TBMM'deki "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" ile ilgili notlar
TBMM'deki "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" ile ilgili notlar
RAMAZAN TOPDEMİR
Bilindiği gibi uzun yıllar Doğu ve Güneydoğu bölgemize musallat olan terör belasını def etmek için Terörsüz Türkiye sürecinin başlatılması umudun ve dayanışmanın bir müjdesi olmuştur. Bu bağlamdan yola çıkarak TBMM'de kurulan: "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonuna" bir bölge insanı olarak bakış açılarım ve hatırlatmalar şu olacaktır:
1-Komisyonda bölge akademisyenlerine yeterli bir şekilde yer verilmedi. Yani bölgede yaşamış, bölgenin atmosferine hakim olan akademisyenlere fazla yer verilmeliydi.
2- Komisyonun başarılı olması için bütün komisyon üyelerinin, 1919'dan günümüze olan tarihsel, sosyal ve kültürel gelişimleri bilmek durumundadırlar. Çünkü alınacak kararlar ülkenin bekasını ilgilendirmesinden dolayı konu çok önemlidir.
3- Komisyon üyeleri sadece dinleme ile yetinmemeli, farklı kesimlerdeki ilgili kişilerle de irtibat halinde olmalıdırlar. Sayın komisyon üyeleri madem komisyondasınız, konu ile ilgili irtibat ve bilgi alma ağınızı güçlendirmek ile mükellefsiniz. Yani size ulaşmak çok zor olmamalıdır.
4- Komisyon Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş'a yazdıklarımızı ve yayınladıklarımı iletmek için çaba gösterdik ancak bir netice alamadık. Meclis Başkanlığı ilgililerini aradığımızda şu iletişim bilgisini veriyorlar. ("[email protected]") Ancak dönen ve arayan olmuyor.
5- Komisyon üyeleri, Terörsüz Türkiye sürecinin 1950-1960'lı yıllarda hayata geçirildiğini de bilmeleri gerekmektedir. Örneğin Kürtçe okunan ve yazılan "Kımıl" adlı şiirin mahkeme kararı ile serbest olduğunu hatırlatmak gerekir.(Sayın Numan Kurtulmuş'un Dicle Üniversitesi'nin eğitim ve öğretim yılı açılışında okuduğu Kürtçe şiiri farklı yöne çekmek doğru değildir. Çünkü, seksen beş yıl önce de Kürtçe şiir okunmuş, yazılmış; tepki çekmiş ancak mahkeme kararı şiiri yazana da şiire de berat verilmiştir. (1 Mart 1960)
Musa Anter'in yazdığı Kımıl Şiirinin Mahkeme Kararı şöyledir:
….. “Kürtçe bir şiir neşretmek muhakkak Kürtlük ve Türklük ayrılığı müdafaa manasına gelemeyeceği, Millî histen maksat vatanseverlik duygusu olup Kürtçe konuşan ve yazan vatandaşların da iyi bir Türk vatandaşı olabileceği ve bir bölgenin çocukları kendi bölgelerine en faydalı vatandaş olabileceği ve bir bölgenin çocukları kendi bölgelerine en faydalı vatandaş olacağından dolayı; milli hisleri zayıflatıcı değil bilakis takviye edici mahiyette olduğu iddia edildiği ve bunun da suç olmadığı görülmüştür. Maznunun müsnet suçlardan beraatlerine karar verildi. 1/3/1960"..
Sonuç: Terörsüz Türkiye sürecindeki birinci başarı unsurunun Doğu ve Güneydoğulu aydınlara, gazetecilere, akademisyenlere, kanaat önderlerine ve STK'lara yer vermektir. Her meselenin kendi iç sosyolojisi ve tarihsel dinamikleri ile çözüleceğini hatırlatmak gerekir. Devlet aklı da bunu söyler ve bunu uygular diye düşünüyorum. Çünkü Terörsüz Türkiye süreci partiler üstü ele alınması gereken bir konudur. Esas olan milli birlik ve bütünlüğün ebedi olarak devam etmesidir.
Günün sözü: "Gün doğmadan neler doğar."