Evet, bu mücadele kıyamete kadar sürecek!..

Tam da Başbakan Binali Yıldırım’ın yaptığı, “Terörle mücadele kıyamete kadar sürecek” şeklindeki açıklaması üzerinde duracak ve buradaki yanlışlığa vurgu yaparak, “aman konuştuklarımıza dikkat edelim. Çünkü bunlar, asıl ifade edilmek istenen manaya bakılmaksızın yanlış algılamalara neden oluyor” diye eleştirecektim ki, Muhammed Ali’nin cenaze töreninde konuşan Haham Larner’in sözleri gündeme düştü.

Konuşmasına“Amerikalı Museviler, Afrika asıllı Amerikalıların mücadelesinde büyük bir dayanışma rolü oynadı. Bugün de hem bu ülkede hem de dünya çapında Müslüman toplumu ile dayanışma içindeyiz. Politikacıların ya da başka birilerinin Müslümanları aşağılamasına ya da bazı (teröristler) yüzünden bütün Müslümanları suçlamasına izin vermeyeceğiz» diyerek başladı Haham Efendi. Sonra ABD’deki ırkçı yaklaşımlara da (sözde) değinerek şöyle devam etti: “Seçimle işbaşına gelen yetkililere işkenceye son vermelerini söyleyin. Bu ülkede 2008’de ekonomik kriz yaratan bankalara ve büyük şirketlere, gelir dağılımı adaleti istediğinizi söyleyin. Şiddet kullanan politikacılara ‘Dur’ deyin, savaşlara ‘Dur’ deyin. Türkiye’nin liderlerine Kürtleri öldürmeyi bırakmalarını söyleyin…”

Bunları duyduğum zaman şöyle dedim kendi kendime; işte asıl mücadele edilmesi gereken ve kıyamete kadar sürecek olan bu.

Şimdi, artist kılıklı bu hahamın (ki ona ben “hinoğluhin” diyeceğim çünkü hiçbir hakiki din adamı bu kadar sinsi davran(a)maz ve dini böylesine siyasete alet etmez!) yaptığına bakar mısınız?  

Museviler dünya çapında Müslüman toplumla dayanışma içinde imiş… Sanki dünya kuruldu kurulalı, her yerde, her fırsatta nifak tohumları eken, Müslümanın zırnık kazancı olsa ölümüne yok eden, bir temiz soluk alayım dese nefes borusunu kesen kendileri değilmiş gibi… Bir de Müslümana dost görünüyor!? Utanmazlığın böylesi... 

Müslümanların aşağılanmasına izin vermeyeceklermiş!? Hıh!!! Müslümanı asıl aşağılayan, onları câni, pis, cahil, yobaz, hırsız, namussuz gösteren binlerce filmi yapan, on binlerce kitabı yazan/yazdıran kendileri değilmiş gibi! Bir de sözde Müslümanın hamiliğine kalkışıyor!.. Hilekârlığın böylesi… 

Gelir adaletsizliğine de karşıymış “hinoğluhin”;  büyük şirketler, bankalar… Yani tam da “ulan” diye başlamanın sırası ama… Ya, bütün insanlığı soyup soğana çeviren, yüz milyonlarca insanı günlük bir doların altında yaşamaya mahkûm eden o şirketlerin, bankaların sahibi siz değil misiniz?.. Bir de Müslümanın nezdinde vicdan satıyorsun dünyaya!..” Cambazlığın böylesi…

Hele şu ırkçılığa karşı çıkışı var ya!.. İnsanı asıl çileden çıkaran o. Yahu be “hinoğluhin” temsilcisi olduğun dinin birinci düsturu İsrail oğullarının üstün ırk olması değil mi?.. 1948’den beri Filistin topraklarının yüzde seksen beşine el koyup, toprağına sahip çıkmak isteyeni öldüren senin dininin devleti değil mi? Bir de sözde insanlık satıyorsun dünyaya!.. Yüzsüzlüğün böylesi...

Hadi hepsi neyse de konuşmasının sonunda bir de isim vererek, “Türkiye” diyerek, “liderlerine Kürtleri öldürmeyi bırakmalarını söylemek lazım” lafını ediyor ya işte o, tam da kıyamete kadar sürecek o dinler arası kadim savaşın şahidi olan abide. 

Behey “hinoğluhin”,  bir kere öldürülen halk olarak Kürtler değil devletine kafa tutan ve siviliyle, askeriyle, polisiyle masum insanları öldüren, sizin özendirdiğiniz, cebine para, eline silah verdiğiniz çeşitli milliyetten militanlar. Kastettiğin Kürt insanına, senin öz devletinin Filistinli Müslümanlara yaptıklarından hiçbiri yapılmadı. Bilakis Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes kadar vatandaşlık haklarına sahip insanlar onlar… Hem sen bu suçlamayı yaparken, daha geçen hafta asli devletinin burnunun dibinde, Halep’te, dört hastane Rus uçakları tarafından bombalandı haberin var mı? O savaşta senin şürekân tarafından beş yüz bin kişi (Müslüman) öldürüldü, sekiz milyonu da göç ettirildi duydun mu hiç? Şimdi “hinoğluhin” aklına başka bir isim, R.T.Erdoğan’dan başka bir lider filan gelmiyor da Türkiye ve lideri mi geliyor!? Böyle mi nizâmat vereceksin dünyaya?.. Düzenbazlığın böylesi…

Buradan çok net olarak anlaşılıyor ki Haham Efendi’nin konuşmasındaki diğer cümlelerin hepsi, sözü Müslüman Türkiye’ye getirmek, onu ve liderini bütün dünyanın gözü önünde karalamak için yapılan bir peşrev sadece. 

Evet, yazının başında “kıyamet” demiştik de nerden nereye geldik!? Oysa Sayın Başbakanımızın sözünden “bu dünya varken PKK ve terörizm hiç bitmeyecek, ancak kıyamet koptuğunda, dünya ile birlikte bitecek” gibi bir şey anlaşılabileceğinden ve bunun PKK’ya beka atfetmek olduğundan filan söz edecek, onun yenileceği günden(!) yani Kıyametten bahsedecek ve buna dair Kur’an’dan ayetler, hadisler, ilim adamlarından tespitler sunacaktım… Şimdi birkaç tanesiyle yetinmek durumundayım: 

- Ruhbanları ve hahamları onları, günah oluşturan sözlerinden, haram yemekten alıkoysalardı olmaz mıydı? (Maide/63)

- Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıka basa yerler ve Allah’ın yolundan geri çevirirler… (Tevbe/34)

- Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. (Hz. Ebû Hüreyre’den rivayet H.Şerif)

Hulasa… 

Anlaşılan odur ki kıyamete kadar sürecek olan, PKK ve benzerleriyle mücadele değil, Yahudi ile mücadeledir. Biz savaş istemesek de, Hahamları başta olmak üzere, Yahudi bizi bırakmıyor, bırakmayacak.

Haa! Bir de, bütün bu açıklamaları bir İmamın yaptığını ve mesela çok meşhur bir Hristiyanın cenaze töreninde İsrail ile lideri Netanyahu’yu Filistinlileri öldürmekle suçladığını bir düşünün!