Suudi Arabistan, "Vizyon 2030" planı kapsamında gayrimenkul piyasasını yabancı yatırımcılara açmak için büyük adımlar atarken, bu değişikliğin soykırımcı israil ile olası bir normalleşme durumunda nasıl şekilleneceği merak konusu oldu.
Suudi Arabistan, "Vizyon 2030" planı kapsamında gayrimenkul piyasasını yabancı yatırımcılara açmak için büyük adımlar atarken, bu değişikliğin soykırımcı israil ile olası bir normalleşme durumunda nasıl şekilleneceği merak konusu oldu.
Yeni mülkiyet yasası, Ocak 2026 itibariyle yabancı birey ve şirketlere özellikle Riyad, Cidde ve belirli gelişim bölgelerinde mülk edinme hakkı tanıyacak. Ancak Mekke ve Medine gibi kutsal şehirler için özel sınırlamalar getiriliyor.
Mülk Edinme Yasağı Devam Ediyor
Mevcut Suudi hukukuna göre, Mekke ve Medine şehirlerine sadece Müslümanlar girebiliyor. Bu dini kurallar doğrultusunda, bu şehirlerde gayrimenkul edinme hakkı da yalnızca Müslüman gerçek kişilere sınırlandırılmış durumda. Yeni yasa, bu kuralların arkasında durmaya devam ediyor ve kutsal şehirlerde yabancılara birebir mülk satışını açıkça dışlıyor.
Yeni düzenleme açıklandığında bazı çevreler, bu adımı soykırımcı israil ile olası bir normalleşmenin altyapısı olarak yorumladı. Özellikle sosyal medyada ve bazı analiz platformlarında "israilliler Mekke ve Medine’den mülk alabilecek mi?" sorusu gündeme geldi. Bu spekülasyonlar, kutsal şehirlerdeki kısıtlamaların kaldırılabileceği yönünde iddiaları da beraberinde getirdi. Ancak yetkililer, bu şehirlerdeki dini hassasiyetin korunacağını net bir şekilde ifade etti.
Suudi Arabistan ile israil arasında olası bir normalleşme, diplomatik ve ekonomik iş birliklerini geliştirse de, Mekke ve Medine gibi dini bölgelerde herhangi bir gayrimenkul hakkı tanınmasının önünde büyük engeller bulunuyor. Uzmanlara göre, Yahudi bir bireyin bu şehirlerden mülk edinmesi, dini ve siyasi nedenlerle hem kamuoyu hem de devlet nezdinde kabul görmesi zor bir ihtimal.
Buna rağmen, Mekke ve Medine'deki bazı gelişim projeleri üzerinden, yabancı yatırımcılara dolaylı yöntemlerle (halka açık şirket hissesi, vakıf modeli vb.) sınırlı katılım hakkı tanınabilir. Ancak bu durum, birebir tapu hakkı değil; sadece finansal katılım şeklinde sınırlı kalacaktır.
israilli yatırımcılar için Premium Residency (Sürekli Oturum) gibi programlar sayesinde Riyad, Cidde, NEOM gibi mega projelerde yatırım yapmak mümkün olacak. Bu bölgelerde hem bireysel hem de ticari mülk alımı serbest olacak.
