• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın canlı yayında soruları yanıtladı: (3)

Yeniakit Publisher
2020-05-23 23:12:32 -
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın canlı yayında soruları yanıtladı: (3)

(Cami hoparlöründen müzik yayını) Müftülük, İçişleri Bakanlığı, savcılık bununla ilgili hep birlikte bir soruşturma yürütüyorlar. Umarım en kısa zamanda ne olduğu açık bir şekilde ortaya çıkar. Bunun tekrar yaşanmaması için de özellikle Diyanet İşleri Başkanlığımızın aldığı tedbirler var" - "(Tümamiral Cihat Yaycı'nın görevden alınması) Sayın Yaycı bu memlekete hizmet etmiş bir insandır ama görevden alınmasının başka büyük bir planın, kumpasın parçası gibi takdim edilmesi biraz gerçeklerden uzaklaşmak oluyor. Son tahlilde bunun yetkisi onun bağlı olduğu komutandadır, Genel Kurmay Başkanındadır, Milli Savunma Bakanındadır, nihai olarak da Cumhurbaşkanındadır" -"(Libya'daki gelişmeler) Türkiye ne Hafter'in ne bir başkasının tehditlerine boyun eğmez. Biz orada yaptığımız anlaşma çerçevesinde tamamen meşru bir zeminde bulunuyoruz" - "(Suriye'deki gelişmeler) PKK ile Suriye Kürtlerini bir araya getirme çabaları ve adeta PKK'yı Suriye Kürtlerinin temsilcisi konumuna getirme çabalarının asla netice vermeyeceğini, buna müsaade etmeyeceğimizi açık bir şekilde söylemek istiyorum. Bu her şeyden önce Suriye Kürtlerine yapılan bir haksızlık olur"

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İzmir'de cami hoparlöründen müzik yayını yapılmasına ilişkin, "Müftülük, İçişleri Bakanlığı, savcılık bununla ilgili hep birlikte bir soruşturma yürütüyorlar. Umarım en kısa zamanda ne olduğu açık bir şekilde ortaya çıkar. Bunun tekrar yaşanmaması için de özellikle Diyanet İşleri Başkanlığımızın aldığı tedbirler var." dedi.

Kalın, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

İzmir'de cami hoparlöründen yapılan müzik yayınına ilişkin soru üzerine Kalın, bunun herkese yönelik yapılmış bir provakasyon olduğunun altını çizerek, milletin sinir uçlarıyla oynamaya yönelik provakatif hareketler olduğunu ifade etti.

Ezanın, caminin kutsiyetini gölgeleyecek eylemlerin sadece o kişilere zarar vereceğini söyleyen Kalın, "Müftülük, İçişleri Bakanlığı, savcılık bununla ilgili hep birlikte bir soruşturma yürütüyorlar. Umarım en kısa zamanda ne olduğu açık bir şekilde ortaya çıkar. Bunun tekrar yaşanmaması için de özellikle Diyanet İşleri Başkanlığımızın aldığı tedbirler var ama insanımızın bu konuda gösterdiği olgunluğu da takdirle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum. Hepimizin aynı yerde olduğunu, ezanın, caminin, mabedin kutsiyeti konusunda aramızda herhangi bir ihtilafın olamayacağını bütün dünyaya birlik beraberlik içinde göstermemiz gerekiyor." diye konuştu.

"Tümamiral Cihat Yaycı'nın görevden alınmasına neden ihtiyaç duyuldu? Başka bir göreve getirilmesi düşünülüyor mu?" sorusu üzerine Kalın, şunları kaydetti:
ÖNE ÇIKAN VİDEO

"Cihat Yaycı, Türk Silahlı Kuvvetlerinde önemli görevler üstlenmiş, değerli, vatanperver bir askerimiz. Kendisi kıta sahanlığı deniz yetki alanları, Mavi Vatan kavramı gibi konularda geçmişte güzel çalışmalar yaptı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin de her kurumda olduğu gibi kendine göre bir kurumsal hiyerarşisi var. Oradaki disiplin kuralları çerçevesinde yürütülen çalışmalar var. Bir bürokratın, askerin bir göreve getirilmesi ne kadar normalse bir görevden alınması da o kadar normaldir. Bunlarla ilgili tartışmaların çok farklı yerlere çekilmesi doğru değil. Sayın Yaycı bu memlekete hizmet etmiş bir insandır, katkıları ortadadır ama görevden alınmasının başka büyük bir planın, kumpasın parçası gibi takdim edilmesi biraz gerçeklerden uzaklaşmak oluyor. Son tahlilde bunun yetkisi onun bağlı olduğu komutandadır, Genel Kurmay Başkanındadır, Milli Savunma Bakanındadır, nihai olarak da Cumhurbaşkanındadır. Bütün bu kurumlar arasında yapılan değerlendirmeler neticesinde bu tür kararlar alınır. Burada konuyu kurumsal yapı, hiyerarşi, disiplin, teamül, mevzuat noktainazarından da değerlendirmekte fayda var. Kendisi çalışmalarıyla katkı vermiştir bundan sonra da vermeye devam edebilir, bunun önünde herhangi bir mani yok."

