• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Armağan
Mustafa Armağan
TÜM YAZILARI

İlk TBMM’de Batum milletvekilleri ne arıyordu?

30 Ocak 2022
A


Mustafa Armağan İletişim: [email protected]

Batum demek Karadeniz’in Antalya’sı demek. 2000’li yılların başında ailece Hopa’dan üç beş saatliğine geçip gezdiğimiz zaman bir Misak-ı Millî toprağını adımlıyor olmanın heyecanını yaşamıştık. O yaz günü şehir boyunca uzayan sahiller de, caddeler de neredeyse bomboştu. Merak edip sorduk:

-Nerede bu Batumlular?

Aldığımız cevap daha merak kışkırtıcıydı:

-Türkiye’de!

Öyle dediler, şehir sakinleri yazları Türkiye’ye çalışmaya gidermiş.

Batum bizde değildi ama biz Batum’daydık, Batumlular da bizdeydi.

Ülkemizde çoğu 93 Harbi’nden sonra hicret etmiş Batum göçmenlerinin torunları yaşamıyor mu? Bursa’nın, Sakarya’nın dağ köylerinde hâlâ o göçün hatıralarını anlatanları bulmaz mıyız? 

Gençliğimde Uludağ’a tırmanırdık arkadaşlarla. Bir seferinde merkebiyle yanımızdan geçmekte olan Zeyniler Köyü sakinlerinden amcaya köyün tarihini sorunca “Batum taraflarından gelmeyiz” demiş, biraz deşince de Osmanlı memurlarının kendilerini geldikleri yöreye en yakın şartları haiz bir yere yerleştirmek için nasıl titizlendiklerini büyüklerinden naklen anlatmıştı. 

Öte yandan sadece 20. yüzyılda 70 âlim yetiştirmiş, ulema mesleği bakımından bereketli bir Osmanlı vilayetidir Batum. Şehirde ibadete açık tek cami olan Trabzon Valisinin yaptırdığı Aziziye Camii’ne gittiğimizde buranın düne kadar Daru’l-İslam’ın nişanlarından olan bir eser kucaklamıştı bizi.      

Şimdi bir ansiklopedi maddesinden Batum’un bizden kopuş sürecinin tablosunu görelim: 

“3 Mart 1918’de Rusya Bolşevik hükümeti ile imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması gereğince Artvin ve Ardahan ile birlikte Osmanlı Devleti’ne bırakılan Batum, Nisan 1918’de müstakil bir sancak merkezi haline getirildi. Ancak 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti Batum’dan çekilmek zorunda kalınca şehir İngilizler tarafından işgal edildi (24 Aralık 1918). İngilizler iki yıl kadar kaldıkları Kafkasya bölgesinden Temmuz 1920’de çekildiklerinde Batum’u da boşalttılar ve buraya Gürcistan hükümeti el koydu. Bu durumu kabul etmeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti bir askerî birlik göndererek şehri ele geçirip tekrar sancak olarak teşkilâtlandırdı ve Batum, Birinci Büyük Millet Meclisi’nde beş mebusla temsil edildi. Fakat 16 Mart 1921’de Rusya Şûralar Federatif Sosyalist Cumhuriyeti hükümeti ile imzalanan Moskova Antlaşması gereğince Gürcistan’a bırakıldı. Türk kuvvetlerinin şehri boşaltmasından sonra (28 Mart 1921) Batum, Gürcistan Cumhuriyeti bünyesinde kurulan Özerk Acara Cumhuriyeti’nin başşehri oldu.”

Lakin siz bakmayın ansiklopedi maddelerinin bu soğuk ifadelerine. Batum’da bir ateş yanar ki yalımını hâlâ yüzümüzde hissederiz.

Batum Misak-ı Milli’ye 

dahil değil mi?

Tarihimiz bir gün hakkıyla yazılacak olursa milletimiz Misak-ı Milli sınırlarımız içinde bulunan Batum’un elimizden nasıl çıktığını hakkıyla öğrenecektir. 

Batum 1921 yılına kadar yalnız Misak-ı Milli sınırları içinde değil, bizzat millî sınırlarımız içinde bulunuyordu ve Meclise 5 vekil göndermiş bir vilayetimizdi. Ancak ilginç olan nokta, vekillerin 16 Mart 1921’de Sovyetler Birliği ile TBMM Hükümeti arasında imzalanan Moskova Antlaşmasıyla elimizden çıkmasına rağmen Mecliste görev yapmaya devam etmiş olmasıydı. Kendisini seçen vilayet elden gitmesine rağmen vekillikleri düşürülmemiş, böylece Batum’un bir gün geri alınacağına dair ümit muhafaza edilmişti. (Bir Rodos milletvekili de vardı diyeyim, siz anlayın.)

Kaldı ki merhum Kadir Mısıroğlu’nun işaret ettiği gibi Batum’u Sovyetler’e verdiğimiz Moskova Antlaşması’nın ilk maddesinde açık ve seçik bir şekilde “İşbu muahedede zikredilen “Türkiye” tabiriyle (…) Misâk-ı Millî’nin ihtiva ettiği arazi kastedilmiştir” denilmekteydi. 

