Hisar Türkiye Horeca Satış Müdürü Savaşer: İlham alan değil, artık ilham veren bir markayız
Hisar Türkiye Horeca Satış Müdürü Fahrettin Savaşer, Akit TV’ye özel açıklamalarda bulunarak markanın faaliyetlerini ve hizmetlerini anlattı.
Fahrettin Savaşer, Hisar’ın Türkiye’nin köklü markalarından biri olduğunu belirterek, 1968 yılında kurulan firmanın Türkiye’nin en eski çatal-kaşık üreticilerinden biri olduğunu vurguladı.
Markanın üç kuşaktır yönetimde olduğunu ifade eden Savaşer, Hisar’ın milli değerlere sahip çıktığını ve markanın kırmızı-beyaz renklerinin bu duruşu simgelediğini dile getirdi. Türkiye'nin en büyük üretim kapasitesine sahip olan Hisar’ın, Avrupa'nın da en büyük üç üreticisinden biri olduğunu belirtti.
“AR-GE çalışmaları en büyük gücümüz”
Savaşer, Hisar’ı markalaştıran en önemli unsurlardan birinin AR-GE çalışmaları olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
“An itibarıyla AR-GE çalışmasını yapabilen, bunu kendi bünyesinde barındıran, Türk mühendisleriyle ve alanında ihtisaslaşmış üniversitelerle ortak projeler yürüten tek kuruluş biziz. Markaya sahip çıkmak sadece üretmek değil. Türkiye'nin 100. yılında, ülkemizin şanına yakışır nice güzel gelişmeler yaşanıyor. KAAN’larımız, İHA’larımız, TOGG gibi otomobillerimiz üretiliyor. Neden çatal kaşıkta da en iyisini biz yapmayalım diyerek yola çıktık. En iyi mühendislerle, en iyi akademik kadrolarla çalışıyoruz. Eskiden yurt dışındaki üreticilerden ilham alırdık; şimdi yaklaşık 10 yıldır ilham veren bir kurum haline geldik. Bu çok anlamlı ve gurur verici.”
Hisar markasıyla yalnızca ulusal değil, uluslararası zincirlerde de kurumsal çözüm ortağı olduklarını belirten Savaşer, Hisar’ın artık "platformda varız" demekten öte, Avrupa’da ilk üç içerisinde yer aldığını, hatta birinciliğe oynadıklarını söyledi.
“İnsana yatırım yapıyoruz”
Savaşer, başarılarının arkasındaki gücün insana yapılan yatırım olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Kimse oturduğunuz yerden gelip sizden bir şey üretmenizi istemiyor. Biz aldık, ürettik, ilham aldık, şimdi ilham veren konumdayız. Markamız ve modellerimiz Türkiye'nin milli gururudur. Birçok yabancı masa başında, bizim ürünlerimizin AR-GE’sini tartışıyor. Türk’ün vazgeçilmez gücünü yaşatmak istiyoruz. Hızlı büyüyen ekonomi ve sanayileşme sürecinde kaliteye ulaşmak için elimizden geleni yapıyoruz. Sosyal aktivitelerde, sponsorluklarda, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun özel uygulamalarında yer alıyoruz. Fabrikamıza davet ettiğimiz insanlara üretimi gösteriyor, mühendislik fakülteleriyle iletişimimizi sürdürüyoruz. Çünkü makine ne kadar iyi olursa olsun, onu yönetecek olan insan. Henüz yapay zekâ değil.”
“Üç kuşaktır aynı yolda ilerliyoruz”
Türkiye’nin en büyük handikaplarından birinin kurumsal sürdürülebilirlik olduğunu ifade eden Savaşer, Avrupa’daki 100 yılı aşkın sanayi firmalarının çatırdadığı bir dönemde, Hisar olarak onlara yetiştiklerini ve geçme aşamasında olduklarını söyledi:
“Yeni nesillere şirketi teslim edebildiğimiz takdirde doğru yoldayız demektir. Gayretimiz bu birikimi doğru aktarmak. ‘Ben’ değil, ‘biz’ varız. Çatal-kaşık ihracatında gururla söylüyorum, Türkiye’nin en yüksek ihracatını yapan kuruluşuyuz.”
Savaşer, döviz kurunun sabit kalması ve iç maliyetlerin TL bazında artmasının ihracatı yavaşlattığını kabul etmekle birlikte, bu durumu geçici bir durağanlık olarak değerlendirdi:
“Dünyada ve Avrupa’da çok büyük sıkıntılar var. Türkiye’ye bunu mal etmek yanlış olur. Ülkemizde şu an her şey çok iyi gidiyor. Bardağın dolu tarafına bakalım. Hükümetimiz bu konuda gerekli tüm önlemleri zamanında alıyor. Halkla iç içeler, bu çok önemli. Biz krize alışık bir milletiz, genetik yapımızda krize dayanıklılık var. Aşılmaz diye bir şey yok. İhracat noktasında hep yukarı çıkıyoruz. Hedeflerimizi mutlaka gerçekleştireceğiz.”