Financial Times gazetesi, Suriye yönetimi ile DAEŞ'in ülkenin elektrik ihtiyacının karşılanabilmesi için zorunlu bir anlaşmaya gittiğini yazdı
Financial Times, DAEŞ'in finans kaynaklarını incelediği "DAEŞ A.Ş.'nin içinde" başlıklı yazı dizisine bugün de devam etti. Gazetede, "Suriye rejimi doğalgaz akışını ve elektrik üretiminin devamını sağlayabilmek için mafya tarzı anlaşma yapmak zorunda kaldı" ifadeleri kullanıldı.
BBC Türçe'de yer alan haber, devlete ait doğalgaz şirketinde çalışan Ahmet takma isimli bir mühendisin başından geçenlerle başlıyor. Ahmet'in devletin doğalgaz şirketine girdikten sonra rahat edeceğini ve savaştan uzak kalacağını düşündüğü, ancak atandığı enerji santraline gittiğinde kendisini DAEŞ'e çalışırken bulduğu belirtiliyor. Gazete "DAEŞ'in kontrolündeki bölgelerdeki devlet enerji şirketlerinin çalışanları, kendilerini ölümcül bir oyunun piyonu olarak buluyor" diyor.
Haberde Beşar Esad yönetimi ve DAEŞ arasındaki anlaşmanon detaylarını şöyle aktarıyor:
"Suriye'de elektriğin yüzde 90'ı doğalgaz santrallerinde üretiliyor. DAEŞ'in de Esad rejiminin de elektriğe ihtiyacı var. DAEŞ Suriye'de en az sekiz enerji santralini elinde tutuyor. Bunların içinde hidroelektrik santraller de var. Bu santrallerin nasıl işletileceğinin bilgisi ise Esad rejiminin elinde.
"Santrallerde üretilen elektrik Esad rejimi ve DAEŞ arasında bölüştürülüyor. DAEŞ'in elinde bulunan Tuveynan doğalgaz santralinde üretilen elektriğin günlük 50 megawattlık (MW) bölümünü Şam yönetimi alıyor. Günlük 70 MW ise DAEŞ'e gidiyor. DAEŞ ayrıca Tuveynan santralinden günlük 300 varil kuru gaz (metan yoğun doğalgaz) elde ediyor."
ORTAK ŞİRKET HALİNE GELDİ
Haberde muhaliflerin daha önce de rejimi, ülkenin petrol üretiminin neredeyse tamamının yapıldığı doğusunu elinde tutan DAEŞ'le gizli anlaşmalar yapmakla suçladıkları belirtiliyor. Ama gazeteye göre asıl güçlü anlaşmalar, elektrik ihtiyacı nedeniyle doğalgaz üzerinde yapılıyor.
Financial Times'ın görüştüğü 10'dan fazla Suriyeli enerji sektörü çalışanı, anlaşmaların paradan çok hizmet üzerine kurulu olduğunu belirtiyor.
Suriye Petrol ve Doğalgaz Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada 'terörist gruplarla bu konuda iş birliği yapılması söz konusu değil' deniyor. Ancak bakanlık bazı santrallerin güvenliği için çalışanlarının DAEŞ kontrolü altında çalışmak zorunda kaldığını doğruluyor.
Haberde devlet şirketi çalışanlarının ve özel taşeronların bu ölümcül oyunun piyonları halide geldikleri ifade ediliyor.
DAEŞ'in kontrolündeki bölgelere gönderilen mühendislerin genellikle Sünnilerden seçildiği bilgisi de veriliyor.
Ahmet gibi DAEŞ bölgelerinde çalışmaya zorlandıktan sonra Suriye'den kaçan 25 yaşındaki başka bir mühendis, "DAEŞ ile devlet arasındaki anlaşmalara göre santral çalışanlarının maaşlarını devlet ödüyor. Üretilen elektrik de de bölüşülüyor" diyor.
75 KIRBAÇ
Haberde, DAEŞ'in doğalgaz santrallerinin işletilmesi için her santrale üç emir atadığı da aktarılıyor:
"Emirlerden birisi santralden sorumlu oluyor. Bir dini emir, bir de asayişten sorumlu emir bulunuyor.
"Tuveynan santrali çalışanları asayişten sorumlu emir Şeyh Hasib'in santrali gezip herkesin şeriata uygun çalışıp çalışmadığını kontrol ettiğini, şeriata uygun olmayanların 75 kez kırbaşlandığını söylüyor."
Gazetenin haberinde çalışanların Esad yönetimi ve DAEŞ arasındaki ince çizgiyi çok dikkatli biçimde yürümek zorunda kaldığı vurgulanıyor ve Tuveynan santrali yöneticisi Taha el Ali'nin DAEŞ tarafından nasıl öldürüldüğünü aktarıyor:
"DAEŞ emiri çıkarılan gazın bir kısmının Arak'ta bulunan ve Esad yönetiminin kontrolündeki santrale yönlendirdiğini fark edince Taha el Ali'yi hırsızlıkla suçladı.
"DAEŞ militanlarının santralden sürükleyerek çıkardığı Ali, aylar sonra tanınmayacak halde geri getirildi. Ali'nin döndüğü gün tüm çalışanlar idamı izlemeye zorlandı."
Financial Times'a konuşan mühendisler, Tuveynan'ın elektrik üretimine uzun süre devam ettiğini söylese de çalışan sayısının 1500'den 300'e kadar gerilediğini de belirtiyor. Esad yönetimi ve destekçileri bu tür anlaşmaların terörist örgütlere karşı mücadeleyi sürdürüp altyapıyı ayakta tutmak için şart olduğunu ifade ederken, gazeteye konuşan bir petrol şirketi yöneticisi "Enerji bakanı sürekli olarak yapılan anlaşmaları takip etmek zorunda. Eskiden Nusra Cephesi ve İslami Cephe'yle çalışıyorlardı. Şimdiyse DAEŞ temsilcileriyle görüşüyorlar" diyor.