Bugün Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbesinin 28. yıl dönümü. Millet iradesinin tank paletleri altında ezildiği, milli servetin cuntacılar arasında pay edildiği, ümmetin mukaddes değerlerinin doğrudan hedef alındığı ve Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen lanetli darbenin üzerinden çeyrek asır geçti.
Zekeriya Say İstanbul
Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat askeri darbesi 28’inci yıl dönümünde lanetle hatırlanıyor. Türkiye’yi onlarca yıl geriye götüren, milyonlarca insanın hayatını etkileyen, ülke ekonomisini yüz milyarlarca dolar zarara uğratan cuntacılar, büyük zulümlere imza attı. Üniversite kapılarına kurdukları ikna odalarıyla başörtülü kızların eğitim hakkını gasp eden, Müslümanca yaşama idealindeki insanları uydurma delillere müebbet hapse mahkum eden darbeciler, Müslümanlara kendi öz vatanlarında parya muamelesi yaptı. Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki 54. Hükümeti silah zoruyla indiren vesayet odakları, milli iradeyi tank paletleri ve kirli postalları ile ezdi. Aradan çeyrek asır geçmesine rağmen, Müslümanların belleklerinde acı bir iz bırakan post modern darbe, arkasında sayısız mağdur bıraktı.
MÜSLÜMANLARI PKK’DAN TEHLİKELİ GÖRDÜLER
Takvim yaprakları 28 Şubat 1997’yi gösterdiğinde, kendilerini Türk milletinden üstün gören bir avuç megaloman cuntacı paşa, Prof. Dr. Necmettin Erbakan önderliğinde kurulan 54. Hükümeti istifaya zorladı. Vatanın bölünmez bütünlüğünün konuşulması gereken MGK toplantısı, paşaların ego tatmin ettiği ve milletin iradesine tehditler yağdırdığı bir şov alanına döndü. Refah Partisi kapatılırken, merhum Erbakan’a da siyasi yasak getirildi. Milletin belleğinde onulmaz bir yara açan toplantıya giden süreç ise cuntacılardan kuvvet alan vesayet odakları tarafından özenle dizayn edildi. Bundan önceki tüm askeri müdahaleler, iç güvenlik ve demokrasi bahanesiyle yapılırken, 28 Şubat’ta doğrudan ülkenin asli unsuru Müslümanlar ve Türkiye’nin bir vatan parçası haline gelmesini sağlayan ‘İslam’ mensubiyeti hedef alındı. Müslümanları PKK’dan daha tehlikeli gören 28 Şubatçı TSK komuta kademesi, mütedeyyin insanların en doğal refleksinin bile ‘irtica’ kapsamında değerlendirildi. Bu süreçte, Ali Kalkancı, Fadime Şahin gibi aktörler piyasaya sürülerek Müslümanlar karalandı. İslam dinine ve Müslümanlara yönelik psikolojik bir harekat başlatan marjinal yobazlar, mütedeyyin cenah üzerinde mobbing fırtınaları estirdi. Tek dertleri Müslümanca yaşamak ve İslami kaideleri benimsemek olan onlarca Müslüman, uydurma gerekçelerle zindana atıldı. Samimi Müslümanların tasfiye edildiği bu süreç, takıyyeci FETÖ’cülerin devletin kılcal damarlarına sızmasının önünü açtı.
SİYONİST İSRAİL İÇİN YAPTIK DEDİLER
Millet iradesinin asker postalları altında kevgire çevrildiği, Sincan’da tankların yürütüldüğü dönemde, Genelkurmay Başkanı olan Org. Karadayı’nın darbeden hemen önce, 24 Şubat 1997’de İsrail’e gittiği ve 3 gün sonra Türkiye’ye döndüğü ortaya çıkmıştı. Darbenin mimarlarından olan emekli Org. Çevik Bir’in ise darbe öncesi ABD’ye, darbenin hemen sonrasında nisan ayında ise İsrail’e bir ziyaret gerçekleştirdiği öğrenilmişti. 28 Şubat darbesinin başrol oyuncuları Karadayı ve Bir’in ABD ve İsrail’e olan yakınlıkları dikkat çekerken, Çevik Bir, 2012 yılında ABD’nin “Middle East Quarterly” adlı dergisine yazdığı makalede, “28 Şubat’ı İsrail için yaptık” itirafında bulunmuştu.
HALKIN REFAHI CUNTACILARI KUDURTTU
İmanlı bir neslin istikbalinin gasp edildiği meş’um 28 Şubat darbesinin gerçekleştirilmesinin en önemli nedenlerinden biri de vesayet odaklarının musluklarının kesilip, halkın refah seviyesinin artırılmasıydı. Devletin kaynakları ilk defa milletin öz evlatları için kullanılınca, azgın azınlık iyice kudurmaya başlamıştı. Sınırımızdaki Çekiç Güç’ün sonlandırılması ve terör örgütü PKK ile etkin bir mücadele yürütülmesi de darbecilerin harekete geçmesine yetmişti.
EKONOMİK HASARI AĞIR OLDU
Her alanda telafisi mümkün olmayan hasarlar açan 28 Şubat’ta, 19 bankanın içi boşaltıldı. Türkiye direkt olarak 60 milyar dolar zarar uğratıldı. Zararın boyutu dolaylı etkileriyle birlikte 200 milyar doları buldu. İç borç 6.6 katrilyondan, 117.3 katrilyona çıktı. Türk Lirası, dolar karşısında yüzde 900 değer kaybına uğrarken, ülke Uluslararası Para Fonu IMF’nin emri altına girdi.
EĞİTİMDE YIKIM YAŞANDI
Mütedeyyin kesimin göz bebeği olan İmam Hatip Liselerinin orta kısımları kapatılırken, 8 yıllık zorunlu eğitim getirildi. Başörtülü kızların eğitim hakkı engellendi. Katsayı zulmüyle İmam Hatipler ve Meslek Liselerinin önü kapatılırken, 12 yaş altındaki çocukların Kur’an Kursu’na gönderilmesi yasaklandı.
BAĞIMSIZ YARGI YERİNİ BRİFİNGLİ YARGIYA BIRAKTI
Bugün bağımsız yargı tarafından hapse mahkûm edilen ve rütbeleri sökülen postalcı paşalar, 28 Şubat’ta demokrasi ve insan haklarını askıya aldı. Brifingli yargıçlar nedeniyle hukuka olan güven zedelendi. Liyakatli kadroların tasfiye edildiği kritik yerlere FETÖ’cüler sızdı. Binlerce Müslüman uydurma delillerle zindanlara atıldı. Yüz binlerce insan fişlenirken, YAŞ Kararlarıyla mütedeyyin subaylar ordudan atıldı. Hakk’ın ve hakikatin sesi olan Akit, panzerlerle basılırken, BÇG ve CÇG gibi oluşumlarla mütedeyyin kesime yönelik kumpaslar kuruldu. Türk toplumunun ruh kökünün hedef alındığı 1998-2002 arasında 285 bin 886 aile parçalandı.