Mavi Vatan'da Yunanistan'ı korku sardı!.. Müreffeh Türkiye’ye var mısınız...
Mavi Vatan'da Yunanistan'ı korku sardı!.. Müreffeh Türkiye’ye var mısınız...
SELMA SAVCI
Son dönemlerde Mavi Vatan adı sıkça tartışma programlarında duyuluyor… Nedir bu konunun ardında yatan, nedir aylarca bu tartışmalar öbeğinde ilerlemeye çalışan ve özellikle ülkemiz nezdinde düşmanlıkların bir bir ortaya atıldığı bir dönemi de yaşıyoruz maalesef…
Mavi Vatan, siyaset üstü bir kavram olmalıdır. Yani bu konuyu siyasete malzeme etmek isteyen küçük beyinlilerin olduğu bir ülkedeyiz. Burada görüşlere takılmadan, vatanını seven her ferdin kutsal görmesi gereken bir konunun masaya yatırılması ve değerlendirilmesi elzemdir.
Öncelikle Mavi Vatan’ın neden siyaset üstü bir konu olduğuna dair tozlu rafları şöyle bir karıştıralım…
Mavi Vatan kavramının ortaya çıkışına zemin hazırlayan süreci 1947 yılına kadar götürmek mümkündür. 1947 yılında ABD Başkanı Truman tarafından bahsedilen ‘Kıta Sahanlığı’ meselesi ülkelerin denizler üzerindeki hâkimiyetini yeniden tanımlayan ve deniz/okyanusun da ülkenin bir parçası olduğunu kabul eden bir anlayışı ortaya koymuştur. Dönemin ABD Başkanı Truman elbette bu aksiyonu denize olan sevdasından değil ABD’nin batısında yapılacak petrol arama ve çıkarma işlemleri için talep etmiştir.
1958 yılında Cenevre Deniz Hukuku Sözleşmesi ile birlikte resmen tarif edilen ‘Kıta Sahanlığı’ kavramı Mavi Vatan’ın temellerini atmıştır. Burada en önemli faktör deniz kaynaklarından yararlanarak, zenginliklerin vatan gelirlerine katılması olmuştur. Kıta Sahanlığı meselesi özellikle Türkiye gibi her yanı sularla çevrili ülkeler için önemli bir konu olurken 1982 yılında çıkarılan ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ kavramı belki de anlaşmazlığın temelini teşkil etmiştir.
Mavi Vatan hem Kıta Sahanlığı hem de Münhasır Ekonomik Bölge tanımlamasının yol açtığı anlaşmazlığı ortadan kaldırarak Türkiye’nin güvenliğini ve çıkarlarını tehdit edecek oluşumlara engel olunmasını hedeflediği bir yol haritasıdır…
Bildiğiniz üzere bu yol haritası üzerine özellikle BAYKAR’ın yaptığı Siha’lar son olarak 2021 yılında deniz güçlerimize bir rehber olması yönünden önemli bir atılım olmuştur. Bugün geldiğimiz noktada, Mavi Vatan’ın kanatları olan TB3’lerin Mavi Vatan anlayışında nasıl bir güç olduğunu iyi düşünmek lazım. Bakınız ülkeler her yönden güçlü olmak zorundadır. Bu sadece karada olmakla yeterli değil, ülkemizin jeopolitik yönden nasıl bir deniz yollarıyla donatıldığını da düşünürsek, daha kalıcı ve müreffeh bir gelecek adına mutlaka Mavi Vatan’ımıza sahip çıkmamız gereklidir.
Bu konuda özellikle Emekli Tümamiral Cihat Yaycı Paşa’nın söylemlerine de kulak vermenin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Ne diyor Yaycı Paşa, “Türkiye’nin ne vereceği bir avuç vatan toprağı, ne de verecek bir damla vatan suyu vardır. Türkiye’nin kara topraklarında hak iddia etmekle, Türkiye’nin Mavi Vatan’ın da hak iddia etmek aynı şeydir. Gelecek denizlerdedir, enerji kaynakları denizlerdedir.”
Türkiye Yüzyılı adımları devam ederken Mavi Vatan'da petrol ve doğalgaz arama sondajı planı Yunanistan'da gündem olurken, bu adımların Türkiye'ye büyük katkı getireceği belirtiliyor. Türkiye, denizlerde yer altı kaynakları arama çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceğini Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar her platformda dünyaya ilan ediyor.
Buradan çıkan sonuç ne ve bize her defasında kafa tutan ülke kim? Tabii ki hani bazı malum kişilerin dostlarımız, canlarımız dedikleri Yunanistan….Komşu ülke yaftasıyla her defasında zihinlere sokulmak istenen Yunanistan’ın özellikle Ege’de yaptıklarını unutmamak lazım. Her defasında denizlerde yaptıkları tacizlerle ve skandallarıyla aslında karın ağrılarını her defasında ön plana çıkarmak istiyorlar. Unutulmamalı ki; Yunanistan’daki en büyük devlet politikası ise, Türk düşmanlığıdır. Zaman zaman Yunanistan’da adı sanı hiç duyulmamış olan bir politikacı ortaya çıkar ve Türk düşmanlığı üzerinden kendine oy devşirir. Bunun tek açıklaması var o da, yine Cihat Yaycı’nın da üstüne basa basa söylediği gibi, hem yemeklerimizi, hem kültürümüzü çaldıkları yetmezmiş gibi bugün de Mavi Vatan terimini çalmak için gayret sarfettiklerini söylemişti.
Geldiğimiz noktada Yunanlıların Mavi Vatan üzerinden kendi ezilmişliklerini başka ülkelerin nezdinde itibara dönüştürme gayretleri de başlarına geçirilmesi gereken bir konudur. Evet sınırımız olan özellikle denizlerimiz konusunda bu hassasiyeti gösteren bilge insanlarımızı var çok şükür.
Bu konuda ben de Mavi Vatan doktrininin gelecek kuşaklara daha iyi aktarılması adına okullarımızda ders olarak verilmesi taraftarıyım. Bu işin şakası yok, bir karış vatan toprağımız neyse bir damla vatan suyumuz da bizim için vazgeçilmez bir kuralımız olmalıdır. Bunu her defasında gençliğimize empoze etmenin ben çok yararlı olacağı kanaatindeyim.
Unutulmamalı ki; deniz dışarıdan bakıldığında sadece sudur, ancak içeriden bakıldığında hayatın ta kendisidir... Ve bu öğretiyi mutlaka ülkemizin kara parçalarının ne denli büyüklüğünü geleceğimiz olan evlatlarımıza öğretiyorsak, denizlerimizin de “komşu” gözüyle bakılan ama denizlerimizde imparatorluk kurma gayretinde olanlara karşı da bir elif gibi dimdik durmak zorundayız vesselam…
Selam ve dua ile…