Türkiye’nin gözü kulağı, CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun göbeğinde yer aldığı para kuleleri skandalıyla ilgili davada. İmamoğlu’nun danışmanı ve şirket müdürü de dahil 22 sanığın yargılandığı davada hırsızlığın, yolsuzluğun es geçilmemesi beklentisi güçlü.
Buğra Kardan İstanbul
CHP İstanbul İl Başkanlığı binasında çekilen para sayma görüntüleriyle ilgili dava bugün başlıyor. İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nin bakacağı davanın ilk duruşmada tüm dikkatler Ekrem İmamoğlu’nun merkezinde bulunduğu skandalla ilgili kovuşturmada toplanıyor. 22 sanığın skandalla ilgili yeni açıklama yapıp yapmayacağı merak ediliyor. İmamoğlu’nun danışmanı Fatih Keleş ve şirket müdürü Tuncay Yılmaz’ın kara para trafiğini itiraf edip etmeyeceği, Canan Kaftancıoğlu’nun rüşvet ifşaatında bulunup bulunmayacağı soru işareti olarak duruyor.
Hukukçular, laikçi baskıya ram olarak H.K.G.’nin iftirası üzerinden din âlimlerine ceza yağdıran yargının silkinip kendine gelmesi, para kuleleri davasında maşeri vicdanı yaralayacak bir karar vermemesi gerektiğini vurguladılar. “Kara para aklamaktan yargılanan Dilan ve Engin Polat’ın tahliye edilmesi hukuka güveni zedeledi. Umarız, para kuleleri skandalıyla ilgili davada da garip kararlara tanık olmayız” dediler.
Bir numaraya erişilmeli
Davayı Akit’e değerlendiren Avukat Sinan Pak, şunları söyledi: “Halk haklı. Dilan ve Engin Polat hakkında verilen karar, toplumu büyük oranda sükûtu hayale uğrattı. Umarız para kuleleri davasında da böyle bir durum olmaz. Yargının güvenilirliği çok ama çok önemli. Malum yargıda FETÖ yapılanmasının bir bölümü deşifre oldu, bir bölümü olmadı. Halkta da böyle bir kanı olduğunu görüyoruz. Onun için para kuleleri davası, yakından takip edilmeli. Avukatlarca, hukukçularca dava gözlem altında tutulmalı. Yargı, muhakkak ve muhakkak belli adımlar atmalı. Anadolu’da ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ cümlesini bilmeyen ya duymayan yoktur. Tamam, ülkemizde şeri hukuk yok ama mevzuatımız suçluyu ortaya çıkarmak ve gerekli cezayı vermek için yeterli. Para kuleleri davasında mahkemenin görevi de belli. O görev ne? Bir kere mahkeme, ucu nereye ya da kime varırsa varsın bir numarayı belirlemeli.
Baskıya boyun eğilmesin
Siyasi baskıya boyun eğmeden hakimin ardında yazdığı gibi ‘Türk milleti adına’ karar vermeli. Savcı, iddianameyi kaleme alırken bazı hususları ya da kimseleri es geçmiş yahut gözden kaçırmış olabilir. Mahkeme, bu es geçilen yahut gözden kaçırılan hususlara ya da kimselere bakmalı. Sanıklara yön veya emir veren aktörlere erişmeli. Bu aktörler hakkında da yolsuzluk, rüşvet operasyonu başlatmalı. Çok mühim bir vakaya tanık oluyoruz.
İBB Başkanının danışmanının, şirket müdürünün adının karıştığı bir skandalla karşı karşıyayız. Ortada kuşku uyandıracak, garip bulunacak bir para trafiği var. Bavullarla, çuvallarda gelen paraları müşahede ediyoruz. Kamera kayıtlarına bakıyoruz, rant paylaşımını veya temettü dağıtımını andıran bir vakaya şahit oluyoruz. Bir hukuk bürosunda balya balya para sayılırken çekilen görüntüler var. Vaktiyle ölümü tehdidi aldığından ülke dışına çıkmak durumunda kalmış bir avukat görüntüleri paylaşıyor. Hakikaten vahim, üzücü, sisteme güveni bitiren bir vaka. Ahlâkın, onurun, izzetin hakim olduğu bir anlayışta veya siyasi yönetim stilinde yapılması gerekenler belli. Skandala karışanlar Japonya’da olduğu gibi ‘Harakiri yapsınlar’ demiyorum. Ancak kendilerine güvenleri varsa istifa eder, yargılanır, aklanana kadar görevlerine dönmezler.
Tabii para kuleleri skandalında başka bir şey var. Her şey net. Bavullarla, çuvallarla gelen para var. İki gün bir yere para getirip götürmek ne demek Allah aşkına? Tabii şüpheleri de bir kenara bırakmamak gerek. Başka ortamda dolaşan paralar var mı, kamera kayıtlarına girmeyen vakalar var mı, ifşa olmayanlar var mı?
40 milyonluk vurgun
Şu anda reklâmlar dönüyor. Ne imiş kent lokantalarında 40 liraya yemek yeniyormuş. Burada belki de kamuya ait 40 milyon lira dağıtılmış. Yazık, bu 40 milyon lirayla kaç sene kent lokantalarında bedava yemek verilirdi? Para kulesi davasında mahkemeden adil karar çıkmasını diliyorum. İnşallah yeni dönemde mahkemelerimizce en hayırlı, en hakkaniyetli hükümlere varılır. Tüyü bitmemiş yetimin, fakir fukaranın, garip gurabanın hakkı yedirilmez.”
