• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Korona virüs salgını toplumsal ilişkileri etkileyecek

Yeniakit Publisher
2020-06-08 09:37:02 -
Korona virüs salgını toplumsal ilişkileri etkileyecek

Korona virüs (Covid-19) salgını sadece bireylerin iç dünyasını değil, onların sosyal davranışlarını ve sonucunda da toplumsal yapıyı derinden etkiliyor.

Korona virüs (Covid-19) salgını sadece bireylerin iç dünyasını değil, onların sosyal davranışlarını ve sonucunda da toplumsal yapıyı derinden etkiliyor. Dr. Öğretim Üyesi Sinan Alper salgın döneminde metrekarelere sığan yaşamların, salgından sonra bireysel ve toplumsal ilişkileri nasıl etkileyeceğini irdeledi.

Covid-19 salgını tüm dünyayı etkisi altına alıp milyonlarca kişinin hastalanmasına, 400 bine yakınının da hayatına kaybetmesine yol açtı. Salgın, birçok yönüyle insan psikolojisini olumsuz etkilerken Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sinan Alper, bu durumun toplumların psikolojisini nasıl etkileyeceğini değerlendirdi. Dr. Alper, sosyal psikoloji açısından değerlendirildiğinde, toplumların bu salgından hem olumlu hem olumsuz etkilenebileceğine dikkat çekti.

’Tehdit algısı’

Sinan Alper, salgın sonrası toplumsal psikolojinin nasıl etkilenebileceğini anlattı. Salgın nedeniyle eve kapanmamızın sadece yaşam alanımızı sınırladığı için değil, aynı zamanda devamlı bir tehdit algısıyla yaşamaya bizi alıştırdığı için de önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Sinan Alper, “Bu yaşadığımız, bugüne kadarki son önemli salgın ama ilki değil. Geçmişte benzer örnekleri mevcut. Hastalık ve ölüm tehlikesinin devamlı olarak belirgin olduğu bir ortamda insanların, tanıdık olmayan, farklı kişilere karşı daha mesafeli olmaları ve bu sebeple de gruplar arası ilişkilerin bundan olumsuz etkilenmesi beklenebilir. Geçmişte yapılan birçok çalışma göstermiştir ki tehdit algısı arttıkça kişiler daha muhafazakârlaşmakta, kendi iç gruplarına (ailelerine, milletlerine, dini gruplarına vb.) daha çok sarılırken dış gruplar (ait olmadıkları, farklı gördükleri diğer gruplar) ile olan ilişkilerinde daha mesafeli olmuşlardır. Bu da evrimsel açıdan baktığımızda mantıklı bir tepkidir. Eğer bir tehlike varsa tanımadığınız, sizin köyden olmayan birisine daha mesafeli olursunuz, çünkü tehlikenin onlardan gelmesi daha olası görülür” dedi. Salgın sürecinde bu durumun daha güncel örneklerini de gördüğümüzü ifade eden Sinan Alper, “Özellikle salgının ilk aşamasında Uzak Doğululara karşı ırkçı yaklaşımlara tanık olduk. Tehlike algısı sebebiyle oluşan bu tarz gerilimler, ‘farklı köylerden’ insanlar arasındaki ilişkilere zarar verme potansiyeline sahiptir” diye konuştu.

‘Köye kapanma’
ÖNE ÇIKAN VİDEO


Dr. Alper, “Salgın sonrasında toplumsal davranışlarda bireysellik mi öne çıkacak yoksa dayanışma kültürü mü devam edecek?” sorusuna ise “Geçmişteki bazı çalışmalar göstermiştir ki insanlık tarihinde salgın hastalıkların daha yoğun görüldüğü ve daha fazla can aldığı coğrafyalar, günümüzde daha toplulukçu kültürlere ev sahipliği yapmaktadır. Bunu da yine ‘köye kapanma’ ile açıklayabiliriz. Salgın hastalık, yaşadığınız yerde kol geziyorsa köye dışarından insan kabul etmemeye, köyden dışarı pek çıkmamaya çalışırsınız. Dış dünyayla iletişimi sınırladığınızdan, sizin köyden olan insanlar sizin hayatınızda gitgide daha önemli bir yer işgal etmeye başlar ve onlarla olan ilişkileriniz güçlenir. Bu durumda iç grup ile dayanışma ve uyum artarken dış gruplarla aradaki mesafe artar. Bu durum zamanla daha toplulukçu kültürlere yol açabilir. Tabii bunun için Covid-19 ile ilgili tehdit algısının çok uzun bir sürece yayılması gerekir” yanıtını verdi.

"Tüm dünya ortak bir düşmanla savaşıyor"

Çok uzun zamandır ilk defa, tüm dünyanın ortak bir düşmanla, Covid-19’la, savaştığını vurgulayan Dr. Sinan Alper, şöyle devam etti:

"Bu ortaklığın bir beraberlik duygusu oluşturması muhtemeldir. Bununla ilişkili olarak gerek Türkiye’nin gerek farklı ülkelerin birbirine yardımlar gönderdiğine tanık oluyoruz. Geçmişteki sosyal psikolojik çalışmalar, ortak bir amaç için yardımlaşmanın, farklı gruplar arasındaki buzları erittiğini göstermektedir. Covid-19’la ilgili tedavi ve aşı çalışmalarında farklı ülkelerin beraber hareket etmesi, gruplar arası ilişkilere dair olumlu etkiler oluşturabilir. Diğer yandan, tıbbi malzemelerin, ilaçların kısıtlı kaynaklar olması, bu kaynaklar üzerindeki rekabeti körükleyerek rekabet eden ülkeler arasındaki ilişkileri daha da gerebilir. Bazı ülkeler arasında bu konuda sürtüşmeler yaşandığına geçtiğimiz aylarda tanık olduk. Yakın gelecekte bir Covid-19 aşısı bulunursa bunun hangi ülkelere hangi öncelikle ve hangi fiyattan satılacağı gibi ayrıntılar da bu rekabet ve neticesinde düşmanlık hissini körükleyebilir.”

Sinan Alper, ortak amaç için çalışmanın getirdiği olumlu etkilerin mi, yoksa kısıtlı kaynaklar üzerindeki rekabetin getirdiği olumsuz etkilerin mi daha ağır basacağını ise zamanın göstereceğini dile getirdi.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23