• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Süleyman Önsay
Süleyman Önsay
TÜM YAZILARI

“Mukabele”ler Bitti mi?

19 Haziran 2020
A


Süleyman Önsay İletişim: [email protected]

Bir Ramazan ayını daha geride bıraktık. Ancak Ramazan’ı ayların sultanı yapan Kur’an-ı Kerim, Mevla’nın rahmet ve hidayeti olarak tüm gerçekliğiyle önümüzde durmaktadır. Müminler için Ramazanla birlikte sona eren Sünnet olan mukabelelerdir.

“Bilindiği gibi Hazret-i Cebrâil (as) her Ramazan ayında Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (asm) gelir ve Kur’ân-ı Kerîm’in o âna kadar nâzil olan âyetlerini baştan sona, karşılıklı, mukabele tarzında okurlardı. Peygamber Efendimiz’in (asm) vefât edeceği yılın Ramazan ayında Hazret-i Cebrâil (as) iki defa geldi ve Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona iki defa mukabele tarzında karşılıklı tilâvet buyurdular.” ( http://www.fikih.info/ramazanda-mukabele-sunneti/)

Ancak “Tilavet’ül-Kur’an fazilettir ve O’nunla amel etmek farizadır” düsturunca farz olan mukabele zorunluluğu kesintisiz devam etmektedir. İnsanoğlunun insanca yaşayabilmesı için yegane “Hidayet” olan Kur’an insan hayatının her boyutunda tüm zaman ve mekanlarda bir nur, bir şifa ve ilahi bir çözüm olarak karşınızdadır.

Tabi ki bu, kim için?

“Ben şeksiz, şüphesız  ve itirazsız olarak Allah’a ve O’nun Elçisine, Dinine, Kitabına ve Şeriat’ına (hükümierine) teslim oldum, ben el- hamdülillah Müslümanım” diyebilen insanlar için.. İşte bu farz olan mukabeledir. Çünkü “Müslüman insan her istediğini yapmayan, önce durup düşünen, belli değer ölçüleri ve sınırlara göre ölçüp biçen, bu ölçülere uygun düşmediği takdirde nefsinin isteklerini ve arzularını frenleyen; akıllı, imanlı, iradeli varlıktır. Allah’a kulluk olmadan sakınma (takvâ) gerçekleşemez, sakınma olmadan da kâmil insan olunamaz. (Komisyon, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2.Baskı 2006, c.1, s.86). 

Bu mukabele (yani ölçüp biçme) sadece Rabbimize karşı ibadetlerimizin nasıllığı ile ilgili olmayıp her türlü (şahsi, ailevi, toplumsal, siyasi, iktisadi, hukuki, eşitim-öğretim, savaş-barış ilişkileri v.b…) yaşantılarımıza ait olan tüm düşünce, niyet, söz ve davranışlarımızı kapsayan bir gerçekliktir.

Şöyle ki “Müslümanlar bir hukuk veya ekonomi kuralını, uygulamasını, düzenlemesini yaparken mutlaka işe, Kur’an ve Sünnete bakarak başlarlar; buralarda açık bir dayanak yoksa kıyas vb. yöntemlere başvururlar, ama her hal ve kârda varacakları sonucun Allah’ın muradına ve rızasına uygun olduğu kanaatini muhafaza ederler, bu kanaati elde etmeye çalışırlar. ‘İslam’da Allah bu işe karışmaz’ denecek hiçbir alan yoktur. Seküler, laik veya başka bir düzen Allah’ın, dinin ilgisi dışında kalan bir alan tasavvur ediyorsa ve orada dinden bağımsız hareket ediyorsa İslam’a aykırı hareket ediyor demektir.” (hayrettinkaraman.net/yazi/laikduzen/4/0273.htm)

Yüce Yaratıcımız buyurdu:

“Bu kitap size gönderildi ki, Rabbinizden af dileyin. Sonra günahlarınızdan vazgeçmiş olarak O’na dönün. O da sizi takdir edilmiş olan ecelinize kadar güzel bir şekilde yaşatsın. Ve her fazilet sahibine lütuf ve ihsanıyla mükafatını versin.” (Hud, 3)

Ayet-i celilede ifade edilen “güzel bir şekilde yaşatsın” müjdesinin gerçekleşmesinin biricik yol ve çaresi vardır. O da Kur’an’ı yalnız okurken değil, hayatımızı tüm boyutlarıyla ferdi, ailevi, sosyal, siyasi, ticari, hukuki v.b…olsun, dokurken yani şekillendirirken önümüze alıp sadece O’nun hidayetine teslim olmamızdır. 

