• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Gülen’in dünyayı kurtarma hastalığı (kutbu’l irşad)

20 Nisan 2016
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

1997 yılında Zaman gazetesinin kupon ile hediye olarak verdiği Prizma ikinci kitabında, daha önce de Sızıntı dergisinde de baş yazısı olarak çıkan yazılarını kitaplaştırmış olduğu bu eseri ile, bütün Türkiye’ye toplu hipnoz yapma imkanı, cami vaizlerinden daha çok geniş kitlelere düşüncelerini sunabilme fırsatını çok iyi değerlendirmişti. PRİZMA KİTABI’NIN KUTBU’L İRŞAD başlıklı bölümünde Gülen şöyle diyor: (Hz. Muhammed (AS) ahirete irtihal edince, onu bu dünyada temsil eden de Allah ile irtibatları kavi büyük insanlardır. Onlar mazhariyetleri ve misyonları ile bir bakıma yer yüzünde adeta Kâbe konumundadırlar. Ehli tahkikin beyanına göre, bazen onlar Kâbe’nin etrafında, bazen de Kâbe onların etrafında döner. İşte böylesi kişilere Allah’ın Matmah-ı Nazarı anlamında, Kutup adı verilir.)

 (ALLAH BÖYLELERİNİN BAKIŞLARI İLE KAİNAT’A BAKAR MERHAMET VEYA GADAP EDER.) 

Bu makamı ihraz edenlerin en büyük özelliği, tasarruflarının, yönetimlerinin, ÖLDÜKTEN SONRA DA DEVAM ETMESİDİR. Her Gavs bir Kutuptur, fakat her Kutup bir Gavs değildir. Öyleleri de vardır ki her iki makamı bünyesinde cem etme bahtiyarlığına ermiştir. Zannediyorum KUTBU’L İRŞAD işte bu iki makamı bünyesinde cem etme bahtiyarlığına ermiştir. 

Bu açıdan KUTBU’L İRŞAD’A: HAKİKAT’İ AHMEDİ’YEYİ TAMAMİYLE TEMSİL EDEN, DOLAYISI İLE HAKİKATI MUHAMMEDİYE’YE NAMZET OLAN İNSAN NAZARIYLA DA BAKILABİLİR. İnsanlığı sahili selamete çıkaracak bir rahmet ve ışıktır. Bu yönüyle ona yeryüzündeki Tevhid güneşi denir. Ne var ki hassas ruhlar liyakatli kişiler bunları hemen sezer ve adeta bir mıknatısa kapılmış gibi onların cazibelerine kapılıverirler. Bu özellikleri itibariyle de onlar etraflarını sürekli Nur Neşre derler, Hakkı aramak için yollara dökülenler de bunların Cazibe-i Kudsiyesi içine girer ve o dairede bütün bütün erir giderler. HASILI KUTBU’L İRŞAD KAİNAT’IN MANA,  MAHİYET VE MUHTEVASINI ANLATAN CENAB-I HAKK’IN NAZARGAHIDIR.

Gülen gazeteyi, televizyonu ve bütün basın yayın kurumlarıyla çok geniş kitlelere yazılı ve görsel olarak kendini, iddialı ve ulu kişiliğini, adres göstererek anlatmaktadır. 1997 yılında kendisine bu derece teslim olan ve bağımlı hale gelen kitleler üzerinde etkili kafaları ve beyinleri hipnozlamaya ve narkozlamaya zemin hazırlamış elemanlarını yetiştirmiştir.

İlahiyatçı ve akademisyenler tarafından bu söylemlerin Kur’an ve hadise uygun olup olmadığı geniş kitlelere görsel ve yazılı medya yoluyla anlatılmalı ve İslam’ın gerçek karakteri içerisinde Peygamber’den daha yüce bir mevki ve makamın olmadığını, Peygamberlikten sonra da onun görevini üstlenecek, yetkili şahısların olamayacağını, İslam’da Alim’e ve İlme çok önem verilmesine rağmen bu şekli ile yarı Tanrı durumundaki sıfatlar ve fiillerle sübjektif konuları gazete okuyucusuna açmanın dini bilgileri yeterli olmayan insanların inançları üzerinde şaşkınlıklar ve sapkınlıklar yapacağı aşikardır. Yunus suresindeki kıssa buna çok açık bir delildir. İslam’daki en büyük Peygamberler sadece kavimlerine irşad tebliğ ve Cenab-ı Hakk’tan almış oldukları vahyi sunmakla görevlidir, onların hidayeti, kurtulması Cenab-ı Hakk’ın lütfuyla ve kendi iradelerinin tercihi ile ilahi hüküm ile mümkün olacaktır.

Yunus (AS), 30 yaşında iken kendisine Peygamberlik görevi verildi.

33 yıl devam eden Peygamberlik süresinde 2 kişi kendisine inandı.

Yunus (AS) kavmini terk edip bir kenara çekilmiş ve deniz seyahati ile kavminden başka bir yere İlahi bir emir almadan yönelmişti, gemi müthiş bir fırtınaya tutuldu.

O yörenin adetlerine göre fırtınanın dinmesi için çekilen kurada, her seferinde Yunus (AS) çıkmıştı. O da suçunu itiraf edip, efendisinden kaçan bir köle olarak denize atılmayı kabullendi, büyük bir balık onu yuttu.

Diğer taraftan terk ettiği kavmi kadın erkek, çoluk çocuk gelen felaketten korkarak, Yunus(as)’ı çok aradılar ve korku ile hep birlikte feryat ve gözyaşları ile tövbe tepesinde kendi başlarına Allah’tan bağışlanma dilediler.

Yüce Rabbül Alemin de onların tövbesini kabul etti. Başlarında Peygamberleri olmadığı halde bela ve musibet fermanı geriye dönen tek ümmet Yunus (AS) ümmetidir.

Balığın karnından kustuğu Yunus Peygamber de kavmi ile beraber sıratı müstakimde toplu olarak bir müddet devam eden tek Peygamberdir. Burada vurgulamak istediğimiz hiç kimsenin Allah’ın kulları üzerinde hidayet verme ve yönetme yetkisi olmadığı sadece ilahi emir ve tebliği iletmek ile memur olduğu hususudur.

Değişik mevki ve makamlar ihtas ederek otoriteler ve yöneticilikler, toplumda hizipleşmeler, bölünmeler, gruplaşmalar, meydana getirip, İSLÂM, KUR’AN, MÜSLÜMAN İSMİNİN ORTAK PAYDASINDAN ÜMMETİ UZAKLAŞTIRDIĞI VE BÖLDÜĞÜ AÇIKÇA GÖRÜLMEKTEDİR.

İslam Coğrafyasındaki feci durum bunun çok açık delilidir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23