Bu milletin göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır!!!
Seçim başarısının ardından artık harekete geçme, yeni Türkiye için yeni metotlarla yürüme zamanı gelmiştir. Halkımızın beklentili çıtası bir hayli yükselmiştir, çok açık bir gelişim ahlaki yükseliş teknik ve teknolojik kalkınma hızı beklentisi içine girilmiştir. Tenkitler, kırgınlıklar, küskünlükler bir tarafa bırakılarak, bir an evvel işbaşı yapılmalıdır.
Ülkemizde çözüm bekleyen ekonomik ve sosyal sorunlar, iki yıldır Suriye’de ve Irak’ta askerimizin açıkça terör örgütleriyle savaş halinde olması, ABD ve AB’nin kalleşlikleri, ihanetleri içerisinde mücadele ederken, zaman kaybına ve hata lüksüne artık tahammülümüz yoktur. Onun için icra zamanıdır, faaliyet mevsimidir, işbaşı yapılmalıdır.
Bu işlere başlarken bir babanın evladına nasihatı gibi bizim de dini ve ahlaki yönden üstadımız ve babamız gibi olan İmamı Azam, Ebu Hanife hazretlerinin nasihatlerini yeniden hatırlamaya ve içselleştirmeye ihtiyacımız vardır.
İmamı Azam, talebesi Ebu Yusuf’a şöyle bir vasiyette bulunmuştur.
İnsanlarla iyi geçin, şöyle düşünüyorum Basra’ya gidiyorsun, onlara muhalefetle işe başlamıyorsun, aralarına karışıyorsun, onları terk etmiyorsun, onlar da seni terk etmiyorlar, vardığında seni ziyaret ederler, sen de herkese itibar ve ikramda bulun, ilim ehlini büyük say, hayırlı kimselerle arkadaşlık yap, kimseyi hakir görme, denemeden kimsenin dostluğuna güvenme, alçak ve hasis kimselerle dost olma, hoşa gitmeyen bir şeye alışma, sabırlı güzel ahlaklı, geniş yürekli, derya gönüllü ol, yemek yedirmek de cömert ol, cimri kimse asla başa geçip Efendi olamaz, halkın durumunu araştırıp öğrenen adamların olsun.
Burası çok önemli, halkın durumunu araştırıp öğrenen adamların olsun, bir fitne fesat duyarsan onu izle, iyiliklerin olduğunu duyarsan onları artır. İnsanları ziyaret et, herkese iyilik yap, hatır sor. İnsanlarla arkadaş gibi ol, insanlara yumuşak davran, hoş muamele et. Alışık olmadıkları bir şeyi insanlara teklif etme, daima iyi niyet göster. Doğruluk yaptığını bir yana bırak vefadan ayrılma, her din erbabına kendi adetlerine göre muaşerette bulun.
Özet olarak naklettiğimiz vasiyetinde: İmamı Azam görevli olarak gönderdiği talebesine, insanlara nasıl davranılması gerektiğini veciz bir şekilde ifade etmiştir. Aynı zamanda diğer bir örnek de: Hz. Ebu Bekir (RA) Ebu Süfyan’ın oğlu Yezid’i Kumandan tayin etmiş, Ordu harekete giderken Ebu Bekir (RA) Yezid’in yanına giderek şu öğütlerde bulunmuştur:
Ben seni tecrübe etmek üzere komutanlığa tayin ettim, güzel hareket edersen yükseltirim, aksi halde seni görevden alırım, Allah korkusunu kalbinden çıkarma, çünkü O, senin dışını nasıl görürse, içini de öyle görür. Allah’a en yakın olan, O’na ameliyle en fazla yaklaşandır. Cahiliye devrinden kalma, böbürlenmekten, zorbalıktan uzak dur. Çünkü Allah böbürlenenleri ve zorbaları sevmez. Askerlerinle güzel konuş, sözünü kısa tut, çünkü uzun sözün bazısı bazısını unutturur, nefsini düzelt, namazını Allah’ın huzurunda olduğunu bilerek kıl, yabancı elçiler geldiğinde ikram et ve yanında çok uzun süre tutma ki, bazı sırlarını öğrenmesinler.
Vazifesini gevşek tutanları adalet üzere terbiye et, cezayı hak edenlere ceza vermekten korkma, önemli görevli ve yetkililerinin halinden gafil olma, fesada sebep olur. Fakat gizli hallerini de araştırarak, onları da küçük düşürme. Kibirli ve kendini beğenmişler ile düşüp kalkma, devlet malına hıyanet etme, bu öğütlerden alacağımız dersler vardır.
Bu evrensel uyarılara uyan bir yöneticinin başarılı olmaması için hiçbir sebep yoktur.
Zaten bugünün problemleri de iş bilmezlik değildir, yöneticilerde bulunması gereken yukarıda saydığımız hasletlerden terk edilip, onun yerine Sühreverdi’nin hatırlattığı 12 kötü hasletin yöneticilerde bulunmasından kaynaklanmalıdır.
Bir: Bilgisizlik, 2- Cimrilik 3- İsraf 4- Sözünde Durmamak 5- Yalancılık 6- Gıybet 7- Hiddet 8- Kendini Beğenmek 9- Büyüklenmek 10- Haset Edicilik 11- Şakacılık Gereksiz Gülmek 12- Ahdi Bozmak, demek ki devlet adamı kötü huylu, kaba, kırıcı, gururlu, tamahkar olmayacaktır.
Bu vasıflarla yeniden hakiki yüksek insanlık meziyetleri ve faziletleriyle donanmış olarak, yüksek ahlaklı halkın sevdiği ve güvendiği kişilerden devlet kademelerinde ciddi ve ehil insanlar göreve getirilmelidir. Zira bu MİLLETİN GÖĞSÜNDE SÜRGÜNÜNÜ GERİ ÇAĞIRAN, BİR DAMAR VARDIR.