“Yarın seçim olacakmış gibi…”
“Yarın seçim olacakmış gibi…”
ZEKERİYA SAY
Takvimler 22 Mayıs 1997’yi gösteriyordu.
O dönem İBB Başkanı olan Erdoğan, Refah Partisi Konya İl Gençlik Komisyonu tarafından düzenlenen “Gençlik Şölen”inde gençlere hitap ediyordu. Türkiye’nin sahip olduğu genç kitlenin ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacağını söyleyen Erdoğan, kendisini dinleyen coşkulu gençlere;
“Bizim kitabımızda durmak yok. Sürekli çalışıyoruz. Yarın seçim olacakmış gibi… Seçim olmasa bile çalışmak zorundayız. Çünkü biz, uzun bir maratonun koşucularıyız” tavsiyesinde bulunuyordu.
Kendi verdiği tavsiyeye en çok kendisi uyan ve bu sayede çok çalışarak ülkede kurulu vesayet düzenini yerle bir eden Başkan Erdoğan, AK Parti iktidarında da bu düsturu terk etmedi. Zaferle çıktığı her seçimin ardından yol arkadaşlarına; “Başarılıyız ama daha çok çalışmak zorundayız” öğüdünde bulundu.
Kurduğu her kabinenin üyelerine “durmak yok yola devam” talimatını verdi.
Siyasete atıldığı günden beri, mütemadiyen;
“Ben size efendi değil, hizmetkâr olmaya geldim” diyerek kendini bu milletin “hâdim”i olarak gören ve “Halka hizmet Hakk’a hizmettir” düsturuyla çalışan Başkan Erdoğan’da tecessüm eden o “azmi” ve “kararlılığı” maalesef son dönemlerde özler hale gelmiştik.
Zaman zaman AK Parti teşkilatlarına yönelik “ölü toprağı mı serpildi” şeklinde eleştirilerin yapıldığına da şahit oluyorduk.
Bu durumdan Başkan Erdoğan da şikâyetçi olmalı ki, 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra yol arkadaşlarına gönderdiği mesajında;
“Ortada sadece oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı da olduğu görülüyor” değerlendirmesinde bulundu. “Hatayı vatandaşta aramayacaklarını” belirterek, milletin sesine kulak vereceğini ilan eden Başkan Erdoğan kapsamlı bir değişimin sinyalini verdi.
Bu değişim sürecinden AK Parti İstanbul İl Başkanlığı da nasibini aldı.
Görev süresi boyunca gerek teşkilatı yeniden tahkim etmek, gerekse parti ile halk arasındaki irtibatı yeniden sağlamak için verdiği gayretiyle herkesin takdirini toplayan Osman Nuri Kabaktepe’nin yerine…
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde, AK Parti’nin İstanbul’da oyunu artırarak seçilen tek Belediye Başkanı olan Abdullah Özdemir geldi.
İBB Meclis’inde gösterdiği üstün gayret sayesinde önce Bağcılar Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan, buradaki başarılı performansı sayesinde AK Parti İstanbul İl Başkanlığına layık görülen Özdemir, yeni görevinde de insanüstü bir gayret sarf ediyor.
Son dönemde İstanbul siyasetinde yükselen bir denge unsuru olarak dikkat çeken Özdemir ne sadece sokakta ses veren biri, ne de sadece ekranlarda sloganlarla var olan biri…
Onun farkı; İstanbul gibi karmaşık bir şehirde teşkilatı diri tutarken, söylemde dengeli, duruşta net kalabilmesi. Özellikle dinamik lider profili, gençlerle kurduğu diyalog, sosyal medya diline hâkimiyeti ve sahici iletişimi, onu klasik teşkilatçılığın bir adım ötesine taşıyor.
Genç yaşına rağmen 23 yıldır iktidarda olan AK Parti gibi büyük bir partide, İstanbul gibi büyük bir metropolde siyasi liderlik yapabilecek birikime ve özgüvene sahip olan Özdemir, düşünce ve refleksleriyle hem partide dinamizmi temsil ediyor hem de özlenen o ruhu canlandırıyor.
Parti tabanıyla kısa sürede güçlü ve sahici bağ kuran Özdemir, teşkilatçılığı sadece organizasyon değil, aidiyet ve gönül ilişkisi olarak görüyor. Mahalle başkanından il yöneticisine kadar her kademeyle bire bir bağ kurarak, olması gereken iletişim dilini yeniden canlandırıyor. İstanbul’daki ilçe danışma meclislerine bizzat katılıp, saatlerce teşkilat mensuplarını tek tek dinlemesi bu anlayışın bir yansıması olarak karşımızda duruyor.
Masa başında beklemek yerine halkın içine karışmayı tercih eden Özdemir, sahada oldukça aktif. Kalabalıklara hitap etmekten ziyade insanlara temas etmeyi seviyor. Mahalle ziyaretleri, esnaf buluşmaları ve gençlik programlarını rutin hale getirmiş durumda…
Bunun yanı sıra çağın ruhuna uygun olarak, sosyal medyada da oldukça aktif..
Minik hayranları onun “internet fenomeni” olduğunu sanıyor ve yolda karşılaştıklarında resim çekmek için birbirleriyle yarışıyorlar.
Genç yaşında önemli mevkilerde görev alan Özdemir, siyasette tepkisel değil, stratejik reflekslerle ilerliyor. Özellikle ülke gündemini ilgilendiren meselelerdeki refleksleri ve isabetli açıklamaları oldukça dikkat çekici…
Mesela İBB operasyonlarına yönelik yaptığı, “Hırsız ile polis arasına girilmez” yorumu müthiş. Hem yaşanan vurgunu özetliyor hem de polemikten uzak duruyor.
Bu da Özdemir’in özellikle gerilimli dönemlerde mücadeleden kaçmadığını fakat aynı zamanda soğukkanlılığını koruyabildiğini gösteriyor. AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nda 5. ayını geride bırakan Abdullah Özdemir’i yakından tanıyanlar, onun kentin sorunlarına “şehri okuyan” bir zihinle yaklaştığını belirtiyor.
İstanbul’u salt yönetimsel değil, kültürel ve sosyal bağlamdan ele alarak, bu kadim kentin karmaşık dokusunu çözümleyecek yerli ve derin bir perspektife sahip olduğu ifade ediliyor.
Siyasi nezaketini korurken aynı zamanda net bir duruş sergileyebilen, eleştirirken incitmeyen, savunurken öfkeye kapılmayan siyasi üslubuyla hem teşkilat içinde hem de kamuoyunda oldukça saygı görüyor.
Kadınları dinleyen, gençlerle güçlü temas kuran Özdemir, şimdiden sevilen bir isim haline geldi bile. CHP’li mevkidaşı yolsuzluğa bulaşan belediye başkanlarını aklamak için sağa sola saldırırken… İstanbul halkı, “devlet babadan” duyduğu şefkat ihtiyacını adeta Özdemir’den karşılıyor.. Muhalefetin sığ ve mesnetsiz siyasetiyle kirletilen İstanbul, Abdullah Özdemir’in güler yüzüyle az da olsa nefes alabiliyor.
Onun bu gayreti de Başkan Erdoğan’ın tam 28 yıl önce, Konya’da yaptığı tarife birebir uyuyor.
Ne diyelim… Rabbim emeklerini karşılıksız bırakmasın da İstanbul’daki bu “gerileme” hatta “yıkılış” devri sona ersin!