PKK mikrobu üreten sebepler ve TEDAVİ
Bir hasta ağırlaştığı zaman yoğun bakıma alırlar, hayati tehlikesini ileriye atarlar ama yoğun bakım hastayı tedavi etmez. Silahlı Kuvvetler bir yoğun bakımdır. Türkiye, Doğu olaylarında ağırlaşmıştı. Silahlı müdahale zorunlu idi. Ordu müdahale etti ve başarıya ulaştı. Ama hasta iyileşmedi. Yoğun bakımdan çıkarılacak hale gelmektedir. Taburcu edilecek durumda değildir. Hasta yoğun bakımdan çıktıktan sonra teşhis yapılır ve hastalığın sebepleri öğrenilir. Bir tedavi projesi uygulanır. Tedavi edilir veya edilemez; edilemezse ölür. Şimdi PKK sorununun teşhis ve tedavisi yapılacaktır. Uyuşturucu verip ağrıyı dindirdikten sonra hastayı tedavi etmezseniz, acı çekmeden öldürmenin ötesinde bir şey yapmış olmazsınız.
Doğu’daki olaylar dış desteklidir, hattâ bizzat onlar tarafından yönetiliyor. Ama bu mazeret değildir. Vücudun içinde her zaman mikroplar doludur. Hattâ bazen aşı yaparak biz mikropları vücudun içine koyarız. Vücut sağlıklı ise mikroplar akyuvarlar tarafından etkisiz hâle getirilir. Böylece vücutta hastalık görünmez. Ülkemizde zafiyet olmasaydı PKK gelişemez, 40 sene bu ülkeye ve bilhassa Doğu’ya musallat olamazdı. Kürtler daima bizimle oldular ama biz onları PKK’lıların saldırılarından 40 senedir koruyamıyoruz. 7 Haziran Seçimi’nde “Artık yeter!” dedi, “devlet iseniz benim güvenliğimi koruyun” dedi.
AK Parti bu uyarıyı duydu. Ordu harekete geçti. Kürtler yine oyları % 50’ye çıkardılar. Şimdi son şansımızdır. Terörün sebeplerini ortaya koymalıyız ve tedaviye geçmeliyiz. Çok dikkatle tedavi yöntemini seçmeliyiz. İç çekişmeler, dış güçlerin yanıltıcı tavsiyeleri, iktidarın oy peşinde koşması ve bürokratların eski alışkanlıkları bizi tedavide savsaklamaya götürmemelidir. Her söze -bu arada bize de- kulak verilmeli ve en iyisi seçilip ona uyulmalıdır. (Kur’an: 39/18)
PKK MİKROBUNU ÜRETİP BESLEYEN SEBEPLER VE TEDAVİ
1- İŞSİZLİK. Bizde bir atasözü vardır. “Aç olan Tanrı ile dalaşır.” Bunun yerine “Komşusu açken kendisi tok yatarsa bizden değildir” sözü bir hadistir. Kur’an’da kâfirleri ve zalimleri tanımlarken “Onlar yoksulun doyması için işyeri hazırlamazlar” diyor (Kur’an: 69,34) (89/18) (107/3). Sanayi döneminde yönetim herkese mutlaka iş bulmak zorundadır. İşsiz olan bir de açsa dağa çıkar, bunu önleyemezsiniz. Silahla her birini ayrı ayrı öldürmeden işsizlik devam ettikçe onu eşkıya olmaktan alıkoyamazsınız. Bu sorun yalnız Doğu ile ilgili değildir. Faizli sistemde tekelleşme başlar ve halk yatırımları durur. Sermaye herkese iş vermez. Verebilse bile Sermaye herkesin iş bulmasını istemez. O halde mutlaka FAİZSİZ EKONOMİ SİSTEMİNİ kurmamız gerekir. Yoksa Allah ve Resulü ile savaşır duruma gireriz. Yargı da zalim düzende iş yapamaz. (Kur’an: 2/279)
2- CAHİLLİK. Bir kimsenin dağa çıkmaması için kendisine iş vermemiz yeterli değildir; ona o işi yapacak eğitimi de vermemiz gerekir. Genç iş bulsa bile okuyamadığı için iş yapamaz, işe alınsa bile karnını bile doyuramaz. Doğu’da okuma imkânı bulamadığı gibi bulsa bile okullarda sermayenin bizi nasıl sömürmekte olduğu anlatılmakta, sömürüye karşı alacağımız tedbirler öğretilmemektedir. O halde ikinci yapacağımız iş eğitimi baştan sona değiştirmek ve herkesin okuması imkânını sağlamaktır. Halkın kendi dilleri ile eğitim yapmak zorundayız. Sadece Kürtçe dilini serbest yapmak yetmez. Aksine, Türkçe öğrenilecek ama lise seviyesindeki tüm okullarda Kürtçe ve başka yerel dillerle tedrisat yapılmalıdır. (Kur’an: 14/4)
3- MERKEZİ YÖNETİM. Merkezi görevliler gittikleri halkın dilini bilmez, halk da görevlilerin dilini bilmedikleri için halkla diyalog kuramamış, dili bilen ajanların oyuncağı olmuşlardır. Böylece halk silah zoru ile idare edilemez. Silah zoru ile isyanı bastırırsınız ama silah zoru ile yönetemezsiniz. ABD, Irak’a saldırırken Hilmi Özkök ‘yarın oradan kurtulmak için bizden yardım istemek zorunda kalmayınız’ demiştir. Deniz Baykal da ‘füzeye binilip ülke idare edilmez’ demiştir. Dış siyasette halktan mutlak itaat istenebilir. Askerlik yapmayanlar, vergi vermeyenler ülkede yaşatılmaz ama ondan sonra iç işlerine karışılmaz. Askerler dışında illere merkezden görevli atanmaz. (Kur’an: 4/59)
4- İNKILÂPLAR. Devletin bölünmez bütünlüğünü sağlamak için devlet kurulurken bazı inkılâplar yapar ve baskı kullanılır. Bu çocuğa zorla aşı yapmaya benzer. Ama bu asırlarca sürmez. Doğu medreselerinin kapatılması ve halkın saygı duyduğu şeyhlerin zorla tehcir edilmesi ile maddi ve manevi varlığı elinden alınan Kürt halkı yine de devletle beraber oldu. Ama onların içinde dağa çıkanlar oldu. Hukuk düzeninde zorlama yoktur. (Kur’an: 2/256)
Not-1: “İŞSİZLİK ve PKK” makalemi de tavsiye ederim; www.akevler.org sitemizin “Makaleler” bölümünden okuyabilirsiniz.
Not-2: Geçen hafta çıkan yazıda “Yüksekova” yerine “Altınova” yazılmıştır. Okuyuculardan özür diler, düzeltiriz.