Başta ABD olmak üzere pek çok gelişmiş ülkenin vazgeçmesine rağmen, 28 Şubat sürecinde ideolojik dayatmalar sonucu Türkiye’de zorunlu hale getirilen ve dünyada “yüzyılın pedagojik yanlışı” olarak görülen “karma eğitim” ilkelliği nihayet sona eriyor.
MUHAMMET KUTLU ANKARA
Türkiye’nin milli çıkarlarının her zaman karşısında yer alan, marjinal örgütlerin sloganlarını hayatlarının “mottosu” haline getiren seküler CHP zihniyeti, bazı illerde kızlar için açılan ortaokullara “Cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı” diye tepki göstermeye başladı. Yıllardır ülkemizde faaliyet gösteren Katolik ve Ortodoks mezheplere ait okullara ses çıkarmayan CHP ve fondaş medya ise “laik eğitime darbe vurulacak” konulu haberleri yayınlarına taşıdı.
HERKESE EŞİT EĞİTİM
Eğitimci AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi, konuya ilişkin Akit’e yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi: “Türkiye’de bazı şeyler tartışılırken, doğru zeminde tartışılmadığı zaman asıl mesele anlaşılmıyor. Ülkemizde karma eğitim almak isteyenler için her zaman bu imkânlar sunulmuştur ancak tekil eğitim isteyenler ise bundan mahrum bırakılmıştır. Şimdi ise çağın şartlarına herkese uygun böyle bir imkan sunuluyor. Bu da eğitim hakkı açısından ve kişilerin taleplerine uygun olarak planlanan bir durum. Bunun örnekleri bütün dünyada var. Mesela Japonya’da kızlara ayrı, erkeklere ayrı üniversiteler var. Çocuklarımızın nasıl daha iyi eğitim alacağını konuşmak gerekirken, birtakım saplantılı kişiler, birtakım tabular üreterek, normal rutin uygulamaları bile amacından saptırarak, maalesef bir ideolojik karmaşa üretmek istiyorlar. Devlet, vatandaşlarının talepleri doğrultusunda hizmet imkânı sunar. Hadise de tamamen bundan ibarettir.
İDEOLOJİK SAPLANTI
“Uzun yıllardır bu meseleyi sürekli tartışanlar, eğitimin geleceği üzerine, eğitim hakkı üzerine veya temel insan hakları talebi olarak meseleyi değerlendirme yerine, bir inanç özgürlüğü olarak meseleyi değerlendirme yerine, tamamen bir ideolojik saplantıyla sürekli dayatmada bulunmak istiyorlar. Bu dayatmayı da bir tabu haline getirmişler. Tabularla ülkeler yönetilemez. Toplumlar yönetilemez. Hatta temel insan hakları korunamaz. Öyleyse, herkesin yapması gereken şey, talepleri varsa ifade etmektir. Bunlardan da artık bizarız. Bunlara şunu söylüyoruz: Artık yeter. Çizginizi temel haklar çerçevesinde belirleyin, varsa bir talebiniz ifade edin. Yoksa sizin keyfiniz için insanlar kendi taleplerinden vazgeçecek değil. Kendi hayatlarını nasıl sürdürmek istiyorlarsa onu ifade etsinler. Biz eğitimin geleceğine ve çocuklarımızın en iyi eğitimi arzu ettiği çerçevede alabilmesini temin etmek gibi bir sorumluluğumuz olduğunu biliyor, böyle hareket ediyoruz.”
DAYATMA GERİDE KALDI
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Genel Sekreteri Talat Yavuz da, şunları dile getirdi: “Ülkemizde ve dünyada başarılı örnekleri olan, yasal altyapısında hiçbir boşluk bulunmayan, bilimsel araştırmalarla da daha başarılı olduğu ortaya koyulan ve sadece ülkemizde değil dünyada birçok ailenin tercih ettiği tek cinsiyetli okulların, ülkemizde her öğretim yılı başında gündeme taşınmasını hayretle izliyoruz. Sadece kız veya sadece erkek öğrencilerin gittiği okullar, bir ihtiyaçtan, hayatın olağan akışından kaynaklanmaktadır. Bu okullara ideolojik körlükle bakılarak, yasaklar getirilerek geçmişte eğitim sistemimize, bugün hâlâ telafi edilemeyen hasarlar oluşturuldu. Ailelerin tercihleri, eğitim ve pedagoji biliminin doğruları, birilerinin kör ideolojik saplantılarına kurban edilemez. İmam Hatiplerden veya sadece kız öğrencilerin gittiği okullardan, bu okulların başarısından, bu okullardan LGS ve YKS birincilerinin, tam puan alan öğrencilerin çıkmasından rahatsız olanlar; bu toplumun değerlerinden, geleneklerinden, dininden, tarihinden ve temsil ettiği medeniyet köklerinden rahatsız olan, ithal düşüncenin temsilcileridir. Batı zihniyetini temsil edenlerin hezeyanlarına göre eğitim planlaması yapıldığı dönemler geride kaldı. Artık bize ait bir eğitim sistemimiz ve bizim okullarımız var.”