin, mazlumun yanında durarak aynı çizgide yayınlarına devam ediyor. Onu tanımak, bizler için büyük bir nimetti.”

Onun yolundan yürümek gönül borcudur

Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Hasan Emrah Savcı; Akit Medya’nın, Türk medya tarihine altın harflerle geçmesinin en büyük mimarlarından, değerli büyüğümüz Mustafa Karahasanoğlu Ağabey’i, vefatının 3. yılında rahmet ve dualarla anıyorum. Yaklaşık 25 yıldır bu ailenin bir parçası olduğum için ve gazeteciliğin duayeni olan Mustafa Ağabey’in engin hoşgörüsü, derin bilgisi ve eşsiz tecrübesiyle yetişme imkânı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Mustafa Ağabey’in vizyonu, olaylara bakış açısı ve en önemlisi de her fırsatta bizlere gazeteciliğin ruhunu ve dinamiklerini aşılaması, hayatımda silinmez izler bıraktı. Onunla çalışmak, sadece bir meslek tecrübesi değil, aynı zamanda büyük bir okul, bir hayat dersiydi. Gazeteciliğin mihenk taşlarından biriyle omuz omuza çalışmanın şerefini bizlere nasip eden Rabbim’den, Mustafa Ağabey’e rahmet diliyorum. Mekânı cennet, makamı âli olsun. Onun bıraktığı bu kutlu davayı, bize emanet ettiği bu bayrağı, inşallah en güzel şekilde ileriye taşımaya gayret edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki, onun izinden yürümek, yalnızca bir meslek borcu değil, aynı zamanda gönül borcudur.

Ümmetin yükü onun omuzlarındaydı

Haber Müdürümüz Zekeriya Say: “Mustafa Bey ile ilk karşılaşmamız, 14 Şubat 2004’te oldu. Akit ailesinin bir ferdi olmadan önce yaptığımız görüşmede, tevazusu, sevecenliği ve tavsiyeleri ile dünyanın en iyi patronuyla çalışacağımı bana hissettirdi. Sonrasında, Mustafa Bey’i tanıdıkça, aslında cüssesinden çok daha büyük olduğunu anladım. Sadece bir medya kuruluşunun değil, tüm ümmetin yükünü üstlendiğini gördüm. Bir yandan Akit’e yönelik saldırılar karşısında cansiperane bir mücadele verirken, diğer yandan kâh Beyazıt Meydanı’nda düzenlenen başörtüsüne özgürlük eylemlerine katılıyor, kah İsrail Başkonsolosluğu önünde ‘Kahrolsun İsrail’ sloganları atıyordu. Yüz binlerce liralık reklamları sırf İslami değerlere aykırı olduğu için elinin tersi ile itiyor, merhum Osman Yüksel Serdengeçti’nin ifadesiyle, “ilana ilan-ı aşk etmiyordu.”

Ona ihtiyacımız her gün artıyor

“28 Şubat sürecinde Akit olmalıydı. Onun başında Mustafa Karahasanoğlu olmalıydı” diyen yazarımız Ali İhsan Karahasanoğlu, “28 Şubat darbesine karşı dik duran bir gazete konumundaki Akit’i kuran ve mazlum insanların hakkını koruyan Mustafa Karahasanoğlu’na, alnı secdeli Cumhurbaşkanı’na ulaştığımız bugünlerde daha cok ihtiyacımız var. Dindar insanların bölük pörçük hareket ettikleri, siyasetçileri, vakıfları ve düşünce kuruluşları ile parça parça edildikleri aşikar.. Müslümanların birlik içinde hareket etmelerine duyulan ihtiyaç, sol medyanın bugün dahi dindar insanlar aleyhine attıkları manşetlerden görülüyor. Sol medya, hırsızlığı savunabiliyor. Ama dindar insanların hassasiyetlerine saygılı medya organlarımız, ‘Gazze’ye sahip çıkma’ konusunda bile kendilerine yöneltilen saldırılara hep birlikte cevap veremiyor..” ifadelerini kullandı.
Cuma Dergisi’nin yayın hayatına başladığı günden, Akit’in günlük yayına başlamasından itibaren ağabeyi Mustafa Karahasanoğlu ile birlikte omuz omuza mücadele veren kardeşi Ali İhsan Karahasanoğlu, şunları söyledi: “Mustafa ağabeyim, korkusuz idi. Ben hukukçu olmama rağmen, ‘Şöyle başlık atarsak, şu cezalara muhatap olabiliriz’ diye kendimce uyarılarda bulunmama rağmen, her seferinde, ‘Haklı olduktan sonra, cezadan korkma.. Versinler cezayı.. Biz yeter ki hakkı savunurken ceza almış olalım..’ cevabı ile beni de o sert başlıkları atmaya razı ederdi.. Dindar insanlarımızın medyada var olma zorunluluğunu farketmiş ve bu konudaki geç kalınmayı eleştirmiş, temel hak ve özgürlükleri elde etmenin çok önemli bir ayağının da, medyada var olmaktan geçtiğini yanındaki her insana aktaran ileri görüşlü bir yapıya sahipti. Allah rahmet eylesin. Allah mekanını cennet etsin.”

