Balyoz duruşmalarında ‘yargıyı etkilemeye teşebbüs’ ettikleri için haklarında 2-4 yıl arası hapis talebiyle dava açılan İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve ekibinin, Avukatlık Kanunu’nun 90. maddesine göre; kongre kararı alamayacakları gibi, bir daha
İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ile bazı yönetim kurulu üyeleri hakkında hazırlanarak kabul edilen ve “yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs” suçundan hazırladığı iddianame Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından baroda yaşanan çalkantının yankıları sürüyor. Kocasakal ve ekibinin ayağına adeta hukukun dolanması üzerine yaptığı olağanüstü genel kurul kararı çıkışını dün İstanbul’da düzenlediği bir basın toplantısıyla değerlendiren Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkanı Av. Cahit Özkan, Taksim’de bir otelde önemli açıklamalarda bulundu.
ÖZKAN: YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
SEÇİLME YETERLİLİĞİNİ KAYBETTİ
Hukukun Üstünlüğü Platformu İcra Kurulu Başkanı Av. Cahit Özkan, İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulunun bazı üyeleri hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK), 277. maddesine dayalı olarak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ceza davası açıldığını hatırlattı. Davaya ilişkin iddianamenin 8 Şubat 2013 tarihi itibariyle Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildiğini ve sürecin kovuşturma aşamasına geçildiğini ifade eden Av. Özkan; “Baro Başkanı ve yönetim kurulunun bazı üyeleri hakkında TCK’nın 277. maddesi kapsamında açılan suçun cezası ‘2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası’ şeklinde düzenlenmiştir. Avukatlık kanununun 5, 90, 92 ve 96. maddelerine göre, ‘haklarında iki yılı aşkın ceza istemli dava açılmış olanlar seçilme yeterliliğini kaybetmekte ve yönetim kurulu üyelikleri kendiliğinden sona ermektedir. Yine aynı yasanın 92. maddesinde seçilme yeterliliğini kaybeden yönetim kurulu üyelerinin yerlerinin ‘yedek üyelerce’ tamamlanacağı belirtilmiştir” dedi.
“BARODA BÖYLE BİR DURUM
YAŞANMASI ÜZÜNTÜ VERİCİDİR”
Haklarında dava açılan İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulunun bazı üyelerinin, bu dava nedeniyle avukatlık kanununun 90. maddesi gereği görevlerinin kendiliğinden sona erdiğini kaydeden Av. Cahit Özkan; “Baromuzda yaşanılan süreç zor ancak çözümsüzde değildir. Hukukun üstünlüğü ilkesi asla vazgeçilmeyecek prensiplerimizdendir. Baro yönetiminde yargılamaya konu böyle bir durum yaşanması üzüntü vericidir. Ancak bu süreç hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye duyulan güvenle aşılacaktır. Yaşanılan bu süreç karşısında elbette İstanbul Barosu çözümsüz kalmayacaktır. Yönetim konusunda üstlenilmesi gereken görevi yine kendi dinamikleri ile çözecektir. Hiç şüphesiz ki bu ve benzeri olaylar karşısında baromuzun içindeki kadrolar görev üstlenmeye hazırdır. Bu kapsamda iradeye, sandığa, demokrasiye, hakka, hukuka ve hukukun üstünlüğüne inanan camia olarak bu süreci hep birlikte aşacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.
“OLAY ‘GÖREV SUÇU’ DEĞİLDİR”
Av. Cahit Özkan’ın basın açıklamasını okumasının ardından soru-cevap kısmına geçildi. Av. Özkan’a, İstanbul Barosu Başkanı ve yönetim kurulundaki bazı üyeler hakkında açılan davadaki olayın “görev suçu” olup olmadığı soruldu. Av. Özkan, 6 Nisan 2012 tarihinde yaşanan olayın görev suçu olmadığını bakanlığın da bakışının bu şekilde olduğunu söyledi. İstanbul Barosu’nun aldığı olağanüstü kurul konusunda da açıklamalar yapan Av. Özkan, iddianame kabul edilmeden önce alınan olağanüstü kurul kararının gündemdeki konuları değerlendirmek ile ilgili olduğunu ve seçim yapılmayacağını bu yüzden iddianame kabul edildikten sonra şu anda seçim merkezli olağanüstü kurul kararı alınması gerektiğini vurguladı.