• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nusret Reşber
Nusret Reşber
TÜM YAZILARI

İçki kumar/şans oyunlarının hangisi zararsız?

11 Aralık 2025
A


Nusret Reşber İletişim:

İçki kumar/şans oyunlarının hangisi zararsız?
NUSRET REŞBER

İnsanı yoktan var eden, büyüten, rızıklandıran, hayat veren ve öldüren kim? Allah!

Peki, yarattıklarına tüm imkânları seferber eden Allah, nizam vermeye, boyun eğilmeye en layık değil mi?

Allah’tan başka en güzel hükmü olan kim olabilir?

Bir salise sonrasını bilmekten, onu yönlendirmekten aciz insan dünyanın sahibi olsa ne fark eder ki!

Tüm bunlardan habersiz ve lakayt kalan, adı insan olsa ne değişir!


İnsan, nereden geldiğini, ne olduğunu ne olacağını bilen ve ona göre hareket eden olmalı.


Öyleyse, “İnsan neden yaratıldığına bir baksın!

O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratıldı.” (Târık 86/5, 6, 7)

Bir sudan yaratılan insan, ilk atası Âdem gibi bin yıl yaşasa da sonunda ölecek. Bunu nasıl bilmez; bundan habersiz, hesaba çekilmeyeceğini düşünmeden nasıl yaşar insan?

 “Sizi yoktan yaratan biziz. Böyle iken, hâlâ yeniden diriliş gerçeğini tasdik etmeyecek misiniz?” (Vâkı’a 56/57) 


İnsanı var eden elbette ona en iyi nizam vermeye de kadirdir. 


Yaratanın koyduğu nizama aykırı hareket eden gerek ferd gerek toplumlar pişman olmaya, dünya-ahiret yıkımına mahkûmdurlar.

Zira neyin insan için güzel ve faydalı olduğunu neyin de çirkin ve zararlı olduğunu en iyi bilen O’dur (c.c.)! 

“Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?” (Tîn 95/8)

Şimdi insanlar, adı Firavun ve Nemrud, Ebû Cehil olmasa da; “Her şeyi en iyi bilen benim… Her şeyin sahibi benim. İstediğime ödül veya cezayı ben öngörür, karar veririm. Gökten gelen değil, (aciz ve zavallı da olsa) insanların kararı geçerlidir. Ortaçağ karanlığı geride kaldı; onunla bir bağımız yok…” hadsizliğine gidiyor.

Hâlâ kendilerine faydası olmadığı açık beyan olan batıdan ihraç kanunlar, laikliğe bağlı bir hayat tarzı benimsetiliyor; nesiller yıllardır onunla doğup büyüyor. 



Allah’ın hüküm ve kanunlarını istemek, bunları dile getirmenin çoğunlukla yasak olduğu, cezai müeyyide gerektirdiği ve uygulandığı günler oldu.

Hâlâ “Hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir!” ilkesini anlamış değiliz.

Millet ne isterse onların isteği olur hükmü geçerli. 

İnsanı yoktan var eden, nizam intizam koyan Allah, “İçki içmeyin, kumar ve şans oyunlarıyla kazanç elde etmeye yeltenmeyin! Zinaya yaklaşmayın. Faiz yemeyin! Hırsızlık yapmayın! (Kısas gerektirmeyen bir durum harici) Haksız olarak  kimseyi öldürmeyin!.. Kasten öldürene kısas (mislini) uygulayın, hırsızın elini kesin, fuhşa bulaşana had uygulayın, içki kumara tevessül edeni hapsedin” buyuruyor.

Bize dayatılan batı menşeili hayat ne ön görüyor?

“İzin alınmak kaydıyla, belli kurallara riayet esaslı içki alım-satımı ve kullanımı serbesttir. Kumar, şans oyunları yasal izinler dâhilinde serbest. Zina evleri de öyle…”


Allah’ın nizamına göre yasal olmadığı gibi faydadan ziyade her türlü zarar getiren bu eylemler, “mevcut uygulamalara göre izin dâhilinde ve vergiye tabi olduğunda zararsız; izinsiz, vergisiz ise zararlı…” öyle mi anlayacağız yani? Bu ne tutarsızlık ne had bilmezlik?

Bu çelişkiden kurtulmalı.

Bugün, sahip çıkamadığımız genç nesillerin örnek(!) gördüğü medya fenomenleri, modelleri, spor arenasındaki isimlerin çoğu içki, kumar ve fuhuş bataklığında debelenmekte.

Son günlerin en gündem konularından biri bu bataklığın ulaştığı alanlar ne yazık ki!


Cinayet ve vahşetlerin çoğu da bu mecralarda vuku buluyor.

İlla bir hakikati anlayabilmek için, neyin faydalı ve zararlı olduğunu, yapılmaması gerekenler kapımıza dayandığında mı anlayacağız ve kabul edeceğiz?

Bizim evladımız, yakınımız öldüğünde, komalık olduğunda, vahşete imza attığında veya duçar olduğunda mı aklımız başımıza gelecek; “Hemen idam gelsin, asın bunları, ne diye besliyorsunuz!” mu diyeceğiz?

Bu coğrafya İslam’ın ilmek ilmek dokunduğu, işlediği topraklar.

Allah’ın dünya ahiret hayrımıza görmediği bir hayata, şanlı müslüman ecdadımızın evlatları olarak bizler nasıl rıza gösterebiliriz?

Bütün kötülüklerin müsebbibi içki kumar, fal ve şans oyunlarını, inandığımız rabbimiz şeytanın murdar işleri olarak kabul ederken, biz bile bile nasıl bunlara mani olmaz, kapısına kilit vurmayız?


“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerden ibarettir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.

Şüphesiz şeytan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” (Mâide 5/90,91)

Şeytan lanetlendiğinde kıskandığı insanları doğru yoldan ayartmak için yemin etmişti:

“İblîs dedi ki: ‘Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.


Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.’” (A’raf 7/16,17)

Gariptir ama çirkefe bulaşanlar da şeytan misali genç nesillerimizi kendilerine suç ortağı yapma gayretindeler. Bu, yıllarca medya yoluyla da masum gösterildi, değerlerimizle dalga geçildi. Sonuç özümüze dönmeliyiz artık.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23