Değdi mi Tuncer Bakırhan?..
Değdi mi Tuncer Bakırhan?..
MUHAMMET SEYFULLAH MADEN
Allah’ın adıyla…
*
Tamamen konsantre olun ve dikkatle okuyun…
DEM Parti, Erzurum’da “Halk Buluşması” düzenledi.
Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’ndeki program İstiklal Marşı ile başladı. Herkes ayağa kalktı. Onlarca DEM Partili hep bir ağızdan marşımızı okudu.
Ardından Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan konuşma yaptı.
Konuşmasının başında Tayyip Erdoğan’ı, Devlet Bahçeli’yi ve Numan Kurtulmuş’u alkışlattı.
Ardından CHP’ye değindi. İmralı heyetine üye vermeme kararını eleştirdi.
“Bunu bir yere not ettik” sözleriyle sitem etti. “Yüz yıllık meselede tarihi sorumlu olan kurucu partinin daha cesur olmasını bekliyorduk” diye ekledi.
Konuşmasına Mustafa Kemal ile devam etti.
Erzurum Kongresi’ne değindi. “Cumhuriyeti kuran akıl niye başka birine gitmedi de Erzurum’a önce geldi? Çünkü çok iyi biliyordu; Türk ve Kürtlerin ittifakı başarıya ulaşır” dedi.
“Bu cumhuriyeti birlikte kurduk” vurgusuyla devam etti, ulusalcılara parmak ısırtacak sözler sarf etti:
“Erzurum Kongresi’nin sonuç bildirgesinde diyor ki; ‘Kongre, saadet ve felakette tam ortaklığı kabul eder. Ve gelecek hakkında amacı aynı olur.’ Bu sadece siyasi bir beyanat değil. Bu bir söz, bir ant, aynı zamanda bir vaattir. Saadette ve felakette bir arada olacağız. Geleceği birlikte kuracağız, demektir. Bugün tam da Erzurum Kongresi’nde belirten bu kardeşliği yüreğimizde taşıyacağımız bir süreç içerisindeyiz.”
Velhasıl…
Sırrı Süreyya ölmeden önceki son demecinde, “Bu ülkeyi böldürmeyeceğiz” diyor.
“Reddetme” ve “görmezden gelme” politikası izlenirken, Meclis’te dahi İstiklal Marşı’nı okumayan DEM Partililer, artık marşımızı, sivili ve siyasetçisiyle, hep bir ağızdan okuyor.
Eş Genel Başkan Bakırhan, konuşmasına Tayyip Erdoğan’ı, Devlet Bahçeli’yi, Meclis Başkanı Kurtulmuş’u alkışlatarak başlıyor.
PKK terörü son hız devam ederken kendisine kol kanat geren CHP’yi, terörü kökünden çözecek süreçte cesur davranmadığı için eleştiriyor.
Ve Mustafa Kemal’den örnekler vererek Terörsüz Türkiye sürecinin amacını anlatıyor.
İşte, “eski Türkiye” artıklarının reddetmek için yırtındığı “Yeni Türk Devlet Modeli”nin çehresi budur…
Anlaşılan o ki, yıllarca devlet tarafından -haklı olarak- şeytanlaştırılan PKK/DEM kanadı, bu yeni çehrenin farkına vardı. Çözümün de bu olduğunu anladılar.
Ve şeytanlaştırılmaya neden olan eylem ve söylemlerden vazgeçmeye başladılar.
Umarız!..
Zira daha geçtiğimiz günlerde Tuncer Bakırhan hayli talihsiz bir konuşma yapmıştı.
Binlerce sayfa iddianameye muhatap olan “suç örgütü lideri” Ekrem İmamoğlu’nu savunmuştu.
Devleti ve yargıyı hedef göstermiş, Terörsüz Türkiye sürecini sekteye uğratacak kadar asılsız açıklamalar yapmıştı.
Haliyle epey tepki çekmişti ve biz de, “DEM’lilere hatırlatma” başlığıyla kaleme aldığımız yazıda Bakırhan’a Yeni Türk Devlet Modeli’ni görmezden gelmemesi gerektiğini söylemiştik.
“Şımarmayın, zorlamayın, kent uzlaşısı da bir kenarda dursun diye düşünmeyin, devletin uzattığı barış elini tutun” demiştik.