- "Libya halkının yaklaşık 10 yıldır içerisinde olduğu bu kaostan çıkmasını istiyoruz"

Libya'daki gelişmeleri değerlendiren Kalın, Libya'da Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin Birleşmiş Milletlerin (BM) de tanıdığı meşru hükümet olduğunu söyledi.

Bu hükümetle geçen aralık ayında bir anlaşma yaptıklarına işaret eden Kalın, şöyle devam etti:

"Bir kıta sahanlığı ve deniz yetki alanları bağlamında aynı zamanda bir askeri iş birliği ve güvenlik anlaşması da yaptık. Bu çerçevede de biz Ulusal Mutabakat Hükümetine, meşru Libya hükümetine destek oluyoruz, yardımcı oluyoruz. Bu vesileyle biz Libya halkının yaklaşık 10 yıldır içerisinde olduğu bu kaostan çıkmasını istiyoruz. Kaddafi sonrası Libya'da ortaya çıkan istikrarsızlığı, başı boşluğu ortadan kaldıracak siyasi sürecin ilerletilmesi için çaba sarf ediyoruz. Biz bunu da kendi başımıza ya da tek taraflı olarak da yapmıyoruz. Birleşmiş Milletlerin yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde en son Berlin Konferansına katılmak suretiyle bu çalışmaları yürütüyoruz. Cumhurbaşkanımız da bu geniş diplomatik çerçeveyi esas alarak Ulusal Mutabakat Hükümetine destek olmamız gerektiğini zaten her fırsatta ifade etti, ediyor.

Bundan sonra da Ulusal Mutabakat Hükümetine bizim desteğimiz devam edecek. Öbür tarafta hiçbir meşruiyeti olmayan, darbeci enternlerle iş başına gelmeye çalışan ve onların destekçilerinin Libya'da özellikle son 1,5 yıldır nasıl bir kaosa, göz yaşına, milli kaynakların israfına ve maalesef can kaybına neden olduğunu hepimiz gördük. Hafter bugüne kadar hiçbir barış anlaşmasına, hiçbir ateşkese uymadı. Ne Moskova'ya gitti, ne Berlin'e girip oradan bir netice alabildi. Şu anda onu destekleyen ülkeler de aslında Hafter'in güvenilir bir ortak olmadığını artık açık bir şekilde görüyorlar. Bize birebir konuştuklarında, Avrupalı ülkeler buna Amerika da dahil, Hafter'in artık güvenilir olmadığını bize söylüyorlar ama bunu kamuoyu önünde açıkça ifade etmekten sarfınazar ediyorlar ama bilen biliyor. Dolayısıyla burada Ulusal Mutabakat Hükümetine desteğimiz devam edecek. Türkiye ne Hafter'in ne bir başkasının tehditlerine boyun eğmez. Biz orada yaptığımız anlaşma çerçevesinde tamamen meşru bir zeminde bulunuyoruz. Derdimiz, gayemiz Libya halkının bir an önce barış, istikrar ve huzura kavuşması. Libya gibi bir ülkenin, bu kadar doğal kaynakları olan, az nüfusu olan bir ülkenin çok daha iyisini hakkettiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla burada Rusya'yla ilgili olarak da Rusya'nın Hafter'e verdiği desteği tasvip etmemiz tabii ki mümkün değil. Gerek Wagner üzerinden gerekse oraya hava yoluyla ve diğer yöntemlerle askeri sevkiyat yapmak üzerinden, bunun biz oradaki siyasi sürece katkı sağlayacağına inanmıyoruz. Tam tersine Birleşmiş Milletler ve Berlin Konferansı çerçevesinde bizim askeri çözümleri bir kenara koyup bir an önce siyasi çözüm masasına bütün tarafları getirmemiz gerekiyor."

- "Hafter'in bu hukuksuz, pervasız tavırlarına, tutumlarına, saldırılarına karşı uluslararası toplumun artık tavır alması gerekiyor"

Kalın, "ABD Libya konusunda nerede duruyor, pozisyonu nedir?" sorusu üzerine şu ifadeleri kullandı:

"Enteresan bir durum var Amerikalıların pozisyonunda, bir gel git yaşanıyor. Farklı kurumlar arasında farklı değerlendirmeler var. Yani Amerikan Güvenlik Bürokrasisi Hafter'i oraya getirdi, destek de verdi, kısmen vermeye de devam ediyor ama diğer birimler bu destek konusunda birtakım soru işaretlerine sahip olduklarını ifade ediyorlar. Bir de odaklanma sorunu var benim görebildiğim kadarıyla. Özellikle son bir iki ayda bu koronaya odaklandı yönetim ama ondan önce de Libya konusunda bir odaklanma sorunu vardı. Amerika yönetimi açısından kimin Hafter'i ne için desteklediği konusunda kendi aralarında tartışmanın devam ettiğini görüyoruz. Şu anda Amerikalı yetkililer de bize Libya'da yaptığımız müdahalenin oradaki sürece bir denge unsuru getirdiğini ifade ediyorlar. Kendileri de bunu açıkça söylüyorlar. Şimdi tabii Hafter'in bu hukuksuz, pervasız tavırlarına, tutumlarına, saldırılarına karşı uluslararası toplumun artık tavır alması gerekiyor. ABD'nin, Avrupa ülkelerinin, Avrupa Birliği'nin ve diğer ülkelerin... Ama orada tabii başka bazı karanlık ilişkilerin olduğunu da görmek gerekiyor. Neyi kastediyorum bununla? Özellikle Körfez bölgesinde ve Arap dünyasında Hafter yönetimini destekleyen bazı ülkelerle ABD'nin ve bazı Avrupa ülkelerinin çok başka ilişkilerinin bulunduğunu biliyoruz. Belki bu ilişkilere zarar gelmesin, bunlar gölgelenmesin diye böyle bir görmezlikten gelme, duymama, görmeme tavrı içerisindeler ama bunun Libya'daki sürece bir katkı sağlamadığı açıkça ortada. Hafter'in bu eylemleriyle güvenilir bir taraf ve ortak olmadığı da artık net şekilde ortaya çıktı. Dolayısıyla bizim uluslararası topluma çağrımızda Hafter'in bu hukuk dışı eylemlerine net tavır almalarıdır."

Suriye'de terör ya da terörle ilgili hiçbir grubun meşru aktör olarak muhatap kabul edilmesini tasvip etmediklerini vurgulayan Kalın, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Biz bunu baştan beri söyledik. Oradaki PYD ve YPG, PKK'nın Suriye koludur. PKK bir terör örgütüdür, dolayısıyla onun Suriye'deki uzantıları da terör örgütleridir. Biz onlara karşı mücadele ediyoruz. En son biliyorsunuz Afrin'de de 50'ye yakın masum insanın ramazan günü canına kıydı bu caniler. Şimdi dolayısıyla bunlarla şu ya da bu gerekçeyle ilişkiye girmek, onlara meşruiyet sağlamaya çalışmak, uyguladıkları şiddeti ve terörü güzel göstermeye çalışmak, aklamak, bunları külliyen reddediyoruz. Bu konudaki bizim tavrımız son derece net. Suriye'deki PKK'lı, PYD'li, YPG'li olmayan Kürtlerle diğer Kürtleri bir araya getirme çabası da aslında daha önce Suriye Demokratik Güçleri adı altında, içinde PYD'nin de olduğu ama PYD gibi görünmeyen, YPG'nin yönettiği ama YPG'nin yönettiği gibi görünmeyen bir yapı kurma projesine benzer bir proje. Amerikalılar bunu denediler, ne netice aldılar diye soracak olursanız bugün haritaya bakın oralarda kim var, yani Rasulayn bölgesine bakın, bizim kontrolümüz altındaki bölgelere bir bakın tabloyu herhalde daha net şekilde görürsünüz. Burada PKK ile Suriye Kürtlerini bir araya getirme çabaları ve adeta PKK'yı Suriye Kürtlerinin temsilcisi konumuna getirme çabalarının asla netice vermeyeceğini, buna müsaade etmeyeceğimizi açık bir şekilde söylemek istiyorum. Bu her şeyden önce Suriye Kürtlerine yapılan bir haksızlık olur. Nasıl Türkiye'de PKK Kürtlerin temsilcisi değilse Suriye'de de PYD ve YPG Kürtlerin bu manada temsilcisi olamaz. PKK'nın ideolojisiyle marksist leninist geçmişiyle, terör yöntemleriyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan Kürtleri tutup onların takipçisiymiş gibi, bu örgütü de onların temsilcisiymiş gibi göstermek her şeyden önce oradaki Kürt kardeşlerimize yapılan saygısızlıktır, bir haksızlıktır. Biz bu tür girişimleri asla tasvip etmiyoruz. Bunların önümüze gelmesi halinde Amerikalılar da tavrımızın ne olacağını gayet iyi bilirler."

(Bitti)

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23