1930’lu yılların karanlığına özlem duyan CHP’li Öztürk Yılmaz’ın gündeme getirdiği Türkçe Ezan safsatasıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Camiler 18 yıl Ezan-ı Muhammedi’ye hasret bırakıldı. Şimdi bu yeniden hortlatılıyor. Asla başaramayacaksınız” sözleriyle tartışmaya noktayı koydu. 1932-1950 yılları arasında yasaklı olan Arapça ezanın Menderes tarafından serbest bırakılması sonrası yaşananlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “hasret” vurgusunu teyit ediyor.
Müslüman Anadolu’nun yaşadığı en karanlık dönemlerin ürünü olan Arapça ezan yasağının CHP’li Öztürk Yılmaz tarafından yeniden gündeme getirilmesinin millet nezdindeki şoku yaşanmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Camiler 18 yıl Ezan-ı Muhammedi’ye hasret bırakıldı. Şimdi bu yeniden hortlatılıyor. Asla başaramayacaksınız” sözleriyle noktayı koyduğu tartışma, 1950 yılında ezanın yeniden asli diliyle okutulması sonrası milletin yaşadığı coşkuyu hafızalara getirdi.
1932-1950 yılları arasında yasaklı olan Arapça ezanın Başvekil Adnan Menderes tarafından serbest bırakılması sonrası yaşananlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “hasret” vurgusunu teyit ediyor. Dönemin tanıklarının ifadeleri, zulümden kurtulan halkın ezanı bayram havasında karşıladığını, “Allahuekber” nidalarının Konya’dan Maraş’a, Çorum’dan Erzurum’a, Trabzon’dan Bursa’ya yurdun dört bir yanında büyük bir coşkuya neden olduğunu gösteriyor.
Erzurum’da ezanla birlikte kurban kestiler
Ezan’ın CHP’den “felah”ının yaşandığı 16 Haziran 1950 tarihinde Anadolu’da yaşanan heyecanın şahitlerinin beyanatlarına, tarihçi Mustafa Armağan’ın “Türkçe Ezan ve Menderes” isimli eserinde yer veriliyor. Erzurum’un değerli alimlerinden merhum Mehmet Kırkıncı Hoca, ezan yasağının kalktığı gün Dadaşlar Diyarı’ndaki atmosferi şöyle anlatıyor: “Ezanın aslıyla okunacağını haber alan Erzurum halkı sokaklara döküldü. Kurban Bayramı’nda her köşede bir hayvan kesildiği gibi, o gün de insanların ekserisi kurban edeceği hayvanları dışarı çıkarmış, ezanın okunmasını bekliyorlardı. Minarelerden Ezan-ı Muhammedî okunmaya başlayınca, herkes bıçağını kurbanının boğazına çalmıştı. İnsanlar tekbirlerle kurbanlarını kesiyor, kadınlar ve yaşlı insanlar da gözyaşı döküyorlardı. Bütün bunlar sevinç ve şükür gözyaşları idi. Zira tam 18 yıl devam eden bir zulüm bitmiş ve o büyük hasret sona ermişti.”
Maraş’a ezan nuru yağmaya başlayınca...
Kahramanmaraş’ta da durum farklı değildir. Tarihçi Vehbi Vakkasoğlu, merhum babasından Kahramanmaraş’taki atmosferi şöyle naklediyor: “Ezan dalga dalga yükseldi. Ben, bir daha öyle bir ezan dinlemedim. Kalabalığın derin sükûtunun üstüne Ezan nuru yağmaya başlayınca, artık gözyaşları sel oldu, hıçkırıklar birbirine karıştı. Bir kalabalığın, bütün fertleriyle böylesine sevinç gözyaşı döktüğüne de, o günden sonra bir daha hiç şahit olmadım.”
‘Bir daha oku...’
Mevlana Hazretleri’nin ebedi istirahatgahı olan Konya’da da gözyaşlarıyla karşılanan ezan, aynı anda defalarca okutulmuştu. O tarihte 13 yaşında bir çocuk olan tanığın gözüyle o gün Konya’da şunlar yaşandı: “Gittik, Kağnıcı Hafız’ı aldık, getirdik. Konya’da Kapu Camii var, minaresine çıkarmışlar, okumuş bir kere. Aşağıda cemaat hüngür hüngür ağlıyor. Konya tabiriyle ‘Ülen bir daha oku!’ diyorlar, ‘bir daha oku’... Üç defa okuttular ezanı, ondan sonra millet gözyaşlarıyla camiye girdi.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO
İslamiyet yeniden doğmuş gibi
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da neler yaşandığını, o tarihte imam olan Bayram Sarıcan şu sözlerle naklediyor: “Öylesine bir atmosfer vardı ki, sanki İslamiyet eskiden varmış, bir ara yok olmuş, daha sonra da yeniden doğuyormuş gibi manevi bir hâl... Herkes ağlıyor, sevinç gözyaşları döküyor ve birbirini tebrik ediyordu. Camiler cemaatla dolup taşmaya başlamıştı. Türk Milleti Ezan’ın tekrar aslına uygun olarak okunmaya başladığı gün, yıllar sonra Bilâl-i Habeşî’yi dinleyen Medine halkının sevinç ve heyecanını duymuş ve o manevi havayı yaşamıştır.”
Gözyaşları sel gibi döküldü
İslam tarihi profesörü Ahmet Lütfi Kazancı ise Çorum’daki yaşanan tarihi anları şu ifadelerle naklediyor: “Ulu Cami’nin önünde gördüğüm ak sakallı bir ihtiyar, müezzinin yolunu kesti, ‘Ezan Arapça’ya çevrilirse, Ulu Cami de ilk Cuma Ezanını ben okuyayım diye adakta bulundum. Kurbanların olayım, beni mahrum etme!’ diye yalvarıyordu. İhtiyarın isteği kabul edildi. İç ezanı o okudu. Camiyi dolduran binlerce insanın sel gibi gözyaşı döktüğüne şahit oldum. Hayatım boyunca bu kadar kalabalık bir topluluğun birlikte gözyaşı döktüğünü bir daha hiç görmedim.”
O gün yeniden diriliş yaşandı
Trabzon’dan Kurtuz Hoca, ezan yasağının kalktığı 16 Haziran günü Türkçe ezan okuduğu için tepki gördüğünü belirterek, “Yeni karardan haberim olmadığı için ezanı Türkçe okumaya başladım. Caminin önündeki cemaatten haberi duyanlar vardı, bana bağırmaya başladılar. İlk anda ne olduğunu anlayamadım, anlayınca da şaka zannettim. Ciddi olduğuna kanaat getirince Arapça okumaya başladım. Minaredeyim; bir de ne göreyim, kadın erkek herkes camiye doğru koşarak gelmeye başladı, uzak evlerde ise insanlar avluya çıktılar. Basü bade’l-mevt [yeniden diriliş] yaşandı o gün.”
18 yıl ‘Allahuekber’ yasak kaldı
Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek partili döneminde millet nezdinde hiçbir karşılığı olmamasına rağmen 18 sene boyunca dayatılan Türkçe ezan, ilk olarak 30 Ocak 1932’de Fatih Camii’nde okunmuştu. Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanlığı döneminde genelge, İsmet İnönü döneminde ise kanunla yasal zemin kazandırılan Arapça ezan yasağı, Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi ile 16 Haziran 1950’de kaldırıldı.