Babamı beklerken...

Oğlu Ahmet Can Karahasanoğlu: “Zamanın, insanın elinden yavaşça kayan ince kum tanelerini andırdığını kırk yaşında anlıyor insan. Evet, farkına varmadan parmaklardan süzülen o kum taneleri gibiydi babama dair anılarım. Ne kadar dolu olsa da o anılar, nihayetinde parmak aralarından akacak. Şimdi eksik cümlelerle onunla yaşadıklarımı anlatmak gerçekten zor. Bir baba, büyük oğluna ne ifade ederse; işte o kadar büyük bir anlamın çocuğuna dönüşüyordum. Onun şu sözü yine aynı tonda kulaklarımda: ‘Babası ölmeyen her insan hâlen çocuktur.’ Evet, belki babamın ardından geçen yıllar beni çocukluktan çıkardı ama o yaramaz çocuk hâlâ dönüp arkasına bakıyor. Sanki bir yerden çıkıverecek ve bir anda her şey eskiye dönecek… Ama bunlar, sadece rüyaların imtiyazında, ruhuma bir kamçı gibi vuruyor. Bir insanın nasıl yaşadığını, ancak onun yokluğunda anlayacağımı öğretti babam. Bir insanın varlığını ne kadar kanıksarsanız ona o kadar uzaklaşıyormuşsunuz; bunu çok sonra fark ettim. Yoğun bir hayat yaşamıştı, biliyordum. Ama, Mavi Marmara’dan sağ çıkamayacağım kaygısı belki de onu on yıl daha yaşlandırmıştı. Gemiden sonra uzun uzun baktım ona. Bana bakan gözlerindeki o hüznü belli etmek istemeden nasıl da gizlerdi… Babalar hep ciddi olmak zorundaydı, biliyordu. Çünkü onun babası da hep ciddiydi. Ben hiç olamadım. Onunla büyürken sahici bir şey öğrendim: Güç, başkalarının üzerinde kurulan hâkimiyet değil, onların kalbinde yer edinebilmektir. Babam bunu yaptı. Birlikte yaşadığımız yıllar; bazen bir yaz sabahının hafif rüzgârı kadar huzurlu, bazen de kışın ortasında savrulan bir fırtına kadar sertti. Ama hangi mevsimde olursak olalım, babam yanımızdaydı. Hayat, planladığımız gibi ilerlemez. Onunla geçirdiğim günler, bir romanın en değerli sayfaları gibiydi; sayfalar çevrildikçe hikâye derinleşti. Şimdi ise kitap kapanmış gibi… Ama sayfaların kokusu hâlâ odamda, cümleleri hâlâ zihnimde yankılanıyor. Az kalmış olduğunu hissediyorum; bir gün yolun sonunda onu yeniden göreceğim.