Burada sormak hakkımızdır: Batum Misak-ı Milli’ye dahil değilse vekilleri Mecliste ne arıyordu? Yok Mecliste vekilleri bulunan bir vilayetimiz idiyse nasıl oldu da Misak-ı Milli’ye dahil bir vatan toprağı başka bir ülkeye verilebildi?

Cevabı verilemeyen o kadar çok soru var ki!    

Batum’un kayıp 

milletvekilleri

Prof. Ahmet Demirel’in İlk Meclisin Vekilleri adlı kitabında 23 Nisan 1920’de dualarla açılan TBMM’de 5 Batum milletvekili bulunduğunu yazıyor. İsimleri ve kısa bilgileri şöyle:

Ahmet Akif (Suner) 

(1877-1944) Doğ. Artvin

Ahmet Fevzi (Erdem) 

(1885-1974) Doğ. Şavşat

Ahmet Nurettin (1887-?) 

Doğ. Gürcistan, Çürüksu

Ali Rıza (Acara) 

(1883-1969) Doğ. Batum

Mehmet Edip (Dinç) 

(1885-1963) Doğ. Artvin

Bu 5 mebustan TBMM’nin açılışının 50. yılına yetişen tek üye 1974’te vefat edecek olan Ahmet Fevzi Erdem’dir ve talihe bakın ki, Nalân Seçkin adlı bir gazeteci kendisini kağnı sırtında Şavşat’ın bir dağ köyünde bulacak ve hayatını anlattıracaktır. Aşağıda okuyacaklarınız 1970 yılındaki bu ilginç görüşmenin kayıtlarından alınmıştır. Anlatan 85 yaşındadır (özetliyorum):

‘Önce hatim indirdim. Şavşat’ta Ali Acar adlı bir müderrisin yanında bir sene kaldım. İmrehir nahiyesinde Hacı Mevlit Efendi’ye gittim 16-17 yaşımdayken. O zaman Rus işgalinde olduğumuz için pasaportla gittiğim İstanbul’da 14 yıl kaldım. Arapça eğitiminden sonra o zamanki adı Darülfünun olan üniversiteye gittim, tam 2. sınıfa başlayacağım sırada İngiliz işgali altındaki Batum’a Müftü tayin edildim ama Şavşat’ta oturdum. Bu sırada Erzurum’da bulunan Mustafa Kemal’e mektup yazarak “Biz anavatana katılmak istiyoruz” talebini ilettim. Ondan aldığım cevapta “Batum’da bir Cemiyet-i İslamiye (İslam Cemiyeti) kuruyoruz. Cemiyetle temas kur” denilmekteydi. Temas kurdum, her ilçeden cemiyete bir üye gönderiliyordu. Üyelerden Bekir Ağa bir gün “Mustafa Kemal, Erzurum ve Sivas’tan sonra üçüncü kongreyi Ankara’da yapacak. Sizin kazanızdan da seni münasip görüyor” dedi.’ 

O tarihte Gürcülerin işgali altında bulunan Şavşat’tan atla Batum’a “inen” Ahmet Fevzi Efendi orda Cemiyet-i İslamiye üyeleriyle görüşür, mazbatası elinde işgal altındaki şehirden deniz yoluyla Trabzon’a, oradaki başka vekillerle birlikte Samsun’a, ardından Çorum’a ulaşır, nihayet üç gün kaldığı Yozgat üzerinden Ankara’ya varır ve mazbatası Meclise kabul edilip çalışmaya başlar.

Gazi Meclisin Batum’dan gönderilmiş milletvekilleri vardı. Üçünün adı Ahmet, birinin Ali, diğerinin Mehmet’ti. Üçünün sarıklı, birinin kalpaklı, diğerinin fesli fotoğrafları Meclis albümlerini süslüyor. Beş vekilden dördü ulemadan, biri tüccardandı. Son hatıralar Ahmet Fevzi Efendi’nin dilinden aktı ak sayfalara. 

Lakin unuttuk tam da hatırlanacak olan gerçeği. 

Şimdi siz söyleyin bakalım: Batum Misak-ı Milliye dahil miydi? 

Kaynaklar

Burcu Akça Eyiler, “20. Yüzyılda Batum Uleması”, Yüksek Lisans Tezi, Erzincan 2019;  İdris Bostan, “Batum”, DİA, c. 5, s. 210-211; Kadir Mısıroğlu, Lozan: Zafer mi Hezimet mi? 1, 2012, s. 351-352; Nalân Seçkin, İlk Meclisten Kalanlar, Ank. 1970, s. 82-92. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

$$$

Bi batum eksikti. Eee başka kimler varmış.

H.Y.E

Şu yakın tarih kadar üzeri örtülen başka devre yok.Her hakikati parca parca öğreniyoruz.Yeryuzunde bizim kadar bahtsız başka bir millet var mı acaba?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23