• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

DOKTORLAR KOVİD-19'LA SAVAŞI ANLATIYOR - "Bir nefes için gözlerimizin içine çaresizce bakan hastalar gördük"

Yeniakit Publisher
2020-10-11 11:09:22 -
DOKTORLAR KOVİD-19'LA SAVAŞI ANLATIYOR - "Bir nefes için gözlerimizin içine çaresizce bakan hastalar gördük"

Düzce Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Başhekimi Öner Abidin Balbay: - "Yoğun bakımda bu hastalıkla mücadele eden vatandaşlarımızın temel sorunu nefes alamamak. Öyle ki buna 'hava açlığı' diyebiliriz. Her gün rahatlıkla farkında olmadan aldıkları o nefesin değerini o anda anlamaya başlıyorlar" - "Gördüğümüz manzara, bu işi çok daha fazla ciddiye almamız gerektiğini gösterdi. Hem bizler hem de vatandaşlarımız, bu süreç bitene kadar el birliğiyle mücadele etmemiz gerekiyor" - "Bu hastalığa henüz yakalanmamış vatandaşlarımız, yoğun bakımda yatan hastaların yaşadıklarına şahit olabilseler belki de temizlik, maske ve mesafeye çok dikkat ederler ve içselleştirirler, hayatlarına yerleştirirler"

DÜZCE (AA) - ÖMER ÜRER - Düzce Üniversitesi (DÜ) Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Başhekimi Prof. Dr. Öner Abidin Balbay, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tanısıyla yoğun bakımda tedavi edilen hastaların nefes almak için çaresiz bakışlarına şahitlik ettiklerini söyledi.

DÜ Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı da olan Balbay, Türkiye'de kararlılıkla yürütülen Kovid-19 ile mücadelede görev alıyor.

Balbay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarının hastalığın yayılma sürecinden bu yana büyük özveri ve gayretle çalışma yürüttüğünü anlattı.

Üniversitede salgın dönemiyle başlayan süreçte bir laboratuvar kurulduğunu, burada kentte çeşitli hastalardan alınan Kovid-19 testlerin yapıldığını kaydetti.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Balbay, ilk andan itibaren sürecin daha sağlıklı yürüyebilmesi için çeşitli çalışmalar yaptıklarını belirterek "Laboratuvarda günlük 400 ila 600 hastanın testlerini sonuçlandırmaya çabalıyoruz. Çok yoğun bir süreç ve halen aynı şekilde devam ediyor." dedi.

- "Hastalıktan korunmada ilk silahımız, hijyen ve temizlik"

Süreçte tanık olduğu vakaların kendisini çok üzdüğünü dile getiren Balbay, şöyle devam etti:

"Süreçte doğrudan yer aldım. Gördüğümüz manzara bu işi çok daha fazla ciddiye almamız gerektiğini gösterdi. Hem bizler hem de vatandaşlarımız bu süreç aşı veya bir şekilde bitesiye kadar el birliği ile mücadele etmemiz gerekiyor. Acil servise gelen hastalarımız, solunum sıkıntısıyla geliyor. Çok hafif seyirli olanı da çok ilerlemiş seviyede olanı da var. Risk grubundaki hastalarımızı doğrudan yoğun bakıma alma ve makineye bağlama durumu oluyor.

Hastalıkla ilgili birçok şeyi öğrendik ama halen bilgimiz belli oranda sınırlı. Hastaların entübe durumundan çıkıp çıkmayacağını bilmediğimiz bir süreci yönetiyoruz. Hastalıktan korunmada ilk silahımız, hijyen ve temizlik. Bu hastalığa henüz yakalanmamış vatandaşlarımız, yoğun bakımda yatan hastaların yaşadıklarına şahit olabilseler belki de temizlik, maske ve mesafeye çok dikkat ederler ve içselleştirirler, hayatlarına yerleştirirler."

- "Çok genç yaşta kaybettiğimiz hastalarımız oldu"

Hastalığın "yaşlılık hastalığı" gibi algılanmasının yanlış olduğuna işaret eden Balbay, "Çok genç yaşta kaybettiğimiz hastalarımız var. Bunun yanında herhangi bir ek hastalığı olmayıp kaybettiğimiz hastalarımız da var. Bunu asla aklımızdan çıkarmamamız lazım. Çocuklar sanki bu hastalığın bir parçası değilmiş gibi bir yanlış algı var. Çocukları bir taşıyıcı olarak düşünmek lazım. Tüm toplumu ilgilendiren bir sorun ve hastalık." ifadelerini kullandı.

Balbay, yoğun bakımda yatan hastaların en büyük sorunlarının nefes alamamak olduğunu, ünitede hayata tutunmaya çalışan birçok kişinin çektiği acıyı unutamadıklarını dile getirerek sözlerini şöyle tamamladı:

"Göğüs hastalıkları uzmanları olarak 'Hayat nefesle başlar, nefesle son bulur' sloganımız vardır. Bilinmesi gerekir ki yoğun bakımda bu hastalıkla mücadele eden vatandaşlarımızın temel sorunu nefes alamamak. Öyle ki buna 'hava açlığı' diyebiliriz. Her gün rahatlıkla farkında olmadan aldıkları o nefesin değerini o anda anlamaya başlıyorlar. O hastaların nefes alamadıklarında çaresizliklerini, daha önce farkında olmadan aldıkları o nefesin kıymetini bilmeye başladıklarını gördük. Bir nefes için çaresizce gözlerimizin içine bakan hastalarımızı gördük."

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23