• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Şaban Şimşek
Şaban Şimşek
TÜM YAZILARI

Dünya Endülüs’ü bilmezse, herkese dar gelecek! (1)

28 Nisan 2016
A


Şaban Şimşek İletişim:

Bir efsanedir onun için “gemileri yaktı” denmesi. Böyle bir şey mümkün değildi; zira kendisine ait olmayan, taht kavgasından usanıp yardım isteyen Vizigot Vali’nin gemilerini nasıl yakardı?.. Ama kesin kararlı olduğu, geri dönmeyi aklının ucundan bile geçirmediği besbelli idi. Aslında o tabir çok da yanlış değildi; daha binmeden, tüm gemileri manen yakmıştı kafasında çünkü.

Evet; bu hâlde başlamıştı, Berberi azatlısı komutan Tarık Bin Ziyad’ın Maşrıktan Mağribe, Şarktan Garba uzanan o görkemli medeniyetin kutlu yolculuğundaki seferi. Sadece 7 bin mücahitle Kral Rodrigo komutasındaki Vizigot ordusunu Lekke Vadisinde yenerek Batı’yı İslam güneşinin ilk ışıklarıyla buluşturduğunda takvimler 711 yılını gösteriyordu.  

Tam sekiz asır sürdü İslâm’ın bu, Batı’dan Avrupa içlerine doğru yürüyüşü. Bugünkü İspanya, Portekiz ve Fransa’nın güneybatısının adı olan İberya’nın tamamını içine aldı. Birinci dönem İslam fetihlerinin ulaştığı son sınırdı bu. 

Bu dönemde Vandalüs’te (Müslümanların tabiriyle Vandalların yaşadığı ülke anlamında, Endülüs) her yönüyle şahika bir medeniyet yaşandı. O zamana kadar eşine rastlanmayan bir bilim, sanat ve refah düzeyinin yanında sosyal anlamda hem convivecia’nın (bir arada yaşama kültürü) hem de Recoonquista’nın (yeniden fethetme-Haçlı ruhu, 1017 ilk Haçlı seferi) beşiği oldu Endülüs. 

1236’da efsane başşehir Kurtuba’nın kaybedilmesiyle başlayan düşüş sonrası, 1492’de Kastilya ve Aragon ordularının Elhamra’ya girmesi ile resmen sona erdi bu medeniyet. Kraliçe İsabella’nın Müslümanların ve Yahudilerin Hristiyanlığı kabul etmemeleri halinde sürüleceklerine dair fermanından sonra engizisyonlar kuruldu. Zorla Hristiyanlaştırılmayı kabul etmeyen Müslüman ve Yahudilerin Endülüs’ten sürgün edilmesiyle fiilen de bitmiş oldu (1609) 

Şüphesiz ki bir dramdı bu. Böyle bitmemeliydi. Öylesine bir dramdı ki İspanyol yazarlar bile ilgisiz kalamamışlardı ona. Cervantes ünlü eseri Don Kişot’ta, Müslümanlardan sonra Endülüs’ün içine düştüğü ahlaki, sosyal, kültürel bozulmayı ve son demde Müslüman ve Yahudilere reva görülen muameleyi “tam bir dram” olarak niteliyor, duyduğu utancı yazıya dökerek “dünyanın altın çağdan demir çağa gerilediğini” söylüyordu.Cervantes, Endülüs medeniyetine “kayıp cennet” derken, Maria Rosa Menocal, onu “Dünyanın Ziyneti” (The Ornament of The World) olarak vasıflandırıyordu.

Sonrasında… Uygarlık anlamında Müslümanlar için ve hatta tüm dünya için tek kelime ile muhteşem olan bu devrin izleri özenle(!) silindi, hikâyesi ustaca(!) unutturuldu. Mesela ben şimdi “Real Mecrit” desem elbette kimse bir şey anlamayacaktır ama “Real Madrid” desem, herkes maç yaptığı stadın adından futbolcuların ayakkabı numaralarına kadar her şeyi bilecek!.. 

