Şu eziklikten kurtulun!
Şu eziklikten kurtulun!
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla...
*
Ekrem hakkında yazmayacağım bugün. Cami duvarına işeyen şerefsizler hakkında da yazmak istemiyorum. Gençleri sokağa döküp polise saldırtan Özgür Özel’e de değinmeyeceğim. İçimden gelmiyor. Güvenlik güçlerine kezzap döken hain de gündemimde değil. Tüm AK Partililerin katledilmesini isteyen yönetmen bozuntusuna bile girmeyeceğim.
Bugün, “bizim mahalle” hakkında konuşacağız.
*
Müslümanlar sürekli savunma hattında. 11 Eylül travması bu... DEAŞ ile de zirve yapan bir hastalık. Müslümanlar ne olursa olsun kendilerini savunmak zorunda hissediyorlar. Bunu ya ciddi bir eziklik duygusuyla, lüzumsuz bir suçluluk psikolojisiyle yapıyorlar, ya da siyasi inatları yüzünden.
Bir Müslüman sert bir şey yapsa, yaptığında haklı bile olsa, kendilerini Allah’a değil, sesi çok çıkanlara beğendirme derdinde olan bizim mahallenin ezikleri, adeta yarışa girip, “Vallahi biz bundan değiliz, n’olur bizi aynı kefeye koymayın” diye ağlıyorlar. 11 Eylül’den, DEAŞ’tan kalan hastalıkları yüzünden, haklı olan Müslümanları bile frenliyorlar.
Bugünlerde İmamoğlu soruşturması hakkında görüyoruz örneğini. Henüz seküler mahalleden gelen tepkiler bile cılızken, Yeniden Refah, DEVA, Gelecek açıklama yaptı. Şartsız koşulsuz savundular İmamoğlu’nu... İnanılır gibi değil. Biri de demiyor ki, “İmamoğlu çalmaz, iktidar yalan söylüyor...” Herkesin dilinde aynı mâni; “Seçilmiş belediye başkanı seçimle gitmeli.”
E abi 560 milyar lira? O ne olacak?
İBB’nin Muş’ta bir bakkala verdiği 94 milyon liralık “acil şerbetli tatlı” ihalesi? Ne yapacağız bunu?..
Yayınlanan ses kaydını, kopyalanan 16 milyon insanın verilerini ne yapacağız? “Amacımız bu verileri tüm Türkiye’ye yaymak” diyen İBB çalışanlarını nereye koyacağız, var mı fikriniz?
Aylar sonra ağzını Ekrem İmamoğlu için açan Abdullah Gül! “Geleceğin cumhurbaşkanı ile kötü mü olmak istiyorsun?” diye işadamlarının tehdit edildiği iddialarını ne yapacaksın?
Yemişim sizin yalandan demokrasi savunuculuğunuzu! Hiçbir siyasi iddianız yok. İktidar olma çabanız yok. “Vurabildiğimiz kadar vuralım” derdindesiniz. Sadece sol medyadan aferin almanın hesabını yapıyorsunuz. Ama seçmen size bırakın aferin vermeyi, acıyarak bakıyor!
Demokrasiyi savunuyorsanız, insanların İBB için oylarını aldığı halde, şehre zerre miskal vakit ayırmayıp kendi hırsları peşinde koşan, bu uğurda milyonları ortaya saçan, koskoca İstanbul’u Nurettin Sözen’den bile daha kötü hale sokan İmamoğlu’nu nasıl savunuyorsunuz?.. Demokrasi, bir anlamda, aldığın oyların hakkını vermek değil midir? E nerede demokrasi? Adam tüm şehri kendi amaçları için kullandı!..
*
Bir Müslüman, CHP’nin kuyruğuna takılmayı kendisine nasıl yedirebilir yahu, anlamak mümkün değil!..
Yunanlara konuşup, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin ibadete açılmasına karşı çıkan Ekrem İmamoğlu’nu, sırf “AK Parti’ye vurabileceğimiz bir fırsat” diye savunmaları bırakın hakkaniyeti, ezikliğin zirvesidir!..
CHP sürekli boykot listesi paylaşıyor. Yayınlanan markalara bakın, birçoğu mütedeyyinlerin markaları. Sanırsınız listeyi İsrail yaptı! İçindeki bahis şirketlerini bir kenara bırakın, diğer birçoğu yerli ve milli markalar.
Şimdi “bizim mahallenin ezikleri” çıksın bu boykot kampanyasına da destek versin!..
Biz İsrail mallarına karşı boykot bilinci geliştirmeye çalışırken, hakaretamiz ifadeler kullanıp siyonist ürünler üzerinden bile AK Parti’ye saldırma peşinde olan sözde Milli Görüşçüler... Peşine takıldıklarınız yerli ve milli markaları boykot ederken sakın sesinizi çıkarmayın, “Erbakan Ödülü” verdiğiniz 28 Şubatçıların kalpleri kırılır!..
Bak... CHP’liler bile anladı boykotun bir silah olduğunu. Sizin bize bir küfretmediğiniz kalmıştı!.. (Konuya dair bu iki yazımıza bakabilirsiniz; Ağlamakla olmuyor! - Boykot, cihadın besmelesidir)
*
Muhammed aleyhisselam, “Kişi sevdiğiyle beraberdir...” buyurdu.
Biz siyonist mallarını boykot çağrısı yaparken, siz yerli ve milli markaların, mütedeyyin şirketlerin boykot edilmesini isteyenlere dayanışma mesajları verin...
Allah celle ve âlâ “İnanıyorsanız üstün olan sizlersiniz” (Kur’an, 3:139) dedi, sekülerler karşısında eğilip büküldünüz....
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” (Kur’an, 3:103) dedi, siyasi saiklerle, sırf inat uğruna o ipe sarılmadınız...
“Bu ümmet tek bir ümmettir” (Kur’an, 21: 92) dedi, “Dinlerini bölüp parçalayanlardan olmayın” (Kur’an, 30: 32) diye emretti...
Allah’ın hükümleriyle hükmedilmeyen bu devirde, ümmet olmanın manasını tüm dünyaya gösterip, çözümün İslam’da olduğunu kanıtlamanız gerekirken...
Siz, kendi partisinin bile kefil olamadığı adamı savunup fitne ateşine odun taşıdınız.
Ne diyelim... “Hırslarına kapılarak ayrılığa düştüler. Rabbin, ayrılığa düştükleri konularda Kıyamet Günü hüküm verecektir.” (Kur’an, 45:17) ve çok şükür ki, “Allah'ın cezası çok şiddetlidir!” (Kur’an, 2:196)
Mevla azze ve celle, İslam’a hakkıyla hizmet edenlerden olmayı nasip etsin. Hırsına kapılıp Müslümanlara zarar verenlere de akıl fikir versin.
Ve minellâhit-Tevfîk.