Ömrünü hakikate adadı

Merhum Mustafa Karahasanoğlu’nu anlatan kardeşi ve Akit Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nuri Karahasanoğlu, “Akit Medya Grubu Onursal Başkanı Mustafa Karahasanoğlu’nu, vefatının üçüncü sene-i devriyesinde rahmet ve şükranla anıyoruz. Hayatı boyunca daima hakkı ve hakikati savunmuş, zalime karşı mazlumdan yana olmuş; dayatmalara, baskılara ve sindirme girişimlerine karşı tavizsiz bir şekilde mücadelesini sürdürmüş mümtaz bir şahsiyetti. Mustafa abim, ideallerini hayata hâkim kılmak için mücadele veren bir insandı. Hiçbir zaman maddi kaygılar gütmeden, makam ve mevki ihtirası olmadan gerçek manada gazetecilik yapan ve bu mesleğe önem vererek çok bedel ödeyen bir kişiydi. Her şart ve koşulda azimli olmayı bizlere öğretti. Dünyevî bir çıkar gözetmeden, yalnızca Allah’ın rızasını hedefleyerek; Türk medyasında çığır açmış, din düşmanlarına, rantçılara ve zalimlere karşı cesurca Hakk’ın ve milletinin yanında yer almıştır. Özellikle 28 Şubat dönemindeki vakur duruşu takdire şayandır. O dönemin vesayet sistemine boyun eğmemiş, gözaltı ve tutuklamalara rağmen mücadelesini kararlılıkla devam ettirmiştir. Bizler de ondan aldığımız güç ve ilhamla, mücadele azmimizden yılmadan, medyadaki misyonumuzu çok daha ileri noktalara taşıyacağız inşallah. Bu vesileyle, kendisine Cenâb-ı Hak’tan rahmet diliyor, mekânının cennet olmasını temenni ediyorum” dedi.

Aksay: Ailece fedai adamlar

Mustafa Bey’in dostu, eski Devlet Bakanı Hasan Aksay ise şunları söyledi: “Mustafa Bey, ‘nerede vazife varsa ben oraya giderim’ derdi. Ben dedim ki ‘arkadaş senin buradaki hizmetin bana göre gazetedeki hizmetinden daha büyük olur’ dedim. O, buradaki evi barkı toparladı Ankara’ya geldi. Teşkilat başkan yardımcılığı dedim ama benim başkan yardımcımdı. Ben teşkilat başkanıydım. Mustafa Bey’in başarısını dergide, gazetede tek başına değil üç kardeşin çok ahenkli bir şekilde çalışmasından kaynaklanıyor. Ailece fedai adamlar. Babadan beri İslam, konuda çok sıkı bir yapıları var.”

Onu ne tanklar, ne apoletliler susturamadı

Yeni Akit Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Hasan Hüseyin Maden, “Mustafa abi ile bizim beraberliğimiz 1979’da başladı. Öncelikle patronumuzdu ama hem abimiz hem arkadaşımız hem dostumuz hem de hocamızdı. Mesleğimizi ondan öğrendik. En önem verdiği şey adam yetiştirmekti. Her fırsatta ‘adam, adam, adam’ derdi. ‘Her işin en önemli tarafı onu yapacak olan adamdır’ derdi. Yetiştirdiği her elemanın gittiği yerde kendisini hissettirebilecek, ‘Mustafa Karahasanoğlu mektebinde yetişmiş’ dedirttirebilecek seviyede olmasına gayret etti. Bunda da başarılı oldu. Birçok adamın yetişmesine vesile oldu. Allah razı olsun. En son hastanedeyken kendisini ziyaret ettiğimizde orada da ‘en önemli mesele adam yetiştirmektir. Adam, adam, adam bunu unutmayın’ dedi. Son görüşmemiz ve son lafı da buydu. Ondan sonra bir daha kendisiyle görüşmek, konuşmak nasip olmadı. Kendisini çok özlüyoruz, unutamıyoruz. Onun yeri dolmaz. Yetiştirdiği arkadaşlarımız İnşallah onun çizgisini sürdürmeye devam edecekler. İnşallah kurduğu müesseseler de onun çizdiği istikamette devam ederler. Allah kendisine rahmet eylesin.”

Bize dimdik durmayı öğretti

Akit’in Yayın Kurulu Üyesi ve Karikatüristi Kemal Güler, “Rahmetli Mustafa Ağabey, Türkiye’nin son yarım asrında sosyal ve siyasal serencamında bir akıncı ruhuyla pozisyon alıp ülkemizin önündeki engellerin kalkması, inananların bireysel yaşamdan, özgürlük alanlarına kadar birçok sorunların giderilmesi noktasında hep en önde olmuştur. O, bu yolda dimdik, korkusuzca yürümenin nasıl olması gerektiğini bizlere gösterdi. Her zaman “hareket” halindeydi ve tabir-i caizse bir “delikanlı” gibi davası için kanı kaynardı. Müslümanların kimlik hakkını arayan, haykıran bir hareket ve düşünce insanıydı. Hakları gasp edilmiş, inancı hor görülmüş, kendi yurdunda garip Anadolu insanının yılmaz savunucusuydu. Hayatını bu doğrultuda dimdik ve boyun eğmeden, tavizsiz yaşamıştı. Postal seslerinden herkesin çil yavrusu gibi dağıldığı o en zorba günlerde bile Hakk’ı üstün tutmuş, inananların yanında oluğunu deklare ettiği yayın çizgisinden santim şaşmamıştı. 40 yıla yakın bir dost, bir ağabey, bir patron olarak süren birlikteliğimizde dilinden düşürmediği Efendimiz’in “İki günü denk olan ziyandadır” hadis-i şerifini kendisine rehber edinerek, hiç ayırım yapmadan bütün ümmetin derdiyle dertlenirdi. O, geride yalnızca bir medya adamı değil; vakarıyla, cesaretiyle ve adanmışlığıyla bir ömürlük örnek bıraktı. Mustafa Ağabey’ime Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum. Rabbim mekânını cennet eylesin inşaallah.”

