• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Bir Kemalist Spor Olarak Kadir Mısıroğlu’na Çemkirmek

23 Kasım 2017
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Utanmak gayet insani bir his…

Psikolojiye göre utanma duygusunun pek çok nedeni var.

İnsan, görünümünden, giyiminden, bedeninden, kişilik özelliklerinden, ailesinden utanabilir.

Utanç insanın “ötekine” göre kendisini yetersiz görmesinden yani öz güvensizlikten kaynaklanablir.

Misal, Ahmet, Mehmet gibi özellikleri olmadığı için kendinden utanır. Buraya kadar normal…

Ancak asıl sorun, Ahmet, Mehmet’in özellikleri karşısında duyduğu kompleksi yenmek ve Mehmet tarafından ciddiye alınmak için Mehmet’e benzemek gerektiğini düşündüğünde başlar…

Burada Mehmet’in yerine Batı’yı koyalım…

İşte Kemalizm budur!

Kemalizm; insanın kendinden, dedesinden, kültüründen utanç hatta nefret duyarak Mehmet’e başka bir deyişle Batı’ya benzeme dayatmalarının genel adıdır.

Bu nedenle Kemalizm elini ilk olarak iktisada değil, kültüre atmıştır.

Önce semboller değiştirilmelidir…

Kemalizm’le giyim kuşam değişmiştir.

Tesettür değişmiştir.

Musiki değişmiştir.

Alfabe değişmiştir.

Ezan değişmiştir.

Öğretim değişmiştir.

Neden?

Utançtan kurtulup tam anlamıyla Batı’ya benzemek saadetine erişmek için… Çünkü kurutuluşun Batı’ya benzemekten geçtiğine inanılmıştır da ondan…  

Bu yüzden milli olan her şey “taassup” karalamasıyla reddedilerek Batı kültür göstergeleri taklit edilmiştir. Gardırop dağıtılmış, eski Ahmet'i anımsatan ne varsa yakılmıştır…

İsmet İnönü’nün hatıratında, Şapka inkılabı zamanında Yahya Galip Bey’in “Şapkanın orta yerine bir ay yıldız koyalım. Diğer milletlerden farkımız belli olsun.” teklifine, “Canım, biz bunları farkımız olmasın diye yapıyoruz, sen ne teklif ediyorsun…”tarzında çıkıştığı anlatılır.

KEMALİSTLER KADİR MISIROĞLU’NDAN NE İSTİYOR?

Kemalist ideolojinin bu dayatmalarına karşı çıkanlar ve Cumhuriyet’in icbar ettiği simgeleri taşımayanlar sistem tarafından daima bir tehdit olarak görüldü. Örneğe lüzum yok, bilenler bilir… Bana kalırsa bazı Kemalistlerin muhaliflerine besledikleri hıncın altında kendilerinden duydukları sado-mazoşist nefretin payı var. Eskiyi hatırlatan, azıcık muhalefet, vakaları ortaya koyan herkese ansiklopedik çapta küfür, hakaret ve tehditle cevap vermeleri bundan.

Uzun süredir Kadir Mısıroğlu’na yapılan organize saldırılarda da Mısıroğlu’nun dayatmalara eyvallah etmemesinin ve Kemalistlere unutulmak, silinmek istenen maziyi hatırlatmasının payı büyük.  

Kadir Mısıroğlu hayatını devrimlerin yol açtığı tahribatı anlamaya ve izah etmeye adamış bir ilim, mücadele adamı… Kitapları çok satıyor ve videoları özellikle genç bir kitle tarafından çok yakından takip ediliyor. Üstelik hiçbir genel geçer cereyana tevessül etmeden, kendini bildiğinden beri nerede duruyorsa, hala aynı noktada duruyor.

İnsan bekliyor ki böyle bir mücadele insanına tarih felsefesine uygun delil ve yöntemlerle karşılık verilsin… Veren de tecrübe, donanım ve kalite olarak hiç değilse bir seviye ifade etsin… Ne gezer…

Kadir Mısıroğlu’na dört bir yandan yapılan hücumlara bakıyorsunuz…

Bilimsel bir tenkit yok.

İlmi bir muhalefet yok.

Bir düşünce kırıntısı yok

İddiaları çürütmek için gün yüzü görmemiş belgeler öne sürmek yok.

Hücum edenler arasında fikir çilesi çekmiş, emek vermiş, yarım da olsa aydın tek bir kişi yok…

Peki ne var?

Küfür var, hakaret var, vatan haini ilan etmek var…

En çok da kılık kıyafetiyle, aklıyla alay etmek var…

E, ayıp değil mi? 

O bir kısım Kemalistler, utanmıyor musunuz yahu?

Kemalist olmayı dürüstçe reddetmiş ve bu reddin bedelini Kemalist bürokrasinin kendisine layık gördüğü kovuşturma, hapis ve nihayet sürgünle ödemiş ve kendi dünya görüşünü 64 kitapla taçlandırmış bir insanda eleştirilecek bula bula kıyafetini bulmak; bu insana vere vere, küfür ve hakaretle karşılık vermek acziyet değil de nedir?