Yazının yayınlandığı gün, Bakırhan’ın Erzurum’daki tutumu sergilemesi süreç için muazzam bir adımdı. Zira kamuoyundan gelen tepkileri kaale almaları olumlu bir gelişmeydi.
Ancak şunu da söylemeden geçemeyiz…
Değdi mi Bakırhan?.. Hakkında onca iddia olan İmamoğlu için, devleti karşına almaya değdi mi?
Bak, CHP yüzde 2’lik ulusalcı seçmen için nasıl sattı tüm süreci…
Süreç başarıya ulaştığı zaman, “Biz de emek verdik” diyebilmek için komisyondan ayrılmadılar…
Ama “çok büyük bir filozof olduğunu” savundukları Öcalan ile görüşmeye de gelmeyeceklerini söyleyip kendilerince denge kurmaya çalıştılar.
Bak Bakırhan… Sizin geleceğiniz, Kürtleri yıllarca ayrıştıran, “Kürt diye bir kavim yoktur, karda yürüyen Türklerin ayaklarından gelen kart-kurt sesini Kürt yapmışlar” diyen zihniyette değil.
Sizin geleceğiniz, “Türk-Kürt Müslümandır, kardeştir” diyen ve buna inanan zihniyetin yanındadır.
Sizin geleceğiniz Yeni Türk Devlet Modeli’ndedir.
Bu tutumunuzu sürdürmeniz dileğiyle…
ŞEHİTLERİ UNUTACAK MIYIZ?..
Şu söylenebilir: “Ne yani kardeşim, adamlar bi’ İstiklal Marşı okudu, güzel mesajlar verdiler diye terör örgütü PKK’nın on binlerce masumu şehit etmesini unutacak mıyız?”
el-Cevap: Tabii ki hayır. Şehitleri de kanlı saldırıları da unutan haindir. Zaten şehitlerimizi unutmadığımız için Terörsüz Türkiye’nin neticelenmesini istiyoruz.
Tek bir kapıya daha genç bir subayın gelmesini, katlanmış al bayrağı gözü yaşlı anneye uzatıp, “Vatan Sağ Olsun” demesini istemiyoruz!..
O ahşaptan yapılmış derme çatma Anadolu evlerine Türk bayrakları şehit haberleri ile değil, tezkere haberleri ile asılsın istiyoruz!..
Bir Kürt genci daha ülkesine karşı kışkırtılmasın, emperyalistlerin dolduruşuna gelip dağa çıkmasın, halay çekerken yan yana gelmesi gereken Türklerle, silahların gölgesinde karşı karşıya gelmesin istiyoruz!..
Bakın şunu asla unutamıyorum…
İkram Gürtük isimli bir anne, Muş’tan Diyarbakır’a geldi. HDP il binasının önünde evlat nöbetine başladı. 16 yaşındaki oğlu Musa’nın PKK tarafından dağa kaçırıldığını söyledi.
Türkçe bilmiyordu. Kürtçe konuştu: “Oğlum 16 yaşında liseye giderken kandırılarak dağa kaçırıldı. PKK oğlumu geri versin. O daha çok küçük. Evimizde huzur kalmadı. Biz fakir, yoksul insanlarız. Uyurken, uyanıkken oğlum gözlerimin önünde.”
HDP il binasının önünde eylem yapan ve devletine bağlı bir Kürt anne, PKK’nın yavrusunu serbest bırakmasını ve çocuğun da devlete teslim olmasını istiyordu.
Türk askerleri, nöbete devam eden İkram annenin yanına geldi.
Bir kenara oturttular. Su verdiler.
Kadıncağız, çocuğunun teslim olduğunu düşündü, askerlerin gözünün içine baktı.
Musa ölmüştü.
PKK, çocuğun eline silah vermiş ve Türk askerine saldırması için zorlamıştı.
10 Eylül 2019’da, teröristlere hava harekatı düzenlenmişti. Öldürülenlerden biri de İkram Gürtük’ün oğluydu.
Musa, saldırmasa PKK infaz edecek, saldırsa, karşısında devasa bir ordu var…
Sadece Musa’nın son anlarını düşünün.
Kendinizi 16 yaşındaki çocuğun ve annesinin yerine koyun.
Terörün Allah bin cezasını versin.
Terörsüz Türkiye başarılı olmalı.
Ve minellâhi’t-Tevfîk.