• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şaban Şimşek
Şaban Şimşek
TÜM YAZILARI

Ak Parti’nin Asla Yapmaması Gereken İki Şey!?

06 Ağustos 2015
A


Şaban Şimşek İletişim:

Şurası herkesin malumudur ki ülkemiz onulmaz bir ateş çemberinin içinden geçmektedir. Milletimiz, bilinen şer odaklarınca, “şu ya da bu” diye ayrıştırılmakta, “malıyla canıyla” yok edilmeye çalışılmaktadır. Üniter devletimiz-ortak vatanımız ise cumhuriyet tarihinin en büyük tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ve… Bu hengâmede, ülkemiz maalesef geçici bir hükümetle yönetilmek durumundadır!

Kanımca bu sarmaldan kurtulmanın birinci şartı, öncelikle sağlam bir hükümete sahip olmaktır.

7 Haziran genel seçimlerinden sonra, arkadaşlarıma söylediğim şey; “bir seçim tekrarının olacağı veya en geç bir yıl içerisinde erken seçime gidileceği” yönünde oldu hep.

Seçim tekrarı ihtimalini de -futbol adamı Mustafa Denizli’nin Avrupa maçlarından önce dile getirdiği rakamdan mülhem-  “yüzde elli bir” olarak öngördüm. Üç gün önce, bu fikrimi açtığım, son günlere kadar CHP ile koalisyonu faydalı gören bir Ak Parti büyüğü bana katıldığını, dahası, seçim tekrarı ihtimalinin yüzde seksenlerde olduğunu söyledi. 

Azınlık hükümeti meselesini konuşmadık, ancak, anladığım kadarıyla geri kalan yüzde yirmi ihtimal de buna ait idi. Zira bütün partilerin aldıkları oy oranında katılacağı bir seçim hükümetine MHP’nin “evet” demesi, kapısında Türkiye Cumhuriyeti yazan bakanlıklardan herhangi biri ya da birkaçının HDP’ye verilmesine rıza göstermesi mümkün değildir; genetik kodlarıyla uyuşmaz çünkü.  Bu durumda, MHP baştan beri söylediği gibi muhalefette kalacak, HDP’nin hükümet ortağı olmaması için Ak Parti’ye destek vererek bir azınlık hükümeti kurmasına yardımcı olacaktır düşüncesindeyim.  Mevcut şartlarda bir genel seçim nasıl ve ne kadar sağlıklı olur bilemeyiz, ancak görünen odur ki seçim yapılacak; ama üç ama on üç ay sonra.

Bu durumda, Ak Parti ne yapmamalı?

Elbette Ak Parti de diğerleri de ne yapacaklarını/yapmayacaklarını kendileri bilir ama naçizane söyleyeyim; eğer Ak Parti yeniden tek başına iktidar olmak istiyorsa, şu andan itibaren iki şeyi asla yapmamalıdır: 

1) Doğrudan HDP’yi hedef almamalı,

2) HDP’ye yeniden mağduru oynama fırsatı vermemeli.

HDP neden doğrudan hedef alınmamalı?

Bana göre 7 Haziran seçimlerinde Ak Parti’nin yaptığı en büyük hata HDP’yi tek rakip edip kendisiyle eş konuma getirmesi ve bunun gereği olarak da her platformda ona yüklenmesidir. Bu tutum HDP’yi olduğundan büyük gösterdi ve dahası ona mağdur pozisyonu kazandırdı. HDP ve akıl hocalarının istediği de bu idi. “Lige tutunabilecek mi” gözüyle bakılan HDP, böylece, daha baştan, adeta şampiyonluk adayı haline geldi, getirildi! Sonuç ise malum; seçimin birincisi Ak Parti, şampiyonu HDP!

Bu sonucun alınmasında en büyük etmenlerden biri de -dost acıyı da söyler- Sayın Cumhurbaşkanımızın doğrudan işin içine girmesi idi.  Bununla, toplumun hatırı sayılır bir kesiminde düşmanlık derecesinde mevcut olan Erdoğan karşıtlığı Demirtaş sempatizanlığına, HDP dostluğuna (ödünç idi, taktiksel idi, stratejik idi filan fark etmez) dönüştü! 

Seçim sürecinin siyasi atmosferinde; bir tarafta koskoca Cumhurbaşkanı ve tüm cesametiyle Ak Parti, diğer tarafta ise kimsesiz, ezilen ve hep ezile gelmiş olanların partisi HDP ile onun eş başkanı Demirtaş(!) tablosu ortaya çıktı, çıkarıldı. Bu fotoğraf büyütüldü de büyütüldü ve onca şehit cenazesinin acılı görüntülerinin üstüne örtüldü; gözler boyandı, hafıza-ı beşer nisyan ile malul edildi. 

Oysa bunun örneği Evren’in, T. Sunalp’ın Horoz Partisine verdiği destekte(!) yaşanmıştı. Sayın Cumhurbaşkanımızın hep yakınında tuttuğu dostları(!) ne yazık ki bunu göremediler ya da gördüler de dile getir(e)mediler!?

Evet, demem odur ki; önümüzdeki süreçte HDP ne Sayın Cumhurbaşkanı ne de Sayın Başbakan tarafından doğrudan hedef alınmamalı, Demirtaş’a “ağanın iki başpehlivanı ile tek başına güreşen, gariban halkın civanmert delikanlısı” konumu kazandırılmamalıdır!.. Her şeyi bir tarafa bırakalım, Ya! Arkadaş, Demirtaş dediğiniz adam, sizin yanınızda olsa olsa “küçük orta-deste boy’a soyunan bir güreş heveslisi” olur o kadar yahu!

HDP’ye yeniden mağduru oynama fırsatı verilmemeli.

Selahattin Demirtaş’a, Figen Yüksekdağ’a dava açılacakmış! 

Niçin? Demirtaş’ın 6-8 Ekim olaylarına yol açan söylemi, Figen Hanım’ın da malum arka bahçesi, sırtını dayadığı örgüt filan!..

Peki, bunlar şimdi mi söylendi? Ya da bu insanların kanuna aykırı beyanları sadece bunlar mı? Hayır; burada sıralamaya kalksak, köşemiz başlıklarına yetmez. 

Yani… Ne işe yarayacak açılan bu davalar? Hapse mi konulacaklar? Siyaset yasağı mı getirilecek? HDP mi kapatılacak? Para cezası mı verilecek? Yoksa bununla başka partilere siyasi bir üstünlük mü sağlanacak? 

Hatırlayalım ki bunların hepsi daha önce, haklı ya da haksız, birçok parti için denendi ve hiç de bir işe yaramadı. Bu sebeple diyorum ki; “Açılan davalar derhal geri çekilmelidir.” Bunlar Kürt meselesinin çözümünde bir fayda sağlamayacağı gibi, Ak Parti dahil kimseye de siyasi rant kazandırmaz. Ayrıca demokrasi açısından da kabul edilebilir yanları yoktur.

Bu dava, bana göre siyasilerin mahkemesi olan seçim sandığında, mutat Kürt halkı nezdinde tüm milletimizce görülmelidir. Aksi bir davranış, hep olageldiği gibi, bir yandan her türlü şımarıklığı, şirretliği, asiliği yaparken diğer yandan da mağduriyet-mazlumiyet ayaklarına yatmalarına ve son günlerde PKK’nın işlediği alçakça cinayetlerle aleyhlerine dönen havayı dağıtmalarına imkân verecektir o kadar!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23