İsrail “casusları” Türkiye’de fink atıyor
İsrail “casusları” Türkiye’de fink atıyor
Muhammet Seyfullah Maden
Allah’ın adıyla…
*
Kahramanmaraş merkezli depremler, biliyorsunuz, AB tarafından “asrın felaketi” olarak nitelendi. Çok sayıda ülke Türkiye’ye yardıma geldi. İsrail de bir “arama kurtarma” ekibi gönderdi.
Akit o dönemde bir haber yaparak, İsrailli ekibin casusluk faaliyetinde bulunabileceği konusunda devleti ve bölgedeki yetkilileri uyardı.
İsrail’in Türkiye’deki gayri resmi sözcülerinden biri, kimliği meçhul, on binlerce takipçisi olan bir Türk Siyonist… Akit’in haberini alıntılayarak, “Mossad casusluk yapsa depremi mi bekler, istese sizi evinizden bile alır” diyerek, Akit’e ve tüm çalışanlarına hakaret etti.
Bu aslında Mossad’ın, dolayısıyla İsrail’in haşa “kadiri mutlak” olduğu algısını beslemek için yapılan bir propaganda idi. Aynı zamanda tüm Türkleri aşağılayan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni de küçük gösteren bir paylaşımdı.
Gazetemiz üzerinden tüm Türkiye’yi hedef alan bu rezil mesaja on binlerce beğeni ve destek mesajı geldi. Hem de İsrailli yahudilerden falan değil… Kemalistler, solcular, aşağılık kompleksli sözde dindarlar, Akit’i anti-semitizm ile suçladı, depremde bile nefret suçu işlediğimizi ileri sürdü, insanları ayrıştırdığımızı iddia etti, “felaketle uğraşırken bile ırkçılık yaptığımızı” savundu.
Peki neticede ne oldu?
İsrailli ekibin, Antakya Sinagogu’nun enkazından “Ester Kitabı” parşömenlerini çaldığı ve ülkelerine götürdüğü ortaya çıktı. Yani İsrailliler, Türkiye’nin acılarından faydalanıp, kendi menfaatleri için casusluk yapmaya gelmişlerdi. “Yanlış ellere geçmesin diye İsrail’e götürdük” şeklinde, herkesin aklıyla alay eden saçma sapan bir açıklama yaptılar. Türkiye de enselerinden tuttuğu gibi geri getirtti parşömenleri.
Suratları yağıra dönmüş, içimizdeki utanmaz bu potansiyel siyonistler, tabii ki de pişman olup özür dilemek yerine, konuyu örtbas edip bir daha gündeme bile getirmediler.
Peki bu bize ne gösteriyor? Farkında mısınız?
Güdülmesi inanılmaz kolay yığınla insan var bu ülkede. İsrail işin içine biraz duygusallık katsa ve bizim menfaatimizi düşündüğünü söylese, bu kitle karşılarına herkesi alabilir. İsrail’in gönüllü uşağı olmuşlar. Siyonistlerin kullanışlı aparatı bunlar.
İsrail’in biraz gücü varsa şayet, ABD’nin sağladığı para ve silah dışında, gerçekten düşmanları için tehlike sayılabilecek bir gücü varsa, o da Mossad bünyesindeki casuslardan çok, gönüllü ajanlarıdır. Bizde de bunlardan bol bol var.
13 Haziran’da İran’da bıraktığı devasa hasarın sebebi İsrail’in gücü falan değildi. Elhamdülillah ki bir avuç Hamas mücahidine karşı iki yıldır İsrail’in gerçek gücünü görüyoruz. Gazze’de gerçek anlamda bir kara işgaline kalkışamadı. Yapamaz da. Karaya girdiği an tek tek keklik gibi avlanıyorlar. Yapabilecekleri tek şey Gazze’deki sivilleri, havadan vurmak. İran’da böylesine hasar bırakmalarının sebebi ise, Tahran’ın zaafiyeti ve gönüllü aparatlardı.
Mossad’a yakın gazeteciler öyle görüntüler paylaştılar ki 13 Haziran saldırısına ilişkin, insanın tüyleri diken diken oluyor izlerken. İran topraklarında rahat rahat takılan casuslar, kamikaze dronları tek tek ateşliyorlar. Bunlar İran’da yaşayan insanlar!.. Yani bir gecede Mossad casusları içeri sızmış da işi halledip çıkmış değil. En az 8 ay devam eden bir süreçten bahsediliyor.
Ayrıca 200 uçak havalandı, kevgire çevirdi koskoca Tahran’ı. Nerede hava savunma sistemleri? Neden İran ordusu gerekeni yapamadı? Neden çeşitli yapılar yıllarca TSK’da vesayet kurup terör örgütü PKK ile mücadelemizi engelledi? Nasıl iç içe her şey değil mi?
İran’ın eski istihbarat bakanı Ali Yunusi ne diyor bir röportajında: “Mossad devletin farklı birimlerine son 10 yılda öyle bir sızdı ki, artık tüm devlet yetkililerinin canlarından endişe etmesi gerekiyor. Güvenlik ve istihbarat teşkilatlarımız ise bu yapıyı tespit etmek yerine içeriyle uğraşıyorlar ne yazık ki. Mossad’ın devlete bu denli sızmasının sebebi de bu ihmalkarlık zaten. İş öyle bir noktaya vardı ki, devlet yetkililerini açık açık tehdit eder hale geldiler. İstihbarat bakanlığında çalışmış biri olarak bu durum içimi acıtıyor.”
Bu kullanışlı aparatları gütmek çok kolay. Biraz menfaatlerine dokunsun İsrail, satamayacakları kimse yok. İran da bundan muzdarip işte. Şia şeriatının tatmin edemediği, giderek mağduriyetleri artan, devrim isteyen, seküler yönetimi savunan insanlar arasından devşirme casus bulmakta zorlanmıyorlar.
Bir de bakın bakalım, Akit İsrailli ekibin casusluk yapacağını söylediği zaman bize sövenler kimlerdi?..
Sözün tamamı ahmağa söylenirmiş.
Ve minellâhi’t-Tevfîk.