• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Refik Tuzcuoğlu
Refik Tuzcuoğlu
TÜM YAZILARI

İsrail ne istiyor?

19 Temmuz 2025
A


Refik Tuzcuoğlu İletişim:

İsrail ne istiyor?

REFİK TUZCUOĞLU

Gazze’ye saldırdı.

Lübnan’a saldırdı.

Yemen’e saldırdı.

İran’a saldırdı. 

Şimdi de Suriye’ye saldırıyor. 

Şam’ı, Süveyda bölgesindeki meşru güvenlik güçlerini dronlarla, uçaklarla vuruyor. 

Dünya üzerinde diktatör liderler var. Baskıcı rejimler var. İnsan Hakları ihlallerinin yaşandığı ve hukuk devleti ilkesini rafa kaldıran ülkeler var. Ama dünyanın tek terörist devleti var, o da İsrail. 

Peki İsrail Suriye’den ne istiyor?

Esad rejiminin devrilmesinden sonra Ahmet el Şara ülkeyi toparlamaya çalışıyor. Din, mezhep ve etnik farklılıkların olduğu ülkede iç savaşın getirdiği ağır bir yıkım var. Esad döneminde oluşan silahlı birçok grubu disipline etmek hayli zor. 

Ayrıca Arap aşiretleri ülkenin sosyolojik gerçeği. Arap aşiretleri önemli bir nüfusa tekabül ediyor. Kuzeydeki Kürt aşiretleri daha ziyade YPG/SDG’nin baskısı altında zoraki bir örgütlenmeye tabi tutuldular. 

Batı’da Lazkiye hattındaki Nusayriler yakaladıkları ilk fırsatta ayaklanma eğilimindeler. Esad kalıntıları sinsice iş başında.

Süveyda hattındaki Dürziler ise İsrail kontrolünde dokunulmaz bir bölge oluşturmak istiyor. Dürziler’den bazı grupların İsrail aklıyla dillendirdiği bir talep var. Arap aşiretleriyle aralarına tampon bir bölge olarak “Davut Koridoru”nun kurulmasını ve bu koridorun SDG’ye bırakılmasını istiyorlar.  

Özetle Suriye dört parçaya bölünmek isteniyor. Bu İsrail’in en çok arzuladığı şey. 

Ahmet el-Şara ise, tüm bu hesaplara karşı ülkesinin bütünlüğünü koruma çabasında. Geçiş döneminin tüm zorluklarıyla boğuşuyor. Uluslararası sisteme entegre olmak ve meşruiyetini pekiştirerek ülkedeki sorunlarını tek tek çözmek istiyor. Ekonomik sorunların üstesinden gelip mali yapıya istikrar getirmek suretiyle başıbozuk kesimlerin önüne iş koyup düzenli bir maaşa bağlamak ve şehirli bir düzen kurmak istiyor. Elinde silahıyla rastgele gezen tüm grupları Suriye’deki kurumlara entegre ederek sistemi sağlıklı hale getirmeye çalışıyor. 

İsrail işte bunların hiçbirini istemiyor. 

Suriye’yi istikrarsız bırakmak istiyor. Nitekim devrimin yaşandığı süreçte Suriye’deki füze sistemlerini, hava gücünü, deniz gücünü, kritik askeri tesisleri tamamen imha etmişti.  

İsrail Suriye’nin toparlanmasını ve askeri alt yapıyı kurmasını istemiyor. Golan Tepeleri’nin de içinde olduğu Suriye ile temas hattının denetimi kolay bir bölge olmasını istiyor. Sayıca kara gücü yetersiz olan İsrail’in temas hattında askeri hiçbir varlığa tahammülü yok. İlerde kurulacak Suriye ordusuna bağlı kara kuvvetlerinin Golan üzerinden İsrail’e yürüme ihtimalinden endişe ediyor. Hava kuvvetleri ve hava savunma altyapısını da 200 km derinliğe kadar yok etme eğilimde. Bir ara Türkiye’ye üs olarak verileceği söylentilerinin olduğu Palmira T4 Askeri Üssünün İsrail tarafından vurulması bu politikayla bağlantılı.

Süveyda’da patlak veren Dürzi krizi zamanlama açısından da oldukça manidar. SDG’ye bağlı grupların Halep’in Şeyh Masud ve Eşrefiye bölgesinden çekilmesi ile ilgili varılan anlaşmanın hemen sonrasında ve yine PKK’nın kendini fesh kararı ile birlikte silahları yakmaya başlamasının ardından gelmiş olması tesadüf olamaz. 

ABD Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, SDG’ye “tek kapı olarak Şam”ı göstermesinin üzerinden çok kısa bir süre geçti. İsrail bu gelişmelerden çok rahatsız. Son dönemlerde Suriye coğrafyasında İsrail aleyhine gelişen olayların ardından Şam’ı vurarak, jeopolitik denklemi yeniden kendi beklentisine uygun pozisyona çekme hesabı yapıyor. “Terörsüz Türkiye” sürecine gönülsüz yaklaşan SDG için de aranıp bulunamayacak bir fırsat. 

Bölgenin satranç tahtası Suriye üzerinde kurulmuş durumda. 

Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda çok hassas. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kabine toplantısından sonra; "Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması bizim temel politikamızdır. Suriye'nin parçalanmasına dün rıza göstermedik, bugün de yarın da kesinlikle rıza göstermeyiz. İsrail'in ipiyle kuyuya inenler hesap hatası yaptıklarını er ya da geç anlayacaklar” diyerek bir kez daha kararlı bir duruş ortaya koydu. 

Deyim yerindeyse Türkiye Suriye’yi bir kez daha ipten aldı. Süveyda bölgesindeki hararetlilik Türkiye ve ABD’nin girişimleriyle yatışmış ise de Arap Aşiretlerinin Dürzi katliamlarından intikam almak için toplanıyor olması tansiyonu yeniden yükseltiyor.  

İlave olarak; “Bir süre önce İsrail’in ağır saldırısına maruz kalan İran medyası gelişmeleri nasıl görüyor?” diye göz ucuyla bir bakayım demiştim. İsrail’in Şam’a yönelik saldırısından bir hayli mutlu görünüyorlar. El-Şara üzerinden bir hayli dezenformasyon yürütmüşler. İslam dünyası genel itibariyle İran’a yönelik İsrail saldırılarına lanet okumuştu. “İran’dan aynı yaklaşımı görür müyüm?” demiştim. Beyhude bakmışım. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

İsrail

İsrail, birkaç savaş hattı oluşturdu. Iran, Lübnan vs. Özellikle halk olarak, Gazze halkı mağdur bu savaş tahribatında.. İsrail ve Hamas çatışması ekseninde, Gazze halkına insani yardım insiyatifi İsrail açısından belki savaş hattı içinde negatif etkiyi izole edebilir. Tüm Dünya ve Ortadoğu coğrafyası içinde oklar Israil'i gösteriyor. İsrail ve insanı yardım insiyatifi yanyana gelmesi zor fakat menfaatler bazen insanî kılabilir.

ADSIZ

Bop u görmiyen bir şey göremez Görselerdi esad yerinde dururdu israile yıllarca firen olanı Bopla kovdunuz şimdi ağlamayın sizi gidi bopcular
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23