Diyanet’e karşı cephe alan, eşcinsel sapkınlara, postal heveslisi teğmenlere yönelik desteğiyle bilinen ve adaylığı CHP genel merkezinde belirlenen Ramiz Erinç Sağkan’ın başkanlığını yaptığı Türkiye Barolar Birliği, İBB eski Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluklarını örtmek için, İmamoğlu’nun tutuklanan avukatı Mehmet Pehlivan’ı bahane ederek sokağa döküldü. Sağkan’ın provokasyonu ile avukatlar polislere saldırdı.
HABER MERKEZİ
Diyanet’e karşı cephe alan, eşcinsel sapkınlara, postal heveslisi teğmenlere yönelik desteğiyle bilinen ve adaylığı CHP genel merkezinde belirlenen Ramiz Erinç Sağkan’ın başkanlığını yaptığı Türkiye Barolar Birliği yine şaşırtmadı. CHP’nin ideolojik arka bahçe olarak kullandığı ve çok sayıda eski başkanını bünyesine katıp, siyaset yaptırdığı karanlık baroların çatı kuruluşu konumundaki TBB, yolsuzluk zanlısı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanan avukatı Mehmet Pehlivan’a destek bahanesiyle üyelerini sokağa döktü. İmamoğlu Suç Örgütü’nün hiyerarşik yapısına dâhil olduğu yönünde deliller bulunan, tutuklu şüphelilerin avukatlarını organize eden, ifade vermek isteyen tutuklulara konuşmamaları yönünde baskı uygulayan ve örgütün çözülmemesi için hareket eden Pehlivan’ın mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklandığını iddia eden TBB ve güdümlü baroları Çağlayan Adliyesi’nden İstanbul Barosu’na yürümek istedi.
AVUKATLIK DEĞİL MİLİTANLIK
Tarafsız olması gereken ve “Savunmayı savunmak için buluşuyoruz” söylemiyle bir araya gelen güdümlü avukatların, sırtlarında cüppeleriyle gerçekleştirmek istedikleri korsan yürüyüş polis barikatına takılırken, Sağkan’ın, “Kimseden izin istemiyoruz, yürüyeceğiz” şeklindeki militanca açıklaması sonrası polis ile eylemciler arasında arbede yaşandı. Valiliğin talimatını uygulayan kolluk kuvvetlerini hedef alan eski CHP milletvekili ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu da “Suç işliyorsunuz, açın yolu” diyerek anarşiye destek verdi. Sözde hukukun üstünlüğü ve savunma hakkı bahanesiyle bir araya gelen Baro temsilcilerinin ve avukatların eylemine CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile bazı milletvekillerinin ve çok sayıda partilinin katılması, her fırsatta yargı bağımsızlığından dem vuran zihniyetin, savunma makamını nasıl siyasallaştırdığını bir kez daha gözler önüne serdi.
TBB CHP’NİN YAN KOLU GİBİ
Yaşananları gazetemize değerlendiren AK Parti Genel Merkez Disiplin Kurulu ve TÜRKAD Başkanı Av. Mehmet Sarı, şunları söyledi: “Bir taraftan bağımsız yargı diyeceksiniz diğer yandan bir siyasi partinin sözcüsü gibi hareket edeceksiniz. Bu kabul edilemez. Muharrem İnce’nin de seçim kurullarını barolarla basacakları yönündeki sözleri hâlâ kulaklarımızda. Avukatlık mesleğinin ana çatısını oluşturan yapının, bir siyasi partinin organı, şubesi, hizmetinde gibi sunulması asla kabul edilebilir bir durum değil. Anayasanın 135. maddesinde düzenlenen, özellikle kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütü tanımlamasında, meslek birliklerine sadece mesleğin niteliklerini tayin noktasında bir vazife verir. Bir partinin yan kolu gibi çalışmaya hak vermediği açık ifade edebilir. Avukatlık faaliyeti sadece ve sadece hukuk içerisinde yapılan bir faaliyettir. Avukatların hukukun dışına çıkmak suretiyle bir yol ve usul benimsemeleri kabul edilemez. Bunlar anlaşılabilir şey değildir. Eğer mahkemede bir karar verilmişse bunun hukuki denetim yolları açıktır. Tutuklama varsa itiraz usulü açık bir şekilde Ceza Muhakemesi Kanununda tayin edilmiştir. Bu usuller işletilmeden, direkt baskıyla, zorlamayla, hukuk dışı yol ve yöntemlerle, sindirmeyle, korkutmayla yapılan girişimler varsa bunlar avukatlıkla, hukuk faaliyetiyle, hukuk düzeniyle izah edilebilir şeyler değildir.”
CÜPPE HIRSIZLIĞA KALKAN OLAMAZ
Avukat Cengiz Ocakçı da, şunları söyledi: “TBB ile büyükşehirlerdeki barolar söz konusu CHP olduğu zaman zaten tarafsızlığını yitiriyor. Siyasi bir örgüt gibi hareket ediyorlar, onun yanında yer alıyor. Neredeyse direktif alır hale geldiler. TBB Başkanı Erinç Sağkan’ın adaylığının da CHP il binasında kararlaştırıldığı kamuoyuna yansımıştı. Bunların Türkiye menfaatine, vatandaşın menfaatine işlem yapmaları mümkün değil. Avukatlık mesleğini ideolojik olarak kullanan ve içerideki örgüt yöneticisi İBB başkanıyla dışarıdaki örgüt üyeleri arasında irtibat ve bağlantıyı sağlamaya çalışan bu tür avukatlar korunmamalıdır. Gerekli olan her türlü cezayı bunlar görmelidirler. Bunların yürüyüşle, eylemle meşru bir zemine taşımamız mümkün değil. Dolayısıyla bu kimseler avukatlık statüsü altında, avukatlık cüppesini kendilerini koruma kalkanı olarak kullanmamalıdır. Avukatlık mesleğini kullanarak olayın bir parçası olmuşsalar ve suç işlemişseler yargı önünde hesap vermeleri gerekir. Barolar da bunlara alet olmamalıdır. Suç işleme söz konusu ise avukat da dâhil olmak üzere bütün vatandaşlar kanun önünde eşittir.”
