Üç yıl kaldı… Hiçbir Yahudi devleti 80 yıldan fazla yaşamadı
Üç yıl kaldı… Hiçbir Yahudi devleti 80 yıldan fazla yaşamadı
YÜKSEL TOKUR
Firavun bir gece rüyâsında Mescid-i Aksâ’dan bir ateşin çıkıp Kıptîlerin evlerini yaktığını, ancak İsrâîloğulları’na bir zarar vermediğini gördü. Rüyâyı tâbir ettirdi: İsrâiloğullarından bir erkek çocuk dünyâya gelecek, senin saltanatını yıkacak ve sen helak olacaksın” dediler.
Bunun üzerine Firavun, İsrâîloğulları’ndan doğacak olan bütün erkek çocukların öldürülmesini emretti. Kamıştan âletlerle doğumu yaklaşmış olan kadınların karınlarına saplayıp büyük bir eziyet ile onlara bir an önce doğum yaptırırlardı.
Eğer doğan çocuk erkekse onu hemen öldürürlerdi.
Firavun, bu şekilde saltanatına son verecek olan o çocuğu bulup öldürebilmek maksadıyla 980 bin mâsumu katletmişti.
Yüce Allah ise, Firavun’u tahtı ve saltanatıyla birlikte yıkacak olan Hz. Mûsâ’yı baş düşmanının sarayında yetiştirecekti.
Bir gün Firavun ve askerleri Hz. Mûsâ ve yanındakileri takip ederken Kızıldeniz’in ayrılmış olan sularını görünce dehşete kapıldılar. Ne var ki, kin ve düşmanlıklarından dolayı bir anlık tereddütten sonra onlar da denizden açılan yola girerek takibe başladılar.
Ancak, denizin açılan sular tekrar birleşmeye başlamış ve sonunda Firavun ile bütün ordusu tek bir kişi bile kurtulamadan boğularak ölmüşlerdi.
Gelelim günümüze…
İsrailli bir Haham aynen şunları söyledi: “Gazze’de her çocuk ölene kadar aç kalmalı. Çünkü onlar açlıktan ölmezlerse bir gün gelecek bizi aç bırakacaklar. Birkaç yıl sonra yetişkin olacaklar ve bize acımayacaklar. Bu yüzden şimdiden çocuklara acımamalıyız.”
Bunları din adamı kılıklı canavarlaşmış bir insan söyleyebiliyor. Uygulamayı da İsrail’in Başbakanı Netanyahu’nun emriyle askerleri yapıyor. Hedef alarak öldürüyorlar; o da olmazsa gıda ulaşımını engelleyerek açlıktan ölmelerini sağlıyorlar.
Dün Firavun, bugün İsrail adına Netanyahu.. İkisi de gelecekleri için acımasızca öldürüyorlar.
İsrail’in Filistin’de katlettiği insan sayısı açıklanan rakamların çok daha üzerinde..
Günümüzdeki İsrail devleti 14 Mayıs 1948’de kuruldu. İsrail’de İçişleri, Dışişleri ve Savunma Bakanı olarak görev yapan Genel Kurmay Başkanlığı’ndan sonra 1999’da İşçi Partisi lideri olarak Başbakan olan Ehud BARAK, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonundan yaklaşık 1,5 yıl önce şöyle demişti:
“Kral Davut ve Haşmonayim hanedanlığı döneminde kurulan Yahudi devletleri kuruluşlarının 80. yılında, diğer devletler ise 80 yılını göremeden dağılıp gitti. Şimdiki İsrail devleti de kuruluşunun 80. yılına (2028) yaklaşıyor. İsrail’in kaderinde seksen ya da seksenli yıllar laneti olabilir.”
İsrail’in şehit ettiği Şeyh Ahmet Yasin ise: “Zulüm ve gasp üzerine kurulan rejimlerin kaderi yıkılmaktır. 2027 senesinde İsrail diye bir varlığın olmayacağını söylüyorum.” demişti.
80 yıl laneti ya da sendromu Yahudi tarihinin bir parçası durumundadır. Hiçbir Yahudi devleti 80 yıldan uzun süre yaşamadı. Azgınlığına bakınca, şimdiki için acı son çok uzak görünmüyor.
İsrail vatandaşlarının büyük çoğunluğu da bunun uzun süreceğine inanmıyorlar. Onun için bazı Avrupa ülkelerinden ikinci bir pasaport alıyorlar.
İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında acımasızca yakıp yıkarak taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamak üzere gözü dönmüş bir şekilde canavarlaşmasına bu açıdan bakmak lazım.
Kimin eliyle, nasıl olur bilemiyoruz. Ama tarihte hiç bir zalimin zulümle ayakta kalmadığı da bilinen bir gerçektir.
Keşke; Mısır'ın Firavunlara kalmadığını, işgal ettiği Filistin topraklarının kendilerine kalmayacağını İsrail yönetimi bilseydi.