• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Kur’an’ımızın en çok uyarıda bulunduğu husus, düşünce kabiliyetimizi kaybetmememizdir

29 Ağustos 2018
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

Okumakta olduğum Kur›an tefsirinin kapağının arkasında, düşünen bir topluluk için yazısı benim bir hayli dikkatimi çekti. (Li kavmin yetefekkerun) Kur’an-ı Kerim›de tefekkür ile ilgili 137 yerde, kâinatta sergilenen ilahi sanatları tefekkür etmeye davet var.

100’ün üstündeki surenin üstündeki ayetlerde de, akletmeye ve düşünmeye davet var. Fakat bu kadar uyarı ve davete rağmen, en çok gündemden uzak kalan konuda, işte bu düşünmeden, araştırmadan, üzerinde tefekkür ve akıl etmeden, tezekkür etmeden, hatta karşılıklı bu konu üzerinde sohbetlerde araştırmalarda bulunmadan, doğrudan Müslüman olmanın veyahut da, doğuştan Müslüman olmanın inancı, toplumumuzda yaygın bir şekildedir.

Çevresinden gördükleriyle fıkha ait konularda farzlar, vacipler, sünnetler ve müstehaplar konuşulmaktadır. Bugünkü Müslümanlıktan anlaşılan mana: Sadece namaz, oruç, zekât, hac, abdest gibi konuların üzerinde ısrarla durulup, sakal, sarık, cübbe mevzuunu 1. derecede imanın esası gibi gündemde tutmak ve sürekli bununla gündemi doldurmak meselesi ile toplumu gerçek iman hakikatlerinden, bilinçli bir şekilde uzaklaştırılmak istenmektedir. 

Bütün bu yukarıda saydığımız ibadetler, fıkha ait ibadet meseleleri, imandan sonra gelir. Kur’an-ı Kerim›de ilk gelen sure ‘oku’dur. Pek çoğu okuma yazma bilmeyen kum okyanusundaki Arap yarımadasındaki insanlar, parmakla sayılacak kadar az, cahil bir toplum olmasına rağmen, ilahi bir vahyin bu kum okyanusunda zuhur etmesi, yine ümmi bir Peygambere, 23 senelik bir zaman diliminde, ilk suresi oku olan ve bu sure içerisinde 2. defa oku denilmekte ve ikinci gelen sure ise, Kalem Suresi olmasından sonra ise, 3. Surede oku-yaz emrini aldıktan sonra, düşünce hazırlığını yapmaya yönelik olan ruha Müzzemmil suresini de, yani (örtülerinden sıyrılarak, kalk emri verilmiştir.) 

4. sure olan Müddessir’de aynı emir vardır, ancak Müzzemmil’deki emir, bilgi ve düşünce ile donatılmış ruhun, bireysel kıyımına (ayağa kalkmaya yönelik) emir verirken, Müddessir’de de, bireyin kendisi dışındaki dünyaya taşması istenmiştir. 

Çünkü hiçbir bireyin gerekli devrimi ve değişikliği kendinde yapmadan, dış dünyadaki boyutlarda, toplum içerisinde yapması, eyleme girişmesi, onu zafere götürmez. Burada gözden kaçan bir husus, oku emri namaz kıl emrinden önce verilmiştir. Çünkü Kur›an okumak, namaz kılmaktan daha önemlidir. 

Bu husus Ankebut Suresi 45. ayette ele alınmıştır. İmandan sonra namaz gelir. İman etmek için de Kur’an’ı iyice sindire, sindire okumak gerekmektedir. Mekke’de gelen ayetlerde, özellikle Allah’ın varlığı, birliği, iman esasları ile ilgili ayetler nazil olmuştur. 

Amele müteallik olan cuma namazı, vakit namazları, oruç, zekât, hac gibi ibadetler ise, Medine’de hicretten sonra gelen ayetler ile nazil olmuştur. Şimdi İslam’ın üzerinde en çok tuzak kuranların durduğu husus, Müslümanların kitap ehli ve Kur’an ehli olmalarına rağmen, bu mevzudaki zaaflarını görerek bütün tartışmaları, fıkıh konularında, muamelata müteallik meselelerde yaptırarak, farklılıkları çatışmalara ve boğuşmalara döndürmek istemeleridir.

Kur’an’ı ortak payda yapmayan Müslümanların, başkalarının fikirlerine ve düşüncelerine ve yorumlarına tabi olarak, Kur’an’ı 2., 3. sıraya atmaları, bugünkü sıkıntıların, bölünmelerin, cemaatleşmelerin, parçalanmaların birinci sebebidir. Kur’an üzerinde La İlahe İllallah Muhammedür Rasulullahda bir ortak payda meydana getirdikten sonra, bu hususta gelişmiş ilim sahibi, iman ehli kişilerin, imanı perçinlenmiş olanların, diğer fıkhı meseleler üzerinde ve müteşabih konularda, karşılıklı ihtilafta ve görüş ayrılıklarında bulunsalar da, bundan bir şer çıkmaz. (İhtilafi, ümmeti, rahmeti) sözüne göre: Ümmetim ihtilafında hayır vardır. Çünkü ümmetteki yapılan ihtilaf, daha güzeli bulmakta istişare hükmündedir.

İman esaslarında herhangi bir ihtilaf yapılmaz, hüküm ayetlerinde ihtilaf yoktur, ancak müteşabih ayetler üzerinde yorumlar yapılabilir. 

Bugün ise iman esaslarında dahi birbirleri ile anlaşamayan Müslümanlar, müteşabih ayetleri öne çıkararak, lüzumsuz yorumlarla esas meseledeki ittifakı bırakıp, teferruattaki müteşabih ayetler üzerinde tartışmalar yaparlar. 

Âli İmran suresi ayet 7’de; “Kitabı indiren O’dur, yani temeli olan kısım muhkemdir. Diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumları yapmak için ondan müteşabih olanlara uyarlar. Oysa onun tevilini, Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise; biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez” denilmektedir.

Unutmayalım ki; en son ve en muhkem dinimiz, kitabımız ve son peygamberimiz sarsılmaz bir imanı, kıyamete kadar bütün insanlığı kurtaracak ve adaleti tesis edecek bir din getirdiği için şeytanın, insin ve cinin bütün tayfaları, onu yok etmek ve müminleri yıkmak ve dağıtmak için durmaksızın fazla mesaiye devam edeceklerdir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23