• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Murat Alan
Murat Alan
TÜM YAZILARI

Direnme hakkı mı, darbe çağrısı mı?

28 Kasım 2025
A


Murat Alan İletişim: [email protected]

Direnme hakkı mı, darbe çağrısı mı?

MURAT ALAN

Türkiye Cumhuriyeti, kuralları, çerçevesi, sınırları olan bir devlettir. 

Yani bir kabile devleti değil; Anayasa’nın çizdiği yol haritası içinde işleyen demokratik bir hukuk düzenine sahiptir. 

Ancak bazıları hâlâ 1960 ve 1971’in hayalinde yaşıyor. 

Zihniyet hâlâ aynı..

Sandığı beğenmeyince “direnin”, “sokağa çıkın”, “meşruiyet bitti” naraları…



Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan Emekli Tuğgeneral Cihangir Dumanlı imzalı “Seçimin Sakatlanması” başlıklı yazı mesela..

Yazı, siyasi analiz falan değil; bildiğiniz kontrollü kaos çağrısı. Üstelik bunu da hukuki kavramların içine saklayarak yapmaya çalışıyor. Açıkça söyleyelim: Bu bir fikir tartışması değil, anayasal düzeni hedef alan kırık bir psikolojinin dışa vurumu.

Yazının en tehlikeli yeri şu cümle: “AKP iktidarı anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışları ile meşruluğunu yitirmiş, Türk ulusunun direnme hakkı doğmuştur.”

Bir hukukçu (!) bunu söyleyemez.



Bir general zaten hiç söyleyemez.

Bu cümle, sivil itaatsizlik kılıfı altında isyana teşvik içerir.

Bakın, açık konuşalım:

1961 Anayasası’nın girişindeki “direnme hakkı”, askeri darbelere meşruiyet kazandırmak için yazılmış bir makyajdı.

1982 Anayasası’nda o da yer almadı..

Hukuki karşılığı olmayan bir kavramı “milletin hakkı doğdu” diye sunmak, anayasal düzeni yok sayma çabasıdır.


Üstelik TCK açısından da durum çok nettir..


309. madde: Anayasayı ihlal..

312. madde: Halkı kin ve düşmanlığa tahrik..

214. madde: Suç işlemeye tahrik..

216. madde: Halkı bölmeye yönelik söylemler..

313. madde: Silahlı isyana tahrik..

Bu emekli şahsın söylemi ile Demirtaş’ın 6-7 Ekim’deki “sokağa çıkın” çağrısı arasında hukuken bir fark yoktur. Nitekim Demirtaş 42 yıl ceza aldı. Hukuk karşısında ima ile talimat arasında dağlar yok; niyet ortaktır, sonuç tehlikelidir.

Dumanlı’nın yazısının ikinci bölümü tamamen bilgisizliğin politikleşmiş hâli.


“İktidar yargıyı kullanarak İmamoğlu’nu tasfiye etti” diyor.

Bu nasıl bir manipülasyondur?

Türkiye’de seçimler:

Yüksek Seçim Kurulu denetiminde,

Yüksek yargıçların gözetiminde,

Uluslararası gözlemci raporlarıyla doğrulanarak yapılır.

2023 AGİT raporu ne dedi?


“Rekabetçi ortam, seçmenin gerçek bir tercih yapmasına imkân vermiştir.”

Bu kadar açık.

“Sandık sakatlandı” diyenlerin kendi siyasi beceriksizliklerini AK Parti’ye fatura etme çabası, artık trajik bir hal aldı. 

CHP kendi adayını koruyamadı, Kılıçdaroğlu kendi masasını dağıttı, Muharrem İnce deepfake şantajıyla çekildi. Bunları yapan kim? AK Parti mi? Devlet mi? 

Hayır tabii.. 


Cumhuriyet’i Sözcü’sü “Demokrasi şöleni” manşetlerini attı İnce adaylıktan çekilince. 

Bu muhalefet, kendi kendini yiyen bir yapıya dönüştü.

Dumanlı’nın bir diğer dayanaksız kavramı da “jüristokrasi.”

FETÖ’nün yargıyı ele geçirdiği yıllarda bu beyefendinin tek bir cümlesi yoktu. Bugün ise bağımsız mahkemeleri ve anayasal süreci itibarsızlaştırma yarışına girmiş.


Yargı kararını beğenmezsin, eleştirirsin… o ayrı.

Ama “meşruiyet bitti, direnme hakkı doğdu” dersen, bu artık hukuk değil, darbe çağrısının edebi versiyonudur.

Yine kilit noktaya dönelim..

Bu emekli general ile Selahattin Demirtaş arasındaki fark nedir?

Demirtaş açık açık “sokağa çıkın” dedi ve 46 kişi öldü.

Bu kişi ise daha dolaylı, daha akademik bir dille aynı kapıya çıkan bir çağrı yapıyor.


“Demokratik şekilde direnme” cümlesi, “Ama ben şiddet istemem ki” diye parantez açmış bir kaçak dövüş.

Hukuk imayı da cezalandırır; özellikle de kamu düzeni açısından tehlikeli bir ima ise.

Cihangir Dumanlı’nın yazısı, seçilmiş hükümeti hedef alan, darbe imalı, hukuki karşılığı olmayan, küçük bir azınlığın zihninde hâlâ yaşayan vesayet özleminden başka bir şey değildir.

Bu tür yazılar, ifade özgürlüğünün değil; anayasal düzene yönelen tehdidin bir parçasıdır.


Ya da en hafif tabiri ile öncüsüdür.. 

Yabancı güçlere malzeme vermeyecek, kaosa izin vermeyeceksek; hukuk burada devreye girmelidir.

Türkiye’de iktidar sandıkla gelir, sandıkla gider.

Sandığın dışındaki her yol, millet iradesine savaş açmaktır.

Ve bu millet, iradesini tank paletine ezdirmeyi 15 Temmuz’da nasıl engellediyse, bugün de aynı kararlılıktadır.

Bu ülke, kafasından vesayeti çıkaramamış şahısların fantezilerini taşımak zorunda değildir.

Selametle.. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23