Cehalet değil de nedir?

Söyleyin, nedir?

Bu konuyla alakalı tefekkürünüz, birikiminiz, derdiniz varsa şayet, buyurun…

Başta Hürriyet sirkinin meddahı ve yürüyen merdivene ters binmesiyle maruf ana muhalefet lideri olmak üzere, sövücü koro…

Ezbere sayıkladığınız klişeler dışında dağarcığınızda bir şey varsa çıkıverin Mısıroğlu’nun karşısına. Korkak Robert Ford’un Jesse James Suikasti’ndeki gibi arkasından yaklaşırcasına adileşip insanların kılıklarıyla alay etmeyin…

Buna asla cesaret edemeyeceğinizi adınız gibi bildiğiniz için büsbütün hiddete kapılıyorsunuz değil mi?

Zaten, kafalarınız kadar boş ruhunuz da hepimizin malumu.

Onu görünce, her rüzgarda eğilip bükülen cılız karakterinize bakıyorsunuz. Arkanızdan eksik olmayan patron tekmelerini düşünüyorsunuz. Nişantaşı’nda sürdüğünüz hayatı garantileyen meslek iffetinizi gözünüzün önüne getiriyorsunuz ve hiçbir milli his, hiçbir dini endişeye yer olmayan dünya görüşünüze bakıp bakıp anlamsızlığı ta içinizde hissediyorsunuz, bunu da biliyoruz.

Dönecek yan bulamadı mı olduğu yerde dönen sizin gibi tiplerin, 80 yıllık bir dirayet karşısında kudurup olur olmaz çemkirmenizden ve çemkirmeyi bir spora dönüştürmenizden daha doğal bir şey olamaz. Zira acınız da hıncınız kadar büyük anlıyoruz…

Mısıroğlu’na gelince, ağa babalarınızın zulmüne katlanmış “adam” sizin deli saçması sözlerinize mi itibar eder… Kendinizi bu kadar ciddiye almayın beyler… 

FUTBOLUN EN MÜSTEHCEN, EN MAGANDA  ANALİZİ…

Futboldan ve kültüründen zerre hoşlanmadığımı yakınlarım bilir.

Dolayısıyla futbolla ilgili meselelerin cahili olmayı sıhhat göstergesi olarak görürüm.

İğrenç “Boşnak” benzetmesi üzerine birkaç gün önce patlayan skandal beni hiç bilmediğim bu alandan haberdar etti.

Meğerse nasıl tımarhanelik bir dünya dönüyormuş yanı başımızda.

Futbol konuşuyoruz hesabına yakası açılmamış ne kadar küfür, argo varsa tedavüle sokuluyormuş bu programla…

Edepsiz imalar, iğrenç benzetmeler, ağza alınmayacak şakalar, insanların eşlerini çıplak teşhir etmeler, küfürler, hakaretler… E konu futbol ya…

İnsan böyle bir programın ulusal bir kanalda sansürsüz yayımlandığına inanamıyor.

Bu kadar müstehcenliğe dizilerde rastlamazsınız…

Magandalığı her seviyesizliğiyle futbolun içine yediren bu program nasıl olmuş da şimdiye kadar yayımlanmaya devam edebilmiş, merak ettim.

Bu şahıs şimdiye kadar programda, son yaptığından daha hafif şeyler yapmamış ki!

Bu tür bir yaptırım için illa bir gruba, bir hizbe, bir topluluğa doğrudan mı sövmesi gerekiyordu?

Bu adam ve ekran arkadaşları o müstehcen sohbetleri alenen yaparken hiçbir RTÜK yetkilisi buna tesadüf etmedi mi?

Bu ülkede kanalların denetiminden sorumlu hiçbir kurum yok mu?

O denetleyici kurumlardan sorumlu bir Bakan yok mu?

Bu nasıl bir sorumsuzluk…

Bu sorumsuzluğun nelere yol açtığı görülmüyor mu?

İlla bir skandal patlayınca mı ahlakçı olacaksınız?

En az onun kadar bu söylenenlerde sorumluluğu olan başkaları da var.

Kimse alınmasın ama seyirci de bu işin azmettiricisi bana kalırsa.

En az fiili işleyen kadar hem de…

Şimdiye kadar bu programda yapılan terbiyesizliklerden memnun olunmasaydı, insanlar bu kadar kolay ve rahat bir şekilde böyle rezil bir mizah yapacak cesareti bulabilirler miydi?

Demek ki müstehcen mizahın, seviyesiz sohbetin, argonun, küfrün alıcısı var bir skandala yol açılmadığı sürece, sorun yok!

Bence en az o rezil ifadeleri kullanan şahıs kadar bu programın seyircisinin de mağdur taraftan özür dilemesi  gerekiyor…

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23