Batı’nın Cadı kültürüne dur de! Kimliğimizi koru…
Abdülhamid Han Kültür Eğitim Derneği Genel Başkanı Turgay Yazıcı, yaptığı basın açıklamasında şunları ifade etti: Dünyanın pek çok yerinde 31 Ekim’de kutlanan Cadılar Bayramı (Halloween), son yıllarda ülkemizde de organize bir şekilde özendirilmeye çalışılmaktadır. Sokaklarda, okullarda, alışveriş merkezlerinde, sosyal medya platformlarında çocuklarımız ve gençlerimiz; korku figürleri, maskeler ve pagan ritüelleriyle karşı karşıya bırakılıyor.
Abdülhamid Han Kültür Eğitim Derneği Genel Başkanı Turgay Yazıcı, yaptığı basın açıklamasında şunları ifade etti: Dünyanın pek çok yerinde 31 Ekim’de kutlanan Cadılar Bayramı (Halloween), son yıllarda ülkemizde de organize bir şekilde özendirilmeye çalışılmaktadır. Sokaklarda, okullarda, alışveriş merkezlerinde, sosyal medya platformlarında çocuklarımız ve gençlerimiz; korku figürleri, maskeler ve pagan ritüelleriyle karşı karşıya bırakılıyor.
Bazıları bunu masum bir eğlence, zararsız bir kostüm etkinliği gibi göstermeye çalışıyor.
Oysa bu, kültür emperyalizminin en yumuşak ama en etkili saldırı türüdür.
Toplumlar önce hafızasından, sonra vicdanından, en sonunda vatanından olur.
Bugün hafızamız hedefte.
BİR MİLLETİN RUHUNA YABANCI MASKELER GİYDİRİLEMEZ
Biz:
Çocuklarına duayı öğreten,
Gençlerini fedakârlıkla yoğuran,
Millet olmayı tevhid inancıyla anlamlandıran bir ecdadın torunlarıyız.
Bizim ruhumuz cadı maskeleriyle değil, ezan sesiyle, tekbirle, şehadetle, dua ile büyüdü.
Bu topraklarda korku kuklaları dolaşmadı; yiğitler yürüdü.
Bu topraklarda büyücülük değil; irfan, hikmet ve nizam vardı.
TARİHİN BİZE ÖĞRETTİĞİ HAKİKAT:
Kültür gitti mi, vatan gider.
Malazgirt’te Alparslan sadece bir orduyla değil, bir kimlikle yürüdü.
İstanbul’un fethinde Fatih sadece surları değil, tarihi açtı.
Anafartalarda Gazi Mustafa Kemal Paşa kararlılığı ve dik duruşu temsil etti.
Çanakkale’de Seyit Onbaşı sadece mermi değil, iman taşıdı.
Medine müdafaasında Fahreddin Paşa sadece şehri değil, emaneti savundu.
BU MİLLET MASKEYLE DEĞİL, İMANLA ZAFER KAZANIR.
Bugün çocuklarımız sahte kahraman maskeleriyle dolaşsın diye değil,
kendi kahramanlarını bilsin, kendi tarihine yaslansın diye mücadele ediyoruz.
BİZİM MASAL KAHRAMANLARIMIZ VAR
Bizim çocuklarımızın rol modeli:
Cadılar, zombiler, vampirler değildir.
Dede Korkut
Bamsı Beyrek,
Deli Dumrul,
Kazan Bey,
Alp Oğuz,
Saltuk Buğra,
Battal Gazi,
Köroğludur.
Modern dünyanın “sahte süper kahramanları” bizim çocuklarımızın değil, bizim masallarımızın gerçek yiğitleri onların ilhamıdır.
BUGÜN SESSİZ KALIRSAK, YARIN ÇOK GEÇ OLUR
Bu tür etkinliklere karşı duyarsız kalmak,
“Ne var canım, çocuklar eğleniyor” demek, medeniyet kaybını izlemek demektir.
Bizden sonra nesillerimiz, kim olduklarını bilmez hâle gelirlerse,
vatan toprağı elimizde olsa bile ruhumuz esir olur.
Bugün mücadele bayrağını kaldırmak zorundayız.
TOPLUMA, AİLELERE VE KURUMLARA AÇIK ÇAĞRI
Buradan sesleniyorum:
Aileler: Evlatlara sahip çıkın.
Okullar: Milli eğitim sadece ders değil, kimliktir.
STK’lar ve Vakıflar: Bu mesele sizin de görevinizdir.
Yerel Yönetimler: Salonda eğlence değil, kültürde diriliş organize edin.
Medya: Gençliğin ruhuna maskeler değil, hakikat gösterin.
Herkes safını belli edecek:
Medeniyetimizi mi savunacağız, yoksa taklitçiliğe mi teslim olacağız?
MİLLİ BİR ADIM: “TÜRK-İSLAM MEDENİYETİ VE KİMLİK HAFTASI ”
Buradan ilan ediyoruz:
Her yıl Ekim ayının son haftası,
Dede Korkut okumaları
Ahlak ve edep konferansları
Mehter ve tarih yürüyüşleri
Ecdat belgesel gösterimleri
Türk-İslam sanat atölyeleri
Gençlik söyleşileri ile “Türk-İslam Medeniyeti ve Kimlik Haftası” yapılmalıdır.
Ve biz, Abdülhamid Han Kültür Eğitim Derneği olarak
bu projeye öncülük etmeye hazırız.
Bu millet kendi kökleriyle yükselir.
Kendi hikâyesini, kendi kahramanını, kendi duasını bilir.
Son Söz
Unutmayalım:
Bu topraklar cadıya değil, kahramana yakışır.
Bu gençliğe maske değil, iman, ahlak ve vakar yakışır.
Ecdadına sırt dönene gelecek yoktur.
Biz buradayız.
Nöbetteyiz.
Kimliğimizi savunuyoruz.
Ve ilan ediyoruz:
Türk’e cadı yakışmaz.
Türk’e teslimiyet yakışmaz.
Türk’e iman, adalet ve şeref yakışır.
Varlığımız, geçmişimizin emaneti;
geleceğin ümidi olan evlatlarımız içindir.