Sizler için seçtiğimiz günün âyet ve hadisini istifadelerinize sunuyoruz...
VAHYİN DİLİNDEN
لِلَّذٖينَ اَحْسَنُوا الْحُسْنٰى وَزِيَادَةٌؕ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌؕ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ
وَالَّذٖينَ كَسَبُوا السَّيِّـَٔاتِ جَزَٓاءُ سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَاۙ وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌؕ مَا لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ عَاصِمٍۚ كَاَنَّـمَٓا اُغْشِيَتْ وُجُوهُهُمْ قِطَعاً مِنَ الَّيْلِ مُظْلِماًؕ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
"Güzel yapanlara daha güzeli, bir de fazlası vardır.
Onların yüzlerinde ne toz toprak bulaşığı olur ne de aşağılanmışlık izi.
İşte bunlar cennetlik kullardır, kendileri orada sonsuza kadar kalıcıdırlar."
"Bilerek ve isteyerek kötülük yapanlara gelince, kötülüğün karşılığı, dengi olan cezadır; bunlar aşağılanmışlık içinde yaşarlar, kendilerini Allah’ın cezasından kurtaracak biri de yoktur.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Yüzleri sanki kapkaranlık gecenin bir parçasıyla kaplanmıştır.
İşte bunlar da cehennemliklerdir, kendileri orada devamlı kalıcıdırlar."
(Yûnus Suresi, 26-27) (Meâl Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı)
TEFSİRİ:
Allah kullarını “esenlik yurdu”na, âyetteki ifade ile “dârüsselâm”a çağırmaktadır, dinin amacı insanlara ebedî mutluluğu sağlamaktır. Dünya hayatında peygamberleri dinleyenlere, akıl ve iradelerini doğru kullananlara Allah doğru yolu göstermektedir. Bu yolun sonu cennettir, cemaldir, insanlara eşsiz saadet bahşeden Allah rızâsıdır (rıdvandır).
Böylesine bir mutluluktan mahrum olanlar, olmadık hayallerin peşine düşerek, hurafelere kapılarak kendi sonlarını hazırlamış olmaktadırlar. Hz. Peygamber’in vazifesi onları uyarmaktır, o da vahyi tebliğ ederek, gerekli açıklamaları yaparak vazifesini hakkıyla yerine getirmiştir, kimsenin “Bizi uyaran olmadı, biraz yardım görseydik böyle olmazdık” demeye hakkı yoktur.
ALLAH RASULÜNDEN (Sallellahu Aleyhi ve Sellem)
"Kim bir ihsana mazhar olursa, bulduğu takdirde karşılığını hemen versin, bulamazsa, verene senâda bulunsun.
Zira onu övmekle, teşekkürünü yerine getirmiş olur.
Ketmeden (karşılık vermeyen) nankörlük etmiş olur."
[Tirmizî, Birr 86, (2035); Ebu Dâvud, Edeb 12, (4813, 4814)