Onu ne tanklar ne apoletliler susturamadı

Yeni Akit Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Ramazan Fatih Uğurlu, “Merhamet yüklü bir adamdı. Birisi ile konuşurken adeta omuzunda güvercin var gibi hassas davranırdı. Mustafa Bey’in bazı yakın akrabaları onun evinde son nefesini verdi. Öylesine merhamet sahibi bir insandı ki, o yaşlılara kendi eliyle yemek yedirdi. Onlara baktı. Ben onu tarif ederken ‘sakin güç’ diyorum. Hesabı kitabı para kazanmak değildi. Medya sektörüne yatırım yapmak Müslümanların zayıf olan bir taraftaki tahkimatını güçlendirmekti. Lügatinde ‘korku’ kelimesi olmayan bir adam olarak tanıdım onu. Helal ve haram ölçüsü ile şekillenmiş bir hayat sürdü. Allah dostlarına dost, düşmanlarına düşman oldu. Her zaman Hakk’ı hâkim kılma mücadelesinde öncü oldu. Onu ne tanklar ne apoletliler susturamadı. 50 yıllık dostluğumuz boyunca ben bunlara şahitlik ederim. ruhu şad olsun.

Hakk'ın safında tevazunun gölgesinde: Mustafa Karahasanoğlu

Akit TV Genel Müdürü Serdar Uslu; Akit Medya Grubu’nun kurucu ismi, ömrünü İslam davasına adamış, dik duruşu ve mütevazılığıyla gönüllerde iz bırakan Mustafa Karahasanoğlu’nu, vefatının üçüncü yılında rahmet ve özlemle anıyorum. 2012 yılından vefatına kadar birlikte çalışma şerefine eriştiğim merhum Mustafa Karahasanoğlu, Hakk’ın yerine gelmesi için gerekirse her şeyini vermeye hazır bir dava adamıydı. Yetişmesi için çabaladığı her bir insan, onun samimiyetinin ve fedakârlığının canlı birer şahididir. Müslümanların en ağır baskılara maruz kaldığı 28 Şubat döneminde, gazeteci kimliğiyle cesurca dik durdu. 28 Şubat’ın karanlığında korkmadan hakikati savundu, mütevazılığıyla gönüllerde yer etti. Zalimlerin baskısına boyun eğmedi, korkuya kapılmadan hakkı savunmaktan geri durmadı. Bize “dikleşmeden dik durmayı” öğretti. Bütün bu cesaret ve kararlılığın yanında, Mustafa Karahasanoğlu, mütevazılığın yaşayan örneğiydi. Makamı ve konumu ne olursa olsun, herkese alçakgönüllülükle yaklaşır, kibrin zerresine kapılmazdı. Onun huzur veren tevazusu, insanlara güven aşılayan en önemli vasfıydı. Hayatının her anında Hakk’a sadakat, tevazu, adalet ve cesaret çizgisinde yürüdü. Dünya menfaatleri karşısında taviz vermedi, hakikat yolunda yürümekten asla vazgeçmedi. Vefatının üzerinden üç yıl geçti ama hatırası, öğrettiği değerler ve dava şuuru hâlâ aramızda yaşıyor. Onu rahmet, minnet ve özlemle anıyor; Rabbim’den mekânını cennet, makamını âli eylemesini niyaz ediyorum.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Tarih Doktoru Uğur

Allah rahmet eylesin, ailesine sabırlar versin, bizleri de onun gibi Allah ve elçisinin yolunda tutsun.

Türkoğlu

ALLAH RAHMET EYLESİN MEKANI CENNET OLSUN NER İÇİNDEN YATSIN ان لله وان اليه راجعون
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23