Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Yeni bir eşikteyiz! 2026 yılı bizim için çok kritik
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği 140'ıncı yıl dönümü ve Leonardo da Vinci Ödül Töreni'ne katıldı. Yılmaz, “Yeni bir eşikteyiz. 2026 yılı bizim için çok kritik. Bu yıl, ilk defa yüksek gelirli ülkeler ligine en alt basamaktan da olsa adım atmış olacağız. Yapacağımız yapısal reformlarla, dönüşümlerle Türkiye'yi büyütmeye devam ederek bu ligde kalıcı olmayı hedefliyoruz" dedi.
İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği 140'ıncı yıl dönümü ve Leonardo da Vinci Ödül Töreni dün akşam İtalya İstanbul Başkonsolosluğu Venedik Sarayı'nda gerçekleşti.
Törene Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İtalya'nın Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, İstanbul Valisi Davut Gül, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği (CCIIST) Başkanı Stefano Kaslowski ile birlikte Türkiye ve İtalya'dan çok sayıda iş insanı ve davetli katıldı.
Programda 2025 yılının Leonardo da Vinci ödüllerinden ilkini Koç Holding adına Levent Çakıroğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın elinden aldı. Ödüllerden bir diğerini ise Pirelli adına Pirelli Türkiye CEO'su Gian Paolo Gatti Comini yine Yılmaz'ın elinden aldı.
"İTALYA, 5'NCİ BÜYÜK TİCARET ORTAĞIMIZ"
Burada katılımcılara hitap eden ve konuşmasına İtalya-Türkiye ilişkilerinin önemine değinerek başlayan Cevdet Yılmaz, "İtalya, küresel ölçekte 5'nci büyük ticaret ortağımız ve Akdeniz bölgesindeki birinci ortağımız olmaya devam etmektedir. Küresel düzeyde belirsizliklerin arttığı, risklerin yükseldiği bir dönemdeyiz. Maalesef uluslararası kuralların ve kurumların zayıfladığını hep birlikte görüyoruz. Korumacılığın arttığını, jeopolitik gerilimlerin yükseldiğini görüyoruz. Özellikle böyle ortamlarda ikili ilişkilerin, dostlukların ve bölgesel iş birliklerinin önemi bir kat daha artmaktadır. Bunun en güzel örneklerinden birini Türkiye ile İtalya'nın verdiğini rahatlıkla ifade edebilirim" diye konuştu.
“HEDEFİMİZ 40 MİLYAR DOLAR”
İki ülke arasındaki ikili ticaret hacminin hedeflenen rakama ulaştığını söyleyen Yılmaz, "2024 yılında ikili ticaret hacmimiz 32,2 milyar doları aşarak tarihteki en yüksek seviyeye ulaşmış, 30 milyar dolarlık ticaret hedefi aşılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakan Meloni orta vadeli yeni ticaret hacmi hedefimizi 40 milyar dolar olarak belirlemişlerdir. İnşallah 50 milyar doları da orta vadede hep birlikte buluruz" dedi.
TÜRKİYE’DE 1600'ÜN ÜZERİNDE İTALYAN SERMAYELİ FİRMA FAALİYET GÖSTERİYOR
Yılmaz, iki ülke arasındaki ticari faaliyetler ve anlaşmalardan detaylar vererek, "Ülkemizde 1600'ün üzerinde İtalyan sermayeli firma faaliyet göstermektedir. 2002-2024 döneminde İtalya'dan ülkemize yapılan doğrudan yatırımlar yaklaşık 5,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, ekonomik ortaklığımıza güçlü bir hukuki çerçeve sunan Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması ile Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmamız da yürürlükte bulunmaktadır. Bu güçlü ekonomik bağların arkasında Türkiye'nin makroekonomik görünümünde yaşanan iyileşme de önemli bir rol oynamaktadır. Uzun yıllardır gösterdiğimiz yüksek büyüme performansı ile beraber 2025 yılı sonunda ekonomimizin 1,5 trilyon dolar büyüklüğe ulaşmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
“KALICI OLMAYI HEDEFLİYORUZ”
Türkiye'nin büyüyen ekonomisinden söz eden Yılmaz, "2025 yılı itibarıyla IMF projeksiyonlarına göre dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi konumuna yükselmeyi öngörüyoruz. Satın alma gücü paritesine göre ise şu anda 12'nci büyük ekonomiyiz, 11'inci büyük ekonomi olacağız. Dost bir ülke olan İtalya'yı, bu tahminler gerçekleşirse ilk defa hacim olarak geride bırakıp Avrupa'nın 4'üncü büyük ekonomisi konumuna yükseleceğiz. Diğer taraftan Dünya Bankası sınıflandırmasına göre 2025 itibarıyla tarihimizde ilk kez yüksek gelirli ülkeler sınıfında girmeyi öngörüyoruz. Dünya Bankası'nın bir sınıflandırması var, ülkeleri dörde ayırıyorlar. Düşük gelirli ülkeler, alt orta gelirli ülkeler, üst orta gelirli ülkeler ve yüksek gelirli ülkeler şeklinde. Son 23 yılda, hükümetlerimiz döneminde Türkiye alt orta gelirden üst orta gelire yükseldi ve burada kalıcı hale geldi. Şimdi yeni bir eşikteyiz. 2026 yılı bizim için çok kritik. Bu yıl, ilk defa yüksek gelirli ülkeler ligine en alt basamaktan da olsa adım atmış olacağız. Yapacağımız yapısal reformlarla, dönüşümlerle Türkiye'yi büyütmeye devam ederek bu ligde kalıcı olmayı hedefliyoruz" dedi.
"150'NİN ÜZERİNDE İKİLİ İŞ GÖRÜŞMESİ YAPILDI"
Yılmaz, "2025 yılının ilk 9 ayı itibarıyla uluslararası doğrudan yatırımlar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 46 artışla 11,4 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye ile İtalya arasında ekonomik ilişkilerimizin derinliğini gösteren bir diğer önemli gelişme, her iki ülke iş dünyasının yoğun temaslarıdır. Roma'da düzenlenen Türkiye-İtalya İş Forumu kapsamında, iki ülkenin önde gelen şirketleri arasında 150'nin üzerinde ikili iş görüşmesi yapılmış, birçok alanda mutabakat zaptı imzalanmıştır. Bu temasların en önemli çıktısı, iki ülkenin iş dünyasını artık yalnızca alıcı-satıcı ilişkisi üzerinden değil, ortak üretim, ortak Ar-Ge, ortak finansman ve üçüncü ülke pazarlarında ortak kazan-kazan modelleri üzerinden konumlandırmasıdır" diye konuştu.
"YENİ İŞ BİRLİĞİ VE BÜYÜME ALANLARININ AÇILMASINI SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ"
Türkiye ve İtalya'nın stratejik işbirliklerini hatırlatan Yılmaz, "Bu gelişme, iki ülkenin ekonomik entegrasyonunun stratejik boyutunu açıkça ortaya koymaktadır. Baykar ile Piaggio Aerospace arasında yürütülen görüşmeler, havacılık ve savunma sanayii alanındaki ortaklığın önemli bir yansımasıdır. Saipem ile Türkiye Petrolleri arasındaki iş birliği, Karadeniz'deki Sakarya Gaz Sahası'ndan geçen doğal gaz deniz altı boru hattının başarılı bir şekilde kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Enerji dönüşümü, doğal gaz altyapıları, yenilenebilir enerji projeleri, hidrojen ve karbon yakalama teknolojileri gibi alanlar, Türkiye-İtalya ekonomik ortaklığının geleceğinde belirleyici olacaktır. Benzer biçimde, deniz taşımacılığı, liman işletmeciliği, lojistik ağları, enerji depolama ve dijital altyapı gibi alanlarda da iki ülkenin şirketleri için önemli yeni fırsatlar taşımaktadır. Önümüzdeki yıllarda İtalyan ve Türk şirketlerinin bu alanlardaki iş birliklerini genişletmek ve çeşitlendirmek için daha cesur adımlar atmalarını, böylece yeni iş birliği ve büyüme alanlarının açılmasını sabırsızlıkla bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE-AVRUPA BİRLİĞİ İLİŞKİLERİ HEM AVRUPA'NIN HEM TÜRKİYE'NİN ÇIKARINADIR"
Yılmaz, "İçinden geçtiğimiz küresel ortamda Avrupa Birliği iki önemli meydan okumayla karşı karşıya. Bir taraftan Ukrayna-Rusya savaşında somutlaşan jeopolitik gerilimler ve tehditlerle karşı karşıya ve Avrupa'nın güvenliği, ciddi bir tartışma konusu. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin ortaya koyduğu yeni politikalar bunu daha da güçlendiriyor. Dolayısıyla Avrupa güvenliği ve bu çerçevede Türkiye-AB ilişkileri son derece önemli. Diğer yandan Avrupa, Türkiye ve dünyanın geri kalan birçok kısmı Uzak Doğu'dan gelen ekonomik rekabetle de karşı karşıya. Bu meydan okuma da yine çok çok önemli. Avrupa'nın rekabet gücü ciddi bir tartışma konusu. Her iki alanda da Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin hem Avrupa'nın hem Türkiye'nin çıkarına olduğunu buradan net bir şekilde ifade etmek isterim. Son dönemlerde artan bir diyalog olduğunu görüyoruz ama maalesef hala arzu ettiğimiz noktada değiliz. Dolayısıyla Türkiye-İtalya ilişkilerinin, Türkiye-Avrupa ilişkilerinde de Leonardo'nun köprüsü gibi bir köprü kurmasının çok çok önemli olduğunu buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu.
"AB İLE ORTAK YAPACAĞIMIZ ÇOK İŞ VAR"
Yılmaz, "Avrupa Birliği ile vize konularındaki anlaşmalardan gümrük birliğinin yenilenmesine kadar ortak yapacağımız çok iş var. Bazı ülkelerin kendi dar menfaatleri doğrultusunda Avrupa Birliği'ni kullanmalarını engellemeliyiz ve daha geniş bir perspektifle bu ilişkilere bakmalıyız. Hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin buna ihtiyacı var diye buradan ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

