Yalnızca 12 kilogram ağırlığındaki yeni nesil elektrikli motorlar, süper otomobil seviyesindeki güçleriyle otomotivde menzil ve iç hacim anlayışını kökten değiştirmeye hazırlanıyor.
Elektrikli araç dünyasında devrim oluşturacak bir gelişme, motor teknolojisini tam anlamıyla tekerleklerin içine taşıyor. Mercedes-Benz bünyesinde faaliyet gösteren ve Ferrari gibi devlere motor sağlayan YASA, sadece 12,7 kilogram ağırlığında olmasına rağmen 1000 beygir güce ulaşabilen yeni bir motor geliştirdi. Avuç içine sığacak kadar küçük olan bu teknoloji, ağır bataryalar ve hantal motor sistemleri nedeniyle hantallaşan elektrikli otomobilleri hafifletmeyi hedefliyor.
GELENEKSEL MOTORLARIN YERİNİ ALAN "KREP" TASARIMI
Bu kadar küçük bir gövdeden bu denli yüksek güç çıkmasının sırrı "aksiyel akı" teknolojisinde saklı. Bugün yollarda gördüğümüz çoğu elektrikli araçta kullanılan geleneksel motorlar, tüp şeklinde ve oldukça yer kaplayan yapılardan oluşuyor. YASA’nın geliştirdiği motor ise adeta bir krep gibi yassı ve disk şeklinde tasarlanmış. Bu kompakt yapı, motorun doğrudan tekerleğin içine yerleştirilmesine olanak tanıyor. Şirket, bu tasarımın herhangi bir egzotik veya bulunması zor materyale ihtiyaç duymadan seri üretilebileceğini de vurguluyor.
YARIM TONLUK AĞIRLIK TASARRUFU MÜMKÜN
Yeni nesil motorun en büyük avantajı otomobilin genel ağırlığında yarattığı devasa düşüşle ortaya çıkıyor. Geleneksel güç aktarma organları yerine bu motorlar kullanıldığında, bir araçta yaklaşık 200 kilogramlık hafifleme sağlanıyor. Eğer bir otomobil en baştan bu teknolojiye göre tasarlanırsa, ağırlık tasarrufu 500 kilograma kadar çıkabiliyor. Bu da hem daha uzun menzil hem de daha geniş bir iç hacim anlamına geliyor.
FREN SİSTEMLERİNİ TARİHE GÖMEBİLİR
Bu sistem sadece aracı yürütmekle kalmıyor, aynı zamanda gelişmiş bir geri kazanımlı frenleme yeteneği sunuyor. Fren yapıldığında boşa giden ısı enerjisi, tekerlek içindeki bu motorlar sayesinde elektrik enerjisine dönüşerek bataryayı şarj ediyor. YASA yetkililerine göre, bu mekanizma o kadar verimli çalışıyor ki gelecekte geleneksel sürtünmeli fren sistemlerine olan ihtiyacı minimuma indirebilir. Bu durum, araçlarda hem yer hem de ağırlık açısından bir başka kazanım daha sağlıyor.
Şu an için süper spor otomobillere odaklanan bu teknoloji, yakın gelecekte daha az bileşenle daha fazla güç üreten, hafif ve uzun menzilli binek araçların kapısını aralayabilir.