Zira “Eşya ve nebat için güneşin ışığı neyse, Allah’ın sözü insan için odur. İnsanlığın gecesini gündüzüne çeviren odur.

Allah’ın sözüyle, kaditleşmiş ruhlara yeniden can vermek, ölmüş insanları diriltmek. Her müslümanın, yani diri insanın işi budur.

Evet, müslüman, diri insan ve Allah’ın ismi ve sözüyle, ölmüş insanları dirilten insan demektir.

Mezarlardaki ölüleri kaldırmaktan farksızdır hayatta iken ölmüş insanları diriltmek.

Manevi anlamda ölmüş insanlardır bunlar.

İnkarın, reddin, zulmün, şüphe ve tereddüdün kabrinde, kabir azabında kaynamaktadır bunlar.

Aslında ölü olduğu halde, kendini diri sananlar vardır. Yüreklerinde ilahi sözün ateşini ve aydınlığını duymayanlar ölüdürler. Asıl ölüler, mezarlardaki ölüler değil, bu ölülerdir.” (Sezai Karakoç, Kıyamet Aşısı, s.88)

İnsan bedeni nasıl bir bütün ise onun hayatı da bir bütündür. Bir biri ile ilgisiz ve kopuk bir tarzda parçalara ayrılamaz, birbirlerinden koparılamazlar.. Onun yaşam biçimi (dini) de aynı şekilde kesinlikle “seç-beğen-al” anlayış ve uygulama şeklinde bir tarza tabi tutulamaz. Bu bakış ve yaşayış gafletine düşenler şöyle ikaz olunmuşlardır:   

“Nitekim biz, (Kur’an’ı) kısımlara ayıranlara azabı indirmişizdir.

“Kur’an’ı parçalara ayıranlar yok mu?”

“Rabbine and olsun ki yaptıklarından dolayı muhakkak surette onların hepsini sorguya çekeceğiz!” (Hicr, 91-93)

Kur’an Niçin Parçalanamaz?

“Çünkü Kur’an bütünüyle Allah’tandır, bir tek âyeti bile O’ndan başkasına nisbet edilemeyeceği gibi yine bir tek âyeti dahi değersiz ve anlamsız görülemez. 

Allah’ın kitabı bir bütündür, hükümleri geneldir. Hakk’ın yoluna koyulup o yolda ilerleyenler için Hakk’ın hükümlerinin hepsi de mutlaka bir yönden yararlıdır, gereklidir; onların –bir bölümünün dahi olsa– faydasız olduğu, reddedilebileceği asla düşünülemez. 

İnsanlar, içinde yaşadıkları zamana, şartlara, ihtiyaçlara, bilgi ve kültür düzeylerine göre vahiy billûruna farklı açılardan bakabilir, orada farklı renkler görebilirler; onu az çok farklı yorumlayıp algılayarak ondan değişik biçimde yararlanabilirler; fakat “Şurasını kabul ediyorum, burasını etmiyorum” diyemezler. 

Aksine davrananlar, Allah’ın huzurunda yaptıklarının hesabını vereceklerdir.”

(Komisyon, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Ankara 2007, c.III, s.372)

Sözlerimizi ilahi ikazları hatırlayarak noktalayalım:

“Nitekim biz, (Kur’an’ı) kısımlara ayıranlara azabı indirmişizdir.

“Kur’an’ı parçalara ayıranlar yok mu?”

“Rabbine and olsun ki yaptıklarından dolayı muhakkak surette onların hepsini sorguya çekeceğiz!” (Hicr, 91-93)

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23