Evet, o zaman Madrid’in adı Mecrit, Toledo’nunki Tuleytula, Grenada’nınki Gırnata, Sevilla’nınki İşbiliye, Cordoba’nınki ise Kurtuba idi. 

Kim bilsin Mecrit’in Arapça “suyun aktığı yer” manasına geldiğini, kim bilsin Mecrit’in yani Madrid’in Müslümanlar tarafından kurulup adı onlar tarafından verilen dünyadaki tek başkent olduğunu.

Ya da sorsam kim bilir; 

- Tarihin (belki de) ilk mekanik mühendisi El Muradi’yi,

- Endülüs’ün Öklid’i Mesleme El Mecriti’yi,

- Cerrahlığın Babası Zehravi’yi (Albucasis),

- Evrensel usturlabın mucidi Zerkali’yi,

- Kristof Kolomb’a yolunu gösteren haritacı İdrisi’yi,

- Batı’da kitapları en çok basılan iki âlimden biri olan İbn-i Rüşd’ü (Diğeri İbn-i Sina’dır.), 

- Modern tıbbın öncüsü El Gafiki’yi (Büstü ölümünün 800. Yıldönümü münasebetiyle 1965’de Kurtuba - Belediye Hastanesinin bahçesine dikildi.),

Hz. Musa’dan Musa’ya(Meynun) başka Musa gelmedi” denilen Musa b. Meynun’u (Yahudi idi.  Ancak Kur’an-ı Kerim’i ezberlemişti, İslam fıkhını iyi bilirdi, Selahaddin Eyyubi’nin de özel doktoruydu. Daha sonra Yahudi cemaatinin dini lideri oldu.),  

- İspanya’da ilk heykeli dikilen ve ismi sokaklara verilen Müslüman olan Muhyiddin Arabi’yi (Anadolu’da uzun yıllar yaşamış ve Anadolu’daki müsamahakâr, içselleştirilmiş Müslümanlığın yerleşmesinde çok büyük katkıları olmuştur.), 

- Avrupa’nın en büyük kütüphanesinde (St. Gallen) sadece 950 kitap varken, ki bunların da ancak birkaç tanesi dindışı eser idi, Endülüs’te 400 bin kitaplık bir kütüphane olduğunu,

- Şehre gelen bilim adamlarını bizzat karşılayan, Ebu’l Ferec İsfahani’nin bir eser yazıldığını duyup daha Irak Halkı görmeden onu bir servet verip satın alan, Kurtuba’ya götüren Halife Sultanları, 

- Fransa Kralı IV Louis’in kızını, İngiltere Kralı II. George’nin yeğenini, Alman İmparatoru Büyük Otto’nun yakınlarını ilim öğrenmek üzere Endülüs’e gönderdiğini,

- Tatil gününün Hristiyanlar için Pazar, Yahudiler için Cumartesi, Müslümanlar için Cuma olmasında hiçbir mahsur görmeyen, tefecilik İslâm’da kesinlikle yasak olmasına rağmen Hristiyanlıkta böyle bir kural olmadığı için tefecilik yapmak isteyen Hristiyan tüccarlara izin veren, gayrimüslimlerin özel hukuklarına asla müdahale etmeyen, Yahudileri ilk defa diğer din mensuplarıyla eşit haklar veren bir siyasi otoriteyi, 

- Avrupa’da ilk konservatuarın Endülüs’te açıldığını (Ziryab Müzik Okulu), 

- Kızların ve köle kadınların; dil, edebiyat, şiir ve müzik eğitimi almaları için medrese kurulduğunu, (Halife III. Abdurrahman’ın kızı Vellade.) 

- Sadece Kurtuba şehrinde 800 hamam olduğunu ve temizlik adına, camilerde, mescidlerde, umumi tuvaletlerde su bulundurma zorunluluğu getirildiğini.

Evet, kim bilir? Ya da kaç kişi bilir? 

(Haftaya devam edecek)

 

 

 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23