MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İmralı mukimi bölücü başı Abdullah Öcalan’a yaptığı “PKK’yı lağv et” çağrısına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye’yi inşa edelim” çıkışına rağmen Kandil’in kuklası DEM Parti’nin PM sonuç bildirgesinde kullandığı dil, “DEM’li kafayla anlaşılmaz” yorumlarını beraberinde getirdi.
Buğra Kardan İstanbul
Türkiye’nin terör belasından kurtulması için her fedakârlığı yapan Cumhur İttifakı’nın iç barışı temin etmek için yürüttüğü çalışma şer odaklarını tedirgin etti. Anılan odaklardan emir alan DEM Parti, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bölücü başı Abdullah Öcalan’a yaptığı “PKK’yı lağv et” çağrısı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye’yi inşa edelim” vurgusuyla zıvanadan çıktı. Bunu Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan’ın, Tülay Hatimoğulları dışa vurdu. DEM Parti’nin sınır içinde ve ötesinde yürütülen terör operasyonlarına hiddetle karşı çıktığı PM Sonuç Bildirgesi de bardağı taşıran damla oldu. Rezil bildirgeye öfke yağarken, Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan’ın CHP’nin kanalı Halk TV’de “Bizim elimiz hep havada, bizim elimiz hep müzakere etmek için açıkta” cümlesine kanan olmadı.
Kürt halkı muhatap alınmalı
Son hadiselerle DEM Parti’nin Washington ve Tel Aviv güdümlü Kandil’in talimatıyla huzur iklimini baltalamayı amaç edindiği katileşti. Gözler ise İmralı mukimi Abdullah Öcalan’a çevrildi. Siyasiler, DEM Parti’yle anlaşmanın ve uyuşmanın mümkün olmadığını aktardılar. Kandil’in uşağının barış iradesinin olmadığını, Biden yönetiminden gelen talimatlara göre manevra yaptığını anlattılar. Ülkede sulh ve sükunun hakim olması için Kürt halkının muhatap alınması gerektiğini kaydettiler.
Silahı terk etmiyorlar
Eski AK Parti Milletvekili, Demokrasi ve Birlik Derneği Başkanı Mehmet Metiner, şunları söyledi: “Sayın Bahçeli, tarihi sözler sarf etti. Uzattığı elin kıymetini bilmek gerekirdi. Çünkü çözümün formülünü ilan etmişti. Bu koşulsuz şekilde silahların bırakılması, diyalogla sorunların aşılmasıydı. Var olan sorunları görüşerek, tartışarak aşmak önerilmişti. Ancak DEM Parti, yanlış yolda yürümeye devam edeceğini haykırdı. PM Sonuç Bildirgesi’nde silahlar üzerinden siyasal neticeler almayı benimsediğini deklare etti. Terörden nemalanan eski anlayışını terk etmeyeceğini ortaya koydu. ‘Suriye’nin kuzeyinde PKK devletçiliği kabul edilmeli. Türkiye’de de Kürt halkının temsilcisi olarak DEM Parti görülmeli’ dedi. Oysa ki Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde Washington ve Tel Aviv güdümlü PKK devletçiğine onay vermeyeceği belli. Hâlen silahlar üzerinden siyaset yapmayı marifet sayıyor. Bunun yanında Kürt halkının temsilcisi olmadığı, muhatap alınmaması gerektiği açıktır. Onun için Sayın Cumhurbaşkanı’mızın AK Parti Grup Toplantısı’nda yapacağı açıklamalara dikkat edilmelidir. Bahçeli’nin ezber bozan sözlerini taçlandıracak açıklamaları çok mühim olacaktır. Öcalan’a yönelik tarihi çağrının karşılık bulduğuna işaret edecektir. Nihayetinde Öcalan’ın ağzından çıkacaklara odaklanmakta yarar var. Ki Öcalan’dan silahları koşulsuz bırakılması ve PKK’nın lağve dilmesi daveti gelirse yeni bir iklim oluşur. Şu aşamada tavsiyem ise evvela demokratik siyasetin önünün açılması, çözüm dilinin esas alınmasıdır.
Skandal bildirge
“Öyle anlaşılıyor ki DEM Parti, barışa yanaşmıyor, sabote etmeye çalışıyor. Belki de skandal PM Sonuç Bildirgesi bizzat Kandil tarafından kaleme alındı. Böyle bir bildiri olur mu? Burada ‘Öcalan’a rağmen Suriye’nin kuzeyinde devletçiliğimiz kabul edilmezse, DEM Parti Kürt halkının temsilcisi olarak görülmezse süreci baltalarız’ tehdidinde bulunuluyor. Yani DEM Parti, Kandil, Mazlum Abdi; Öcalan’a ‘Bizim belirlediğimiz çerçevede kal. Bu çerçevenin dışına çıkma ki ardında duralım’ demeye getiriyor. Bu nafile. Çünkü burada esas olan Kürt halkının iradesidir. Öcalan üzerinden verilecek mesaj ehemmiyet taşımaktadır. Zira Kürtler kazanıldığı takdirde PKK’nın varlığı ortadan kalkar. Öcalan’ın davetinin ardından yeni durum belirir. Bir kere Kürt mahallesinde yarıklar açılır. DEM Parti ve Kandil, büyük yara alır. En nihayetinde Türkiye, süreci iyi yönetir ve kendi aklıyla ilerlerse hem iç cephe güçlenir hem de bölge Kürtleri önemli kazanımlar elde eder.”
