Denizciligimizi devlet politikası yapmaliyiz üç tarafı denizlerle çevrili ulkemiz

Mutefekkirimizin makalesini okuduk, mustefid olduk, Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin.amin

Gerçek hikayeden uyarlama RADYO TİYATROSU, canlılığında be efkar veren hakikati hiç bilmediğim gerçekleri öğrendim, Mahir yazarımıza şükranımız büyük..Şeref adlı yorumcumuzada katkıları için teşekkürümüz var. Anlaşılan o ki konuya oldukça vakıf.Başka bildikleri varsa kamuaoyuna paylaşmasını dileriz..Bu tür tarih ve gerçek sentezi yazılara insanlarımızn gençlerimzin çok ihtiyacı var.

Sayın yazar,  Önce bir noktanın bilinmesinde yarar var. 1953 Türkiyesinin teknolojik gücü o denizaltıyi o derinlikten çıkaracak yeteneğe sahip değildi.Kaldıki yapılan kurtarma çalışmaları sadece kamuoyunu ( o zamanki deyim ile efkar-i umumiye) alıştırmak içindi. Ayrıca bu çalışmalar son derece acemice ilgili ilgisiz herkesin amiyane tabir ile " maydonoz" olduğu bir kargaşaya dönüşmüştür.Kazadan sonra yapılan soğukkanlı değerlendirmelerde olayın kaptan hatasından kaynaklandığı ( denizaltınin kaptanının iskele alabanda yaparak, yani dümeni sola kırarak geminin önüne çıktığı düşünülmektedir ) genel kabul olarak görülmektedir. Konunun enteresan noktalarından biride daha sonra " Dumlupınar" adı verilen diger denizaltılarında problem yaşamalarıdır. Bu yüzden donanmada Dumlupınar ismi " uğursuz" olarak anılmaktadır.Kazadan sonraki mahkeme süreçlerinde gemi kaptanı medeni yargılamaya aykırı olarak itilmiş- kakılmış , ve en ilgincide o dönemin " siyasi "havasından olsa gerek koministlikle suçlanmıştır ayrıca kaptanı savunan avukatın evi taşlanmıştır. ( Bknz. Yersuvat hukuk bürosu) .Şehitlerimizin anısına saygıyla.....