FETÖ mücadelesindeki yasalar tekrar gözden geçirilmelidir!!!
15 Temmuz 2016 darbesinden 4 ay önce, (16 Mart 2016 tarihli FETÖ’den gelecek 3 büyük tehlike başlıklı köşe yazımda) darbe ihtimallerini madde madde yazdım. Merak edenler Akit gazetesinde o tarihli köşe yazıma bakabilir.
Aynı tarihlerde FETÖ’ye ait okullara ve üniversite hazırlık kurslarına el konulma ve kapatılma sürecinde, FETÖ’nün kolu kanadı kırıldı, artık devlete karşı yapabileceği başka bir gücü kalmadı diyen gazeteci Cem Küçük’e, bu yapılanlar sadece FETÖ’nün sakalını tıraş etmektir dedim.
Esas üzerinde durulması gereken bir önemli husus ise: 06.04.2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu’na giderek, makamında yüz yüze görüşüp yukarıda zikrettiğim FETÖ’den gelebilecek 3 büyük önemli tehlikeyi anlattım. 2004-2005-2007 yıllarında yazmış olduğum kitaplarımda da, FETÖ’nün Türkiye’ye nasıl zarar vereceğini anlatmak için kitaplarım olduğunu kendisine söyledim. Bana kendi el yazımla, bu anlattıklarımı yazıya dökmemi ve hemen getirmemi istedi.
Ben de FETÖ’nün şu anki strateji, sinsi planlarını ve yapılanmaları tarafımca bilinmektedir. Ayrıca yurt dışındaki 7 ülkedeki okul ve üniversitelerin kuruluşunu ve detaylarını bildiğimi, başbakanlık nezdinde kurulacak bir heyete katkılarda bulunmak üzere, elimdeki raporlar ve çok miktardaki belgelerle katkıda bulunmak istediğimi söyledim. Kendisine el yazımla hazırladığım 3 sayfalık mektubumu elden bizzat takdim ettim. En son yazdığım 1966’dan 2016 ya FETO isimli kitabımda da, bu el yazısı mektubumun metnimi yayınladım, arzu eden kitabımda görebilir.
Bu üç tehlikeyi şu şekilde anlattım:
Birinci tehlike: Askeriye içerisindeki gizli uyuyan ve saklanan hücreleri eliyle, yapılabilecek bir kalkışma olabileceğini.
İkinci tehlike: Yurt içi ve özellikle yurt dışı yazılı ve görsel medya ve lobiler aracılığıyla iş birliği yaparak, Türkiye’yi itibarsızlaştırma ve karalama kampanyalarıyla, ekonomik yönden güvensiz ve yatırım yapılamaz, turizm yönüyle de tehlikeli olduğu imajını yayarak, kara propagandayla algı operasyonları yapılacağını.
Üçüncü tehlikenin ise: Siber saldırılar yoluyla yurt dışına kaçmış üst düzey FETÖ’cülerin ellerindeki bilgileri ve dijital verileri kullanarak, bütün siyasileri kumpaslar yoluyla tehdit ederek, dışarıdan şantajlarla yönetme yoluyla baskılar uygulamak ve kendine itaate devam ettirmek, kaoslar meydana getirecek şekilde darbe ortamına zemin hazırlayabileceğini yazmıştım.
Maalesef bu kadar uyarılarıma rağmen sesimi kıstılar, ilgililer bilgisiz, bilgililer de ilgisiz kaldı. 15 Temmuz 2016’da da, asker görünümlü FETÖ’cü hainlerin eliyle, Türkiye’yi batağa sürükleyecek olan darbe yapıldı.
FETÖ ile mücadelem 22 yıldır sürüyor, canımı ortaya koyarak bu örgütün neler yapabileceğini, 4 kitabımla, canlı yayınlarımla, dergilere verdiğim röportajlarımla, pek çok siyasi, resmi makamlara ve yetkililere anlatmaya çalıştım. Ben bu uğurda 30 yıllık ailemin ve 6 çocuğumun elimden alınmasıyla cezalandırıldım, yetmedi FETÖ’nün kurduğu kumpaslarla 2014 yılında cezaevine atıldım. En son zehirlenme durumum olduktan sonra geçirdiğim açık kalp ameliyatına rağmen, mücadeleme Allah ömür verdiği sürece devam edeceğim inşallah.
Yeni Türkiye’deki başkanlık sistemi ile ilk icraatın FETÖ ile iltisaklı 181.500 kişinin pasaportunun yurtdışı yasağının kaldırılması, örgüt üyelerinin geride kalan yakınlarının aracılığı ile mallar paraya çevrilerek veyahut gizli bölümlere koydukları milyarlarca doların, yurt dışına gönderilmesine çok rahat bir imkân tanınmış olduğu, unutulmamalıdır.
Bu kadar müsamaha ve demokrasi, bu hain örgüte karşı bol gelmiştir. Onlar bu merhamete ve bu demokrasiye layık olmayan vatan hainleridir. Bu örgütte kesinlikle aile fertleri de tıpkı Cizvit yapılanmalarda olduğu gibi birbiriyle kenetlenmiş bir vaziyettedir ve takiyye ve yalanda profesyoneldirler.
Ülkeyi batırmak için tıpkı, Akın İpek ve ailesi, Bahattin Nakipoğlu ve ailesi gibi binlerce, yüz binlerce misal verebilirim. Adil Öksüz’ün akrabaları, anası, babası, baldızı, yeğeni gibi bütün hepsi bu işlerin sanığıdır. Bu örgüte önceden el konulmalı idi.
Bu yasalar ve bu mücadele taktikleri yeniden planlanmalı ve FETÖ ile mücadelede yeni bir karargah ve yeni eğitilmiş elemanlarla yapılmalıdır. FETO’nun son konuşmasındaki talimatında, açıkça devlete eşkıya ve firavunla mücadele edin, teslim olmayın, onlara yakalanma hususunda kolaylık göstermeyin, sonuna kadar direnin, yer değiştirin talimatından sonra, bu hainlere karşı yeni stratejiler ve yeni yasalar düzenlenmelidir.
FETÖ’nün inatla kendi meczuplarını ve mensuplarını, devlete karşı kışkırtması yeni darbelere hazırlık yapma çağrısı, açıkça görülmektedir. Gevşemeden hazırlıklı olmalı ve FETÖ’ye karşı göz açtırılmamalıdır.