Irka dayalı üstünlük iddiası, İblis’in iddiasıdır
Allah’ın arzında İblis’in yoldaşları, üstün ırk iddiasında bulunan kavmiyetçilerdir. Üstün ırk iddiasında bulunmak, bir Yahudileşme alâmetidir. Siyonist Yahudi Terör Örgütü İsrail’in Filistinlilere yönelik gerçekleştirmiş olduğu zulmün temelini üstün ırk iddiası teşkil etmektedir. Siyonist Yahudilerin bütün kavgalarının temelinde üstün ırk iddiası vardır.
Siyonist Yahudilerin en büyük arzuları, bütün ırklar kendilerine esir ve köle olsun, ömür boyu kendilerine hizmet etsinler. Kendi ırklarını bütün ırklardan üstün görüyorlar. Siyonist Yahudilerin bu inançları şeytana dayanmaktadır. Dolayısıyla Müslümanlık iddiasında bulunmakla beraber üstün ırk iddiasında bulunanlar, bu ümmetin Yahudileşenleri olup şeytanın izinde gidenlerdir.
Üstün ırk iddiasına dayalı kavmiyetçilik 19. yüzyıl başlarından itibaren Avrupa’da, 20. yüzyıldan itibaren ise tüm dünyada egemen politik düşünce tarzı haline gelmiştir. Bu dönemde dünya politik haritası ırkçılık ilkelerine göre biçimlendirilmiştir. Günümüzde Anglosakson kültürüne bağlı toplumlarda ve Avrupa Birliği düşüncesini savunan çevrelerde ırkçılık vazgeçilemez bir esastır. Sapıklıkta, ırkçılıkta Yahudiler ve Hıristiyanlar müşterektirler. Rabbimiz haber veriyor:
“Yahudiler ve Hıristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgilileriyiz” dediler. De ki: “O halde niçin günahlarınızdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?” Hayır, siz de O’nun yaratıklarından birer insansınız. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin mülkü Allah’ındır. Nihayet dönüş de O’nadır.” (Maide Sûresi/18)
Allahû Teâla, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri koruma kalkanına alır, bağışlar, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere ceza da verir. Göklerin ve yerin ve ikisi arasındaki varlıkların ve imkânların mülkü ve hâkimiyeti Allah’a aittir, Allah’ın tasarrufundadır. Sonuçta O’nun huzuruna varıp hesap verecekler. Bizi farklı ırklar, kabileler kavimler halinde yaratan Allahû Teâla’dır. Şu veya bu ırka mensup olalım diye Allah’a dilekçe vermedik. Farklı ırklara mensub olmamız tamamen Allah’ın bir muradıdır.
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah; hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurat Sûresi/13)
Bu âyet-i kerimeye göre Allah katında bizi üstün kılan ırkımız değil, takvamızdır. Yani Allah’ın koyduğu hududu ihlal etmeden riayet etmemizdir. Hangi ırk adına yapılırsa yapılsın ırkçı, kavmiyetçi bir harekete katılmak, cehenneme giden kafileye katılmaktır. Irkçı, kavmiyetçi, kafatasçı hareketlerden ayrılmak, cehenneme gidenlerden ayrılmaktır. Hak ve hakikat üzerinde bulunan kavmimizi sevmemiz, savunmamız ve kendi kavmimize yardımda bulunmamız kavmiyetçilik değildir. Ama zulüm ve haksızlık üzere olan kavmimizi sevmemiz, savunup yardımda bulunmamız kavmiyetçiliktır, ırkçılıktır. Bunun dinimizde yeri yoktur.
Irkçılık, Yaradan’a yani Allah’a kusur isnad etmektir, adaletsizlikle ithamdır (kullarının bir kısmını, sırf ırkı sebebiyle daha yaradılış aşamasında diğerlerinden üstün tutmuşsun, eşit yaratmamışsın). Oysa Allah adildir; üstünlük, ırkla değildir, imanla ve edinilmiş erdemlerledir. Erdemler, erdemli eylemlerle kazanılır.
Irkçılık, imana bulaşmış öldürücü özelliği olan bir mikroptur. Onunla mümin kalmak mümkün değildir. Irkçılık hangi mümine bulaşmışsa onun imanını tüketmiştir. Akide olarak üstün ırkın varlığına inanan imanla bağını temelden koparmıştır.
Hepimiz Âdem Aleyhisselam’ın çocuklarıyız. Âdem topraktandır. Toprak ise ayaklarımızın altındadır. Irkının üstünlüğünü iddia eden hiçbir peygamber yoktur. Hiçbir sahabe ırkının üstünlüğünü iddia etmemiştir. Madeniyle övünüp üstünlük iddia eden İblis olmuştur. Rabbimiz haber veriyor:
“Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblis’ten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.
Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi.
Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi.” (Araf Suresi/11-13)
Dikkat edilirse, İblis Allah’a kafa tutuyor, Allah’ın emirlerini eleştiriyor. Kaynağı, dayanağı aklı, gerekçesi, sermayesi de üstün ırk iddiasıdır. Dolayısıyla bizi Arapçılığa, Türkçülüğe, Kürtçülüğe, Çerkezçiliğe, Lazcılığa çağıranlar, İblis’in yolunda olanlardır. Müslümansak; Arap, Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Boşnak ayrımı yapmadan bütün Müslümanları sevmeli ve savunmalıyız. Irklarımız, mezheplerimiz, meşreplerimiz, renklerimiz farklı olsa da dinimiz ve ümmetimiz farklı değildir. Kısacası İblis’e ait olan üstün ırk iddiasının dinimizde yeri yoktur. Dinimizde yeri olmayan bir şeyin bizim hayatımızda da yeri